Welcome to our New Forums!

Our forums have been upgraded and expanded!

Nazilerin köle işçi çalıştırması?

Agartha

Member
Joined
Jan 9, 2024
Messages
403
Mutlu bir şekilde hayatıma devam ederken iki ay kadar önce anarşist bir arkadaşımdan "olum naziler köle işçi çalıştırıyordu zaten ne sosyalizmi onu şov olsun diye koymuşlar" yorumunu aldığımdan beri içime kurt düştü. Kaynak var mı dediğimde bir sürü var cpt sor gösterir dedi ve baktığımda öyle gerçekten. Videolar izliyorum ve ana konu o olmamasına rağmen köle işçilerden bahsesiyor. Bu konular klasik 6 milyon yahudi katliamından daha derin. Çünkü daha açıkta.


Öncelikle bu videonun konusu direkt köle işçiliği değil ama sonlara doğru biraz bshsediyor. Bu videoda soracaklarım başka. Bu sorularıma cevaplar opsiyonel. İstiyorsanız cevaplayabilirsiniz. Asıl sorum köle işçilik hakkında. En sonda soruyorum.

1- Hugenberg bizden mi yoksa Hitler'i kullanmak isteyen bir burjuva mı?

2- Naziler gerçekten emparyalist, yayılmacı, sömürgeci bir politika mı izledi? Savaş esnasında gerçekten alanlara yayıldığı ve kaynakları kullandığı bana gerçek gibi geliyor.

3- Evrimağacının ve arkadaşımın dediği gibi nasyonal sosyalizmdeki "sosyalizm" adı şov ve özel şirketleri diktatörlük kurmak için kamulaştırmasından mı ibaret? Hitler neden zengin elitlerden bu kadar destek aldı? Siyasal ve parasal, güç gibi sebeplerden mi yoksa "temiz kalpli" oldukları için mi?


Bunların dışında...

İlk okuduğumda “askeri tutuklu” teriminin neden savaş esirinden ayrı olarak kullanıldığına anlam verememiştim. Konu ile ilgili kaynaklara göre İtalyan askeri tutuklular savaş esiri değildi ve sayıları 500 binden fazlaydı. İtalyan askeri tutuklular konusunu araştırınca İtalya’nın tarihinde çok önemli bir ayrıntıyı öğrenmiş oldum.

1943 yılında İtalya Kralı III. Vittorio Emanuele, Mussolini’yi görevden alır ve hapse attırır. Daha sonra Hitler Mussolini’yi kurtarır ve onu “İtalyan Sosyal Cumhuriyeti” adı ile kurulan kukla bir devletin başına geçirir. Bu nedenle İtalyanlar savaş esiri değil askeri tutuklu statüsünde muamele görürler. Çünkü Almanların gözünde İtalyan Sosyal Cumhuriyeti “dost” devlettir.

..

Alman Propaganda Bakanı Goebbels “İtalyan ihaneti, endüstri ve savaş sanayi için iyi oldu” derken aslında İtalyan askerlerin köle işçi olarak önemine vurgu yapmaktadır. Çünkü tutuklanan İtalyan askerleri Almanya işgücüne katılan en büyük topluluktu. Bunların çoğu askeri sanayide ve ağır sanayide çalıştırıldı. Örneğin İtalyan askeri tutuklulardan Silvia Venturelli Flick Group’un fabrikasında sıcak demir çubukları döndürerek bir yerden bir yere taşımaktaydı. Yaralanma riski çok fazla idi. Örneğin İtalyan askerler Polonya’nın liman kenti Gdansk’ta torpido botlarının imalatında çalışırlar.

..

İtalyan askerler 8 Eylül 1943’te ilk önce savaş esiri statüsünde idiler. Kısa süre sonra Hitler’in emriyle statüleri değiştirildi. 20 Eylül 1943 tarihinde askeri tutuklu statüsünde işlem görmeye başladılar.

Bu statü onları diğerlerinden de daha kötü duruma düşürdü.

Örneğin daha önce aldıkları yemek paketlerini alamamaya başladılar.

Kızıl Haç gözlemcileri savaş esirlerini denetlemeye gidebildikleri halde, İtalyanlara gidemiyorlardı, çünkü artık savaş esiri değillerdi.

Aslında Almanlar İtalyanlardan “ihanet”in intikamını alıyorlardı.[8]

Sanayiciler İtalyan köle işçilerinin yaşam koşulları nedeniyle verimin ve üretimin düşük olduğu sonucuna ulaştılar ve Hitleri ikna ettiler.

20 Temmuz 1944’te İtalyanlar askeri tutuklu statüsünden sivil köle işçi statüsüne geçirildi. Yemek ve yaşama koşulları nispeten iyileşmişti, ancak 1944 sonundan savaş sonuna kadar tekrar kötüleşti. Savaşın sonuna doğru İtalyan köle işçiler ön cephede tanklara karşı hendeklerin kazılması görevine gönderildiler.




İtalyan ihanetini de ilk defa duyuyorum. Mussolini, Hitler'e mi ihanet ediyor? İhanetin bedeli olarak askerleri köle olarak ölümüne çalıştırmak doğru mu?
İsminde işçi ve sosyalizm geçen bir parti nasıl olurda fabrika yapımında ve üretimde işçileri (esirleri vs) köle olarak çalıştırır ve sermayederlerin de işine geliyor yani bu durum hiç umursamıyorlar öyle mi?
 
Mutlu bir şekilde hayatıma devam ederken iki ay kadar önce anarşist bir arkadaşımdan "olum naziler köle işçi çalıştırıyordu zaten ne sosyalizmi onu şov olsun diye koymuşlar" yorumunu aldığımdan beri içime kurt düştü. Kaynak var mı dediğimde bir sürü var cpt sor gösterir dedi ve baktığımda öyle gerçekten. Videolar izliyorum ve ana konu o olmamasına rağmen köle işçilerden bahsesiyor. Bu konular klasik 6 milyon yahudi katliamından daha derin. Çünkü daha açıkta.


Öncelikle bu videonun konusu direkt köle işçiliği değil ama sonlara doğru biraz bshsediyor. Bu videoda soracaklarım başka. Bu sorularıma cevaplar opsiyonel. İstiyorsanız cevaplayabilirsiniz. Asıl sorum köle işçilik hakkında. En sonda soruyorum.

1- Hugenberg bizden mi yoksa Hitler'i kullanmak isteyen bir burjuva mı?

2- Naziler gerçekten emparyalist, yayılmacı, sömürgeci bir politika mı izledi? Savaş esnasında gerçekten alanlara yayıldığı ve kaynakları kullandığı bana gerçek gibi geliyor.

3- Evrimağacının ve arkadaşımın dediği gibi nasyonal sosyalizmdeki "sosyalizm" adı şov ve özel şirketleri diktatörlük kurmak için kamulaştırmasından mı ibaret? Hitler neden zengin elitlerden bu kadar destek aldı? Siyasal ve parasal, güç gibi sebeplerden mi yoksa "temiz kalpli" oldukları için mi?


Bunların dışında...

İlk okuduğumda “askeri tutuklu” teriminin neden savaş esirinden ayrı olarak kullanıldığına anlam verememiştim. Konu ile ilgili kaynaklara göre İtalyan askeri tutuklular savaş esiri değildi ve sayıları 500 binden fazlaydı. İtalyan askeri tutuklular konusunu araştırınca İtalya’nın tarihinde çok önemli bir ayrıntıyı öğrenmiş oldum.

1943 yılında İtalya Kralı III. Vittorio Emanuele, Mussolini’yi görevden alır ve hapse attırır. Daha sonra Hitler Mussolini’yi kurtarır ve onu “İtalyan Sosyal Cumhuriyeti” adı ile kurulan kukla bir devletin başına geçirir. Bu nedenle İtalyanlar savaş esiri değil askeri tutuklu statüsünde muamele görürler. Çünkü Almanların gözünde İtalyan Sosyal Cumhuriyeti “dost” devlettir.

..

Alman Propaganda Bakanı Goebbels “İtalyan ihaneti, endüstri ve savaş sanayi için iyi oldu” derken aslında İtalyan askerlerin köle işçi olarak önemine vurgu yapmaktadır. Çünkü tutuklanan İtalyan askerleri Almanya işgücüne katılan en büyük topluluktu. Bunların çoğu askeri sanayide ve ağır sanayide çalıştırıldı. Örneğin İtalyan askeri tutuklulardan Silvia Venturelli Flick Group’un fabrikasında sıcak demir çubukları döndürerek bir yerden bir yere taşımaktaydı. Yaralanma riski çok fazla idi. Örneğin İtalyan askerler Polonya’nın liman kenti Gdansk’ta torpido botlarının imalatında çalışırlar.

..

İtalyan askerler 8 Eylül 1943’te ilk önce savaş esiri statüsünde idiler. Kısa süre sonra Hitler’in emriyle statüleri değiştirildi. 20 Eylül 1943 tarihinde askeri tutuklu statüsünde işlem görmeye başladılar.

Bu statü onları diğerlerinden de daha kötü duruma düşürdü.

Örneğin daha önce aldıkları yemek paketlerini alamamaya başladılar.

Kızıl Haç gözlemcileri savaş esirlerini denetlemeye gidebildikleri halde, İtalyanlara gidemiyorlardı, çünkü artık savaş esiri değillerdi.

Aslında Almanlar İtalyanlardan “ihanet”in intikamını alıyorlardı.[8]

Sanayiciler İtalyan köle işçilerinin yaşam koşulları nedeniyle verimin ve üretimin düşük olduğu sonucuna ulaştılar ve Hitleri ikna ettiler.

20 Temmuz 1944’te İtalyanlar askeri tutuklu statüsünden sivil köle işçi statüsüne geçirildi. Yemek ve yaşama koşulları nispeten iyileşmişti, ancak 1944 sonundan savaş sonuna kadar tekrar kötüleşti. Savaşın sonuna doğru İtalyan köle işçiler ön cephede tanklara karşı hendeklerin kazılması görevine gönderildiler.




İtalyan ihanetini de ilk defa duyuyorum. Mussolini, Hitler'e mi ihanet ediyor? İhanetin bedeli olarak askerleri köle olarak ölümüne çalıştırmak doğru mu?
İsminde işçi ve sosyalizm geçen bir parti nasıl olurda fabrika yapımında ve üretimde işçileri (esirleri vs) köle olarak çalıştırır ve sermayederlerin de işine geliyor yani bu durum hiç umursamıyorlar öyle mi?

Hiçbir devlet süs olsun diye toprak işgal etmez. Tarihte, işgal ettiği toprağın yeraltı kaynaklarını kullanmayan tek bir devlete rastlayamazsınız. Bu da doğru yönetimdir.

Herkesin adına konuşmam doğru olmaz. Milleti önemseyen işadamları da vardır, işlerini devam ettirmek isteyen de. Her yerde bu böyledir. Aynı şekilde halk tabanından da pek çok tutum görebilirsiniz.

Fakat sosyalizmin uygulanmadığı doğru değildir. İşçilere özel devlet sermayesinden harcanan başka ülkelere tatil planları olsun, iş bulmanın patronun kaprisinden çıkarılması olsun, devletin iş imkanları yaratması olsun; bunlar sosyal devlet örnekleridir.

Yine de bizim amacımızın, imkan tanıyıp hakkı olana hakkını teslim etmek olması yüzünden, özel mülkiyet ve kişisel girişimler feshedilemez. Bu komünizmin anlayışıdır.

Bu askerler hakkında pek bir bilgim yok. Fakat savaşmak isteyen insanlar ve Mussolini destekçileriyse, ve Almanlarla işbirliğine gönüllülerse, neden asker olabilecek birisini harcayasınız? Burada başka bir etmen olmalı.

Duce Mussolini ihanet etmedi, fakat kral yetkisini feshetti.

Sanayisi İngiliz ve Amerikan sanayileri kadar gelişmemiş her millette bu tarz yaklaşımlar kaçınılmazdır. Bkz. Türk Kurtuluş Savaşında da benzer bir tutum gösterilmiştir:


Aynı şekilde Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, zor koşullarda, gayrimüslimlere özel ağır vergiler getirmiştir.


Aynı işçinin sırtına iş yükleme tutumu 1. Dünya Savaşında İngiltere tarafından da gerçekleştirilmiştir. Bunun sonucu ise, Kral V. George'un, her ne kadar istese de akrabası Çar Nikolay'ı kurtaramaması olmuştur; çünkü işçiler vatan için çalışmayı göz almış, fakat komünist tehlikeden etkilenerek, Çar Nikolay'ı işçilerin düşmanı görmüş ve bu yüzden kendisi Birleşik Krallık'a getirilememiştir.

Ve bu tarz iş ağırlıkları, savaş ekonomisinde illaki bir türlü yaşanacaktır. Bir benzer örneği, zorunlu askere alımlardır ve Vietnam Savaşı sırasında Amerika'da büyük tepkilere yol açmıştır. Yani ne kadar büyük bir güç olursanız olun, halkın sırtına o ya da bu gereçlerle yük bindirmeden varlığınızı koruyamazsınız; savaşı kazanamazsınız.

Fakat ben, benzer bir hâlden ötürü; bu tarz vahim durumlarda, servet sahiplerinin de büyük paylar kazanabileceklerini sanmıyorum. Çünkü savaş herkesi yıpratacaktır; ve devletin kendisini geçindirebilmesi ve savaşı sürdürebilmesi için kazançlarda eksiklik yaşanması normal olabilecektir.

Kısacası, bu tarz şeylerin yaşanması kaderinde vardır aksi takdirde yol alınamayacak boş bir hayal gereği daha büyük gereklilikler ve uzun vadede herkesi mutlu edecek şeyler (örneğin vatanın kurtulması) kaçırılacaktır. Her ölüm kalım savaşında bir şeyler feda edilmelidir. Çünkü, her ne kadar üzücü olsa da, olayın doğası budur.

Üzücüdür, fakat başka türlü bir şeyi beklemek de yanlış olacaktır. Başta, savaş bile gereksizse, ahmaklık ve ahlaksızlıktır. Fakat burada "ne için" sorusu ve "doğru bir ahlaki yönetimle uygulanması" sorusu devreye girmektedir. Yani size koşan bir yırtıcı varken silahı doğrultmamak nasıl canınıza mâl olacaksa, aynısı "ne koşulda, ve nasıl yapılmıştır, doğru şekilde mi" yönünde sorulmalıdır.
 
Hiçbir devlet süs olsun diye toprak işgal etmez. Tarihte, işgal ettiği toprağın yeraltı kaynaklarını kullanmayan tek bir devlete rastlayamazsınız. Bu da doğru yönetimdir.
Anlamadığım Naziler anti-empartalist değil miydi ve emparyalizm kötü değil miydi? Şu an eli kanlı İngiltere, Abd, Fransa gibi devletlerden ne farkı kaldı? Topraktaki zenginlikler o toprağa ait olan halkındır. Bu resmen güçlünün zayıfı ezdiği bir gasp girişimi. Daha doğru bir yol bulamamışlar mı? Atatürk'te ülkenin başına çok kötü bir durumdayken geçtiğinde böyle sömürgeci bir tutum mu izledi? Tek yol bu olamaz. Ayrıca yanlış olan yanlıştır. Herkesin yapması yanlış olduğu gerçeğini değiştirmez. Savaş etiğine ne oldu?



Bu askerler hakkında pek bir bilgim yok. Fakat savaşmak isteyen insanlar ve Mussolini destekçileriyse, ve Almanlarla işbirliğine gönüllülerse, neden asker olabilecek birisini harcayasınız? Burada başka bir etmen olmalı.
Bahsettiğiniz kriterlere sahip olduklarına dair bir şey okumadım. Şayet öyle olsaydı asker olarak bir şekilde kullanılırdı ve bunu bilirdik.
Duce Mussolini ihanet etmedi, fakat kral yetkisini feshetti.
Bu ne anlama geliyor?
Sanayisi İngiliz ve Amerikan sanayileri kadar gelişmemiş her millette bu tarz yaklaşımlar kaçınılmazdır. Bkz. Türk Kurtuluş Savaşında da benzer bir tutum gösterilmiştir:
Baktığım zaman tutum benzer ama şartlar biraz daha farklı. Nazilerin daha şiddetli ve ölümlü geçmiş. Üstelik sanayi olarakta her türlü osmanlıdan potansiyel olarak daha ileride. Osmanlı azınlıkları gözetimde tutup oyalamak için bu işleri verirken naziler daha çok soykırım amacı taşıyor gibi çünkü birçoğuna ihyiyacı yoktu ve gidecek yerleri vardı. İtalyan askerleri italyaya geri yollayamaz mıydı mesela?


Aynı şekilde Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, zor koşullarda, gayrimüslimlere özel ağır vergiler getirmiştir.
Bunu yapmasaydı daha iyi olabileceğini düşünüyorum. Müslümanların zenginleşmesini sağladı.

Madem savaşta zor şartlar altında bu tarz zor kararlar alınmalı o zaman bu işçileri ölümüne, zorla ve işkenceyle, açlıkla çalıştırılacağına tüm toplumu benzer ve daha insancıl bir seviyede çalıştırmaya itse daha iyi olmaz mıydı? Veya makine gücü üretilip o da kullanılabilirdi. Tanrıların bilgisiyle ufo ve gelişmiş silahlar üreten Almanya sanayiyi makineleştirmeyi akıllarına getiremedi mi?

Naziler dünyada Tanrıların koluysa ve bu zor şartlarda bunları yapmaktan çekinmiyorlarsa belki de şu an reptillerle bizimkisi gibi gezegenler aracılığıyla savaşan Tanrılarımız insanlığa köle işçilik gibi bu zor zamanlarda benzer tutumlar sergiliyorlardır olamaz mı? Bu kadar amaca giden her yol mübahtır düşüncesi fazla değil mi üstelik başarılı bile olunmamışken... Binlerce insan boşuna mı köle olarak öldü? Hadi yanlış anlaşılmamak için doğrudan örnek vermiyeyim ama şöyle diyeyim. Bir ülkenin vatandaşısınız ve aniden bir sorun çıktı ve esir edildiniz. Kadınsınız diyelim ve sizi bugünün parasıyla 5 dolara (döner parası) sattılar. 4 ay boyunca ölene kadar açlık ve aşığılanma içinde başka bir ülkenin başka ülkeleri daha kolay işgal etmesi için o ülkenin fabrikalarını yapmakta ve orada çalışmakta zorunlu olarak görevlendirildiniz. Sonra öldünüz. Kabul edilebilir bir yan göremiyorum. Ben kendim için silahla ayıyı vurmuyorum. O ayıyı vurması için bunlardan haberi olmayan birinin eline sopa verip ayının üstüne itiyorum. Eğer kendi kabilemle konuşsaydım ve bu zor durumda hepimizin birlik olup ayıyı ortaklaşa öldürmemiz gerektiği konusunda anlaşabilseydik ayı bir şey yapamazdı.
 
Kısacası, bu tarz şeylerin yaşanması kaderinde vardır aksi takdirde yol alınamayacak boş bir hayal gereği daha büyük gereklilikler ve uzun vadede herkesi mutlu edecek şeyler (örneğin vatanın kurtulması) kaçırılacaktır. Her ölüm kalım savaşında bir şeyler feda edilmelidir. Çünkü, her ne kadar üzücü olsa da, olayın doğası budur.

Üzücüdür, fakat başka türlü bir şeyi beklemek de yanlış olacaktır. Başta, savaş bile gereksizse, ahmaklık ve ahlaksızlıktır. Fakat burada "ne için" sorusu ve "doğru bir ahlaki yönetimle uygulanması" sorusu devreye girmektedir. Yani size koşan bir yırtıcı varken silahı doğrultmamak nasıl canınıza mâl olacaksa, aynısı "ne koşulda, ve nasıl yapılmıştır, doğru şekilde mi" yönünde sorulmalıdır.
Şey... anlayamadım tam olarak ''Olayın doğası bu.'' geçerli bir sebep nasıl olabiliyor?

Hasta can çekişmesin diye şevkatli bir şekilde ötenazi yapılır mesela, kafasını baltayla kesmezler. Sonuç olarak birini öldürüyoruz ''olayın doğası bu'' mu diyeceğiz?
En ahlaksız hareketi yaparken bile etik olmak bir duruş değil midir?
Açlıktan ekmek çalan bir adamla zaten zengin olan birinin karapara aklaması aynı derece hırsızlık mıdır?

Kafam karıştı :(
 
Anlamadığım Naziler anti-empartalist değil miydi ve emparyalizm kötü değil miydi? Şu an eli kanlı İngiltere, Abd, Fransa gibi devletlerden ne farkı kaldı? Topraktaki zenginlikler o toprağa ait olan halkındır. Bu resmen güçlünün zayıfı ezdiği bir gasp girişimi. Daha doğru bir yol bulamamışlar mı? Atatürk'te ülkenin başına çok kötü bir durumdayken geçtiğinde böyle sömürgeci bir tutum mu izledi? Tek yol bu olamaz. Ayrıca yanlış olan yanlıştır. Herkesin yapması yanlış olduğu gerçeğini değiştirmez. Savaş etiğine ne oldu?
Emperyalizmin pek çok çeşitli dönemi bulunmaktadır. Antik dönemdeki emperyalizm, kolonyal emperyalizm, kapitalist emperyalizm. Hangisinden bahsettiğinize göre bunlar değişiklik göstermektedir. Eğer sınırları genişletmekten bahsediyorsanız, bu pagan halkların bir gerçeği olmuştur. Eğer Roma sınırlarını genişletmeseydi böylesine bir miras ve hukuk geçmişi, sanatsal miras, askeri model, ortak kültür, insanların aynı ülke içinde seyahat edebilmesi (ki her sınır değiştirdiğinizde sürekli giriş çıkış ücreti ödemeden rahatça ilerleyebilirsiniz ve yolculuklarınızı tamamlayabilirsiniz), devlet yönetimi, ideal, Avrupa'nın daha erken tarihlerde birleşebilmesi ve aynı şekilde bütün Akdeniz'e hizmet götürülebilmesi gibi değerler say say bitmeyecektir. Evet, savaş kötüdür fakat 2 yılın acısı yüzlerce yıl müfakatlandırılmıştır.

Roma, daha yüksek değerlerle gelerek örnek bir imparatorluk kurmuştur, ki, bugün de pek çok şey ondan miras alınmıştır. Örneğin avukat hakkınız bile Roma sayesindedir. Bu kadar güçlü ve etkili bir devlet olmasaydı, insanlar unutabilirdi. Fakat bu sayede Orta Çağda bile avukat tutma ve kendinizi savunma hakkınız vardı.

Çok basit bir örnek vermek gerekirse, Roma eğer işgal etmeseydi, Britanya'da bugün antik hamam bulamazdınız, eğitim olmazdı, pek çok hak ve imkan ulaşamazdı. Roma işgal etmiştir etmesine fakat hizmet de götürmüştür. Yani oranın insanları aslında daha üst bir seviyeye ve hayat standardına ulaşmıştır.

Bir ülke eğer başka bir ülkeye girerse ve petrolünü çıkarmazsa, tankı başka ne türlü hareket ettirebilirsiniz? Savaş dönemi ekonomisi bitikken, rezerv altınınız bulunmazsa daha kaç milyon insanı daha da kötü koşullara sokabilirsiniz? Yani aslında bir ülkenin diğer ülkeyi işgal edip kaynaklarına dokunmaması tamamen absürt olacaktır. Sonuçta oraya askerler yolluyorsunuz, ülkeniz sıkıntıda ve eksik kaynaklara sahip olduğu için ilk başta giriyorsunuz. Bu amacı tamamlayamazsanız, her şey keyfi olacaktır.

Bahsettiğiniz kriterlere sahip olduklarına dair bir şey okumadım. Şayet öyle olsaydı asker olarak bir şekilde kullanılırdı ve bunu bilirdik.

Bu ne anlama geliyor?

Baktığım zaman tutum benzer ama şartlar biraz daha farklı. Nazilerin daha şiddetli ve ölümlü geçmiş. Üstelik sanayi olarakta her türlü osmanlıdan potansiyel olarak daha ileride. Osmanlı azınlıkları gözetimde tutup oyalamak için bu işleri verirken naziler daha çok soykırım amacı taşıyor gibi çünkü birçoğuna ihyiyacı yoktu ve gidecek yerleri vardı. İtalyan askerleri italyaya geri yollayamaz mıydı mesela?

Osmanlı'nın üretiminin geliştiğini pek sanmıyorum. Birkaç silahı dışarıdan imal ettiklerini biliyorum. Evet, top fabrikaları var fakat Osmanlı son 200 yılda zaten her alanda dışa bağımlıdır. Dediğim gibi, burada bir sorun var. Eğer bir asker zaten Almanlara destek veriyorsa cephede kullanılır, destek vermiyorsa da esir tutulur.

Ve hayır, Alman sanayisi sandığınız kadar güçlü değildi. Sürekli bombardıman etkisindeydi ve İngilizler ve Amerikalılar çok daha seri üretim gerçekleştiriyordu. Evet, Türkiye'ye göre oldukça güçlü fakat Amerikan sanayisiyle kıyaslanamaz. Amerikalıların ve Britanyalıların üretim kapasitesi muazzamdı.


Bunu yapmasaydı daha iyi olabileceğini düşünüyorum. Müslümanların zenginleşmesini sağladı.

Madem savaşta zor şartlar altında bu tarz zor kararlar alınmalı o zaman bu işçileri ölümüne, zorla ve işkenceyle, açlıkla çalıştırılacağına tüm toplumu benzer ve daha insancıl bir seviyede çalıştırmaya itse daha iyi olmaz mıydı? Veya makine gücü üretilip o da kullanılabilirdi. Tanrıların bilgisiyle ufo ve gelişmiş silahlar üreten Almanya sanayiyi makineleştirmeyi akıllarına getiremedi mi?

Naziler dünyada Tanrıların koluysa ve bu zor şartlarda bunları yapmaktan çekinmiyorlarsa belki de şu an reptillerle bizimkisi gibi gezegenler aracılığıyla savaşan Tanrılarımız insanlığa köle işçilik gibi bu zor zamanlarda benzer tutumlar sergiliyorlardır olamaz mı? Bu kadar amaca giden her yol mübahtır düşüncesi fazla değil mi üstelik başarılı bile olunmamışken... Binlerce insan boşuna mı köle olarak öldü? Hadi yanlış anlaşılmamak için doğrudan örnek vermiyeyim ama şöyle diyeyim. Bir ülkenin vatandaşısınız ve aniden bir sorun çıktı ve esir edildiniz. Kadınsınız diyelim ve sizi bugünün parasıyla 5 dolara (döner parası) sattılar. 4 ay boyunca ölene kadar açlık ve aşığılanma içinde başka bir ülkenin başka ülkeleri daha kolay işgal etmesi için o ülkenin fabrikalarını yapmakta ve orada çalışmakta zorunlu olarak görevlendirildiniz. Sonra öldünüz. Kabul edilebilir bir yan göremiyorum. Ben kendim için silahla ayıyı vurmuyorum. O ayıyı vurması için bunlardan haberi olmayan birinin eline sopa verip ayının üstüne itiyorum. Eğer kendi kabilemle konuşsaydım ve bu zor durumda hepimizin birlik olup ayıyı ortaklaşa öldürmemiz gerektiği konusunda anlaşabilseydik ayı bir şey yapamazdı.

Sorun şu ki, hiçbir devlet zaten keyfine vatandaşına özellikle de savaş zamanı işkence etmez. Göstermelik iyilik yapmak, ülkeyi hoş göstermek ister. Aksi takdirde halk tabanında desteği azalır. Amerikan askerlerinin çikolatayla beslenirken Japonların böcek yemesinin nedeni Japon generallerin "yiyin ulan böcekleri" demesinden kaynaklı değil, Japonların yiyecek yetiştirememesinden kaynaklıdır.

Bu durumda da bir taraf zor koşullarda savaşırken, diğer taraf daha "rahat" gözükebiliyor. Çünkü Amerika'nın ekonomisi ve imkanları çok daha fazla, ve nispeten daha geç savaşa girdiler. Fakat Vietnam Savaşı'nda da bugün Rusya'da eleştirilen zorunlu askerlik mevzusunun, bizzat Amerika'da uygulandığını da biliyoruz. Dediğim gibi, önemli olan ne kadar doğru bir yönetim sağlandığıdır. Burada her devlet de rasyonel davranacak demiyorum fakat minimum standartlardan bahsediyorum. Yani Kim Jong-un bile ülkesinde açlık sefalet varken nükleer güç olmak için yatırımlar yapıyor ve ülkesinin diğer ülkelerle ticaretini sınırlı tutuyor, yine de halkın karşısında "Beter olun. Biraz daha zorlaştırayım sizin işinizi." diyecek hâli yoktur.

Buradaki sorun tamamen ülkenin kaynaklarının sınırlı olmasından, savaş yükünün ağır olmasından ve zaten "topyekün savaş" öncesi barışa dair bütün umudun yıkılmasından kaynaklıdır.

Dediğim gibi, Yahudilere bile son ana kadar yiyecek teminatı yapılırken, ve bütün ülke zaten savaş yüzünden çökmüşken herkesin karnına az yemek girecektir. Bugün Amerika vurulsa, Amerikan ekonomisi de zarar görür, fiyatlar pahalılanır, gerektiği durumlarda zorla askere alımlar ya da fabrikadaki şartların ağırlaştırılması sağlanır. Sovyetler ekonomisi de böyle çökmüştür. Amerika'nın silahlanma yarışında çökmeden duruşunun ve Sovyetlerin kaybetmesinin tek nedeni, Amerika'nın baştan daha büyük bir ekonomik güce sahip olmasıdır. Yani sermaye 0'lanınca eksi değere düşmesi zaten olması gereken şeydir, aksi takdirde buna mucize diyebiliriz.
 
Şey... anlayamadım tam olarak ''Olayın doğası bu.'' geçerli bir sebep nasıl olabiliyor?

Hasta can çekişmesin diye şevkatli bir şekilde ötenazi yapılır mesela, kafasını baltayla kesmezler. Sonuç olarak birini öldürüyoruz ''olayın doğası bu'' mu diyeceğiz?
En ahlaksız hareketi yaparken bile etik olmak bir duruş değil midir?
Açlıktan ekmek çalan bir adamla zaten zengin olan birinin karapara aklaması aynı derece hırsızlık mıdır?

Kafam karıştı :(

Ben burada ahlaki bir yönü tartışmıyorum. Ahlaki soruların zaten farklı olduğunu belirttim. Eksiden artı çıkmaz, bunu anlatmaya çalışıyorum aslında. Yani tarihi bir olayı okurken de aslında neden bunlar yaşandı diyemeyiz. Savaşa girip de kaynaklarını harcamayan, kaynakları yetersiz gelirse halkına yük bindirmeyen bir devletin daha bir örneği yok. Ki bu da mucize olurdu çünkü benim bildiğim bütün fizik ve matematik kurallarına aykırı ve imkansız.

Örneğin Kuzey Kore'yi eleştirirken, adam bütün parayı nükleer silahlara harcadıysa, neden kalan parayı insanlara vermiyor diyemeyiz çünkü kalan para diye bir şey olmayacaktır. Doğru eleştiri, ilk mesajımda da belirttiğim "yönetim" kısmına ilişkin olacaktır. Örneğin neden insani yardımları kabul etmiyorken, neden kapalı bir ekonomiyle ve nükleer silahlara bu kadar yatırımla para vermiyor demek doğru olmaz çünkü var olmayan, kalmamış bir bütçeden bahsediyor olacağızdır. Aynı şekilde savaş hâlindeki bir ülkede de neden sivil hizmetler azaldı diyemeyiz, çünkü savaş için bütçe ayrıldığını veya harcandığını düşünmek zorundayız.

Yani mantık kuralları gereği bu sorular yanlış. Bu yüzden asıl sorulması gereken soru, o koşullarda neler yapıldığı ve doğru gerekçesi olup olmadığı olacaktır. Bir ülke savaş hâlinde bütün ekonomisini de buna yatırmalıdır demiyorum fakat bu tamamen imkanlara ve diğer şeylere bağlıdır. Örneğin Amerika, merminin yanında çikolata da üretebiliyorsa, askerine bunu vermesi doğaldır. Rezervleri de bolsa halkına da çok yük bindirmez, üstüne üstlük yenilen ülkelere yardım planları sokar. Çünkü imkanları boldur. Türkiye ise savaşa girmeden dahi etkilenebilir çünkü Osmanlı gibi çökmüş bir ekonomiyi devralmış bir devlettir. Amerika gibi savaşsız zenginleşen, savaş zamanında da bol kaynaklı bir ülke değildir. Eğer bu bilgileri biliyorsak bunlara uygun sorulara cevaplar doğmalıdır. Sorunun yanlış olduğunu belirtiyorum.
 

Al Jilwah: Chapter IV

"It is my desire that all my followers unite in a bond of unity, lest those who are without prevail against them." - Shaitan

Back
Top