Bu başlıktan sonra faiz meselesini ve ideolojilerin buna bakışını biraz daha araştırmıştım. Faiz aslında gerekli bir şey. Sonuçta paranı bankaya belli bir zaman boyunca emanet ediyorsun ve o para işleniyor. Vakit nakittir diye bir söz var. Zaman karşılığı paranın üstüne koyuluyor ama aynı zamanda enflasyon gibi etkilerde var yani ne tam kazanç ne de zarar daha çok paran değerini koruyup dengeleniyor. Bu tam olarak böyle olmayabilir, ekonomiden anlayan biri olsa daha güzel açıklardı. Neyse temel mantık bu. Ama faiz sadece parayı belli bir süre bankaya verip geri almaktan ibaret değil. Faiz ile bankadan borç alanlarda var. Genelde banka para yatıran kişiye 1 veriyorsa borç alan kişiden 5 alıyor yani sayıları örnek olsun diye söyledim. Bunun dengelenmesi gerek. Naziler bunu fark etti ve yahudilerin yüksek faiz oranlarını suçlayıp kontrol altına almaya çalıştı. Faiz tamamen kaldırılırsa da sıkıntı. En iyisi ekonomiyi her şeyiyle dengede tutmaktır.
İnsanlar ellerindeki genellikle yüklü miktarlardaki paraları faiz hesaplarına yatırıp oradan bir getiri sağlamaya çalışıyorlar. Burada birey karlı çıkıyor, ancak banka çok daha karlı çıkıyor. Siz elinizdeki parayı faiz getirisi için bankaya verdiğinizde, banka da o parayı diğer insanlara kredi vermek için kullanıyor. Sizin paranızı başka insanlara kredi vermek için kullandıktan sonra verdiği kredilerin faiz oranlarıyla sizin paranızın daha yüksek tutarını kasasına koyuyor. Bu kasaya giren paranın bir kısmı da parayı faiz işlemesi için yatıran size aktarılıyor. Yani bankalar kendileri bir çark işletiyorlar gibi düşünülebilir. Parayı kazanmıyorlar, kazandırıyorlar. Ancak günün sonunda en yüksek kazançlı olan bankalar oluyorlar.
İslam gibi şeylere nazaran, aslında teknik olarak “haram” ile ilgisiz bir durum bunlar. Çünkü bunu yapmak aslında basit ticarete giriyor.
Daha iyi örnekleyecek olursak, şirketlerden hisse senedi, fon vs. alabiliyoruz biliyorsunuz ki. Şirketler üzerinden gerçekleştirdiğimiz bu işlemler şirketlerin para havuzunu genişletmesini sağlıyor ve eğer koşullar iyi giderse kazanç sağlıyorlar. Tabi dediğim gibi koşullar iyi giderse dedim, çünkü bazen zarar da edebiliyorlar biliyoruz ki.
Bankalar bu zararı tolere edebiliyorlar. Çünkü maalesef kötü şartlardan dolayı vatandaşlar kredi çekmek zorunda kalıyorlar. Bugün büyüklerimizin “okuyun, mühendis, memur olun” dedikleri işlerde bile bir araba, bir daire almak zorlaştı. Asgari ücretli ise zaten telef oluyor kredi batağında. Yani aslında devletin ekonomik politikaları bankaların kazançlarını direkt etkiliyor. Zengin daha zengin, fakir daha fakirleşebiliyor neticede. Hatta bu büyük şirketlerin işlerine geliyor bugünki devlet politikaları. Evet, gerçekten de öyle. Ekonominin kötüye gidişini kendi lehine kullanıyorlar. Asgari ücrete zam gelmesi işlerine geliyor çünkü büyük şirket olarak onlar bunu karşılayabiliyorlar, ancak yeni girişimci o zamlı asgari ücreti karşılayamıyor çalışanlarına. Yine günün sonunda zengin daha zengin, fakir daha da fakir hale düşüyor.
Ancak normalde sağlıklı koşullarda serbest piyasayı dinamik olarak şekillendirmede ve ülkenin kalkınımında olumlu rol oynuyor bu şeyler. Amerikan Rüyası kavramına baktığımızda bunu anlayabiliyoruz. Bu kavramın ortaya çıkışındaki Avrupa’dan göçenlerin yaşadıkları direkt bizzat örnek gösterilebilir. İnsanlar madenlerde iyi paralar kazanmak için canlarından oluyorlarken, birkaç akıllı çıkarak madencilik yerine bu uzak bölgelerde kazma, kürek gibi ekipmanları diğer insanlara kiralamaya başladı. Veya kendi kazmasını kullanan madencilerin kazançlarının bir kısmını aldılar. Burada iki taraf da kazançlı çıktı.
Biraz fazla uzatmış olabilirim

. Sadece faiz konusunda görüşlerimi belirtiyordum sonra konu buralara geldi. Neyse xd.