Koruyucunuzdan işaret isterseniz, bu sizin anlayabileceğiniz şekilde gelecektir. Dolayısıyla bir konuda kılavuzluğa ihtiyacınız varsa, duanızı eder ve işaretinizi ister, ardından hayatınıza devam edersiniz. İşaretler gelir, işaretler daima bizimledir. Sadece insan bu işaretlerin daima dış dünyada bulunabildiğini sanar, içine bakmayı hiç düşünmez.
Tanrılarla anlık olarak etkileşime girmek ruhani gelişmişlik gerektirecektir. Ruhani olarak gelişmişseniz de, bu anlık etkileşimlere girebilecek seviyedesiniz demektir. Yani bu iki şey birbirine bağlıdır ve birbirini doğrularlar. Bu iki şeyin doğası, birbirine ihtiyaç duymakta yatmaktadır. Anlık etkileşim ruhani gelişmişliği gerektirir, ruhani gelişmişlik de bu etkileşimi doğurur.
Bu anlık etkileşim, ruhani gelişim olmadan da yaşanabilir mi? Evet, karşınızdaki Tanrı isterse yaşanır. Lâkin bu belli başlı durumlarda ve genellikle yolun başında söz konusu olacaktır. Mesela gerçekten çok kötü bir durumdaysanız ve kendinize zarar verecek gibiyseniz, böyle bir şey yaşayabilirsiniz. O anda Tanrı, kendinize feci bir zarar getirmenizi engellemek için size, ruhani anlamda hak ettiğinizden daha ileri bir seviyede gözükecektir. Ancak eğer siz bunu "her duamda keskin işaretler alacağım" şeklinde anlar ve bunu suistimal etmeye çalışırsanız, basitçe, hiçbir şey almazsınız ve Tanrının size uygun gördüğü bir işareti beklersiniz. Bazı durumlarda hiçbir şey bile olmayabilir zira o kişi, "self-entitled" dediğimiz durumdan kurtulmalıdır.
"Self-entitled" dediğimiz şey, kişinin bir şeye ne olursa olsun layık olduğunu sanması, bu şeyi daima hak edeceğini düşünmesi ve bunun aksi olduğunda, yani hayat, o kişiye hak etmediği bir şeyi vermeyeceğini söylediğinde, kişinin bunu kabullenemeyip büyük bir kibir içerisinde yüzmesidir. Kendini bir kar tanesi sanmasıdır. Tanrılarla olan iletişimler, özellikle de açıklık yoksa, buna benzer durumlardan büyük hasar alır ve çoğu Zevist, bunları algılayamadığı için Tanrılara küser, hatta ekstrem durumlarda yoldan bile çıkabilir.
Bunları siz böylesiniz diye anlatmıyorum elbette, ama "masum" sandığımız bazı "denemeler", ilerlemeleri durumunda oldukça problemli psikolojik durumlar yaratabilirler ve bunlar, kendilerini görmüş geçirmiş olarak tanımlayan Zevistler için bile büyük sıkıntılar yaratabilir. O yüzden dua ettiğinizde ve bir şekilde kalbinizden olmasını umduğunuz şeyler yaşanmadığında, kendinizi gereksiz yere yıpratmamak için şu üç şeyi kesinlikle ama kesinlikle unutmayın:
1. Tanrılar sizi daima duyar, görür ve bilir.
2. Tanrılar sizin için daima en iyisini bilir.
3. Tanrılara yakınlaşmak için ruhani olarak ilerlemek gerekir.
Bu üç şeyi esas aldığınızde ve her türlü şüphenin, küskünlüğün, hayal kırıklığının, "ben bir kar tanesiyim" tarzı düşüncelerin veya hüsnükuruntuların sizi etkilemeden geçip gitmesine izin verdiğinizde, o zaman gerçekten çok doğru ve kendinizi yıpratmayacağınız bir şekilde Tanrılara dua edebilmeye başlarsınız. Ardından da ruhani güç ile daha ileri seviye iletişimler kurabilmeye, onlarla yakınlaşarak devam edersiniz. Tanrıları duymak ve görmek mümkündür ama buna sadece layık olanlar erişebilir.
Son olarak,
şuradaki mesajımı ek olarak okumanızı tavsiye ederim.