Welcome to our New Forums!

Our forums have been upgraded and expanded!

Moda

MaxineWinner

New member
Joined
Apr 12, 2025
Messages
69
Moda dünyası hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce düşman, insanları çıplaklaştırmaya mı çalışıyor?
 
Yahudilere göre Centillerin ahlaksızlaştırılması, kendileri için ödüllendirici ve Beyazlar için de hayattan kopartıcı bir özelliktir diye hatırlıyorum.

Çıplaklık, eskiden normal karşılansa da karısına yan gözle baktığınızda Olaf kafanızı koparabilirdi. Yani insanlar çıplak beden görünce doğrudan tahrik olmuyordu. Fakat günümüzde bu durum böyle olduğu için Yahudilerin bunu da "ahlaksızlık" kategorisine almalarına şaşırmam. Zira eskiden bütün kültürlerde çıplaklık normal görülürken, Yahudilerin ahlaksızca görmesinin nedeni bu olmalı.

Sorun kendi kavimlerinin düşüşünden çıkıyor. Ve evet, genel olarak insanlık da artık bu düşüşün bir parçası oldu. İleride çıplaklığın doğrudan seksle bağlantılı bir hâl alacağından şüpheliyim, yükselişle birlikte bu doğrudan cinselleştirilmekten çıkabilir.
 
Moda dünyası hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce düşman, insanları çıplaklaştırmaya mı çalışıyor?
moda dünyasının beirli bir trendi yok aslında. Zenginler kendileri belirliyor,insanlık da peşinden gidiyor. Her modacının kendi tarzı var, işlerini yaratıcılıkla ortaya koyuyorlar. Akıllı modacılar reklamlarını iyi yapıyor, üst kesim gelir gurubundaki inanlar bu ürünleri alıyor ve statü göstergesi olarak sergiliyorlar daha sonra alt gelir gurupları ise bunları almak için çabalıyor. Eğer bir kere bile defile izlediysen tasarımcının iç dünyasını yansıttığını görebilirsin. Mesela Versache daha ''classy'' bir tarz benimsemiş. hoş, kadınsı ama formal elbiseler daha ön planda ama VS elbiselerine bakarsan hep daha pembe,çiçek desenleri kurdeleli bla bla. yani daha genç kız havası veren elbiseler. Bu iki marka da çok popüler bunun sebebi reklemlarını iyi yapmış olmaları.


Çıplaklığa gelirsek de bildiğim kadarıyla Antik Mısırılı halktan kadınlar zaten üst bedenlerini örtmüyorlardı, belden bileğe kadar bir peştemal dışında bir şey yoktu. Daha üst gelir gurubu ise kalaris denilen güzel bir elbise giyiyordu diye hatırlıyorum. Kadın ve erkek dansçıların kıyafetleri ise sadece cinsel organları örtecek biçimdeydi diye hatırlıyorum ama dans bir sanat yerine göre değişebilir.
https://egyptianstreets.com/2020/08...ers in a,with ribbons, bracelets and garlands.


Tanrılar ve Tanrıçalar küçük ve büyük birçok heykelde de çıplak olarak tasvir ediliyor. Genelde farklı manaları oluyor bunların tabi. Ama insan bedenini utandıran, kadınlara her yerlerini örtmelerini söyleyen yahudilerdir. Bu tarz şeylerin ''moda'' olup kabul görmesiyle; tabu olup ''şeytanlaştırılması'' bir zamanlar Pagan olan toplumlara ibahimi inançarın girmesi başta olmak üzere bir sürü farklı ve kompleks neden içeriyor. Ayrıca bu tarz şeyler çok hızlı değişiyor. Bir zaman açık giysiler moda olur bir zaman daha derli toplu olan giysiler moda olur. Bi ara silikonlu popo ve meme modaydı kardashianlar sayesinde, şimdi kardashianlar silikonları çıkartıp ozempic kullanıp zayflamaya başladılar. değişior bunlar yani

sevgiyle kal<3
 
moda dünyasının beirli bir trendi yok aslında. Zenginler kendileri belirliyor,insanlık da peşinden gidiyor. Her modacının kendi tarzı var, işlerini yaratıcılıkla ortaya koyuyorlar. Akıllı modacılar reklamlarını iyi yapıyor, üst kesim gelir gurubundaki inanlar bu ürünleri alıyor ve statü göstergesi olarak sergiliyorlar daha sonra alt gelir gurupları ise bunları almak için çabalıyor. Eğer bir kere bile defile izlediysen tasarımcının iç dünyasını yansıttığını görebilirsin. Mesela Versache daha ''classy'' bir tarz benimsemiş. hoş, kadınsı ama formal elbiseler daha ön planda ama VS elbiselerine bakarsan hep daha pembe,çiçek desenleri kurdeleli bla bla. yani daha genç kız havası veren elbiseler. Bu iki marka da çok popüler bunun sebebi reklemlarını iyi yapmış olmaları.


Çıplaklığa gelirsek de bildiğim kadarıyla Antik Mısırılı halktan kadınlar zaten üst bedenlerini örtmüyorlardı, belden bileğe kadar bir peştemal dışında bir şey yoktu. Daha üst gelir gurubu ise kalaris denilen güzel bir elbise giyiyordu diye hatırlıyorum. Kadın ve erkek dansçıların kıyafetleri ise sadece cinsel organları örtecek biçimdeydi diye hatırlıyorum ama dans bir sanat yerine göre değişebilir.
https://egyptianstreets.com/2020/08/08/cultural-traditions-in-dance-dress-a-brief-history-of-egyptian-folklore-dancing/#:~:text=Dancing in Ancient Egypt&text=Naked female dancers in a,with ribbons, bracelets and garlands.


Tanrılar ve Tanrıçalar küçük ve büyük birçok heykelde de çıplak olarak tasvir ediliyor. Genelde farklı manaları oluyor bunların tabi. Ama insan bedenini utandıran, kadınlara her yerlerini örtmelerini söyleyen yahudilerdir. Bu tarz şeylerin ''moda'' olup kabul görmesiyle; tabu olup ''şeytanlaştırılması'' bir zamanlar Pagan olan toplumlara ibahimi inançarın girmesi başta olmak üzere bir sürü farklı ve kompleks neden içeriyor. Ayrıca bu tarz şeyler çok hızlı değişiyor. Bir zaman açık giysiler moda olur bir zaman daha derli toplu olan giysiler moda olur. Bi ara silikonlu popo ve meme modaydı kardashianlar sayesinde, şimdi kardashianlar silikonları çıkartıp ozempic kullanıp zayflamaya başladılar. değişior bunlar yani

sevgiyle kal<3
Nasıl yani?🤯 Şimdi kapalı giyinmek yahudilerin oyunu mu? Çarşaf, burkayı anlıyorum da; göğüs bölgesini vs kapatma gereği hissetmek, uzun etekler vs demi yahudi oyunları?
 
Nasıl yani?🤯 Şimdi kapalı giyinmek yahudilerin oyunu mu? Çarşaf, burkayı anlıyorum da; göğüs bölgesini vs kapatma gereği hissetmek, uzun etekler vs demi yahudi oyunları?
Kadınların göğüs bölgesini cinselleştirmenin düşmanla ilgisi olabileceğini düşünüyorum. Bu ne zaman başladı tam olarak bilemiyorum ama eski zamanlarda iki cinsiyetine göğüs bölgesi gözüken kıyafetler giydiği doğru. Bu konuyla ilgili detaylı bir araştırma yapmak gerekiyor net bir cevap için.
 
Yahudilere göre Centillerin ahlaksızlaştırılması, kendileri için ödüllendirici ve Beyazlar için de hayattan kopartıcı bir özelliktir diye hatırlıyorum.

Çıplaklık, eskiden normal karşılansa da karısına yan gözle baktığınızda Olaf kafanızı koparabilirdi. Yani insanlar çıplak beden görünce doğrudan tahrik olmuyordu. Fakat günümüzde bu durum böyle olduğu için Yahudilerin bunu da "ahlaksızlık" kategorisine almalarına şaşırmam. Zira eskiden bütün kültürlerde çıplaklık normal görülürken, Yahudilerin ahlaksızca görmesinin nedeni bu olmalı.

Sorun kendi kavimlerinin düşüşünden çıkıyor. Ve evet, genel olarak insanlık da artık bu düşüşün bir parçası oldu. İleride çıplaklığın doğrudan seksle bağlantılı bir hâl alacağından şüpheliyim, yükselişle birlikte bu doğrudan cinselleştirilmekten çıkabilir.

Bu konuda bir şey var ki çok ironik bir şey. Mesela bazı cemaatlerde kadınla tokalaşma, el öpme gibi şeyler yapılmıyor. İnsan sormadan edemiyor “Kadınlar hakkında sadece cinsellik mi düşünüyorsunuz?" diye. Cinselliği o kadar kötüleyip laf söylüyorlar fakat kendileri taşladıkları şeye dönüşmüşler. Bir kadını görünce nasıl sadece cinsellik düşünebilir ki bir insan? Tokalaşmaktan ve bayramlardaki el öpmeden bahsediyoruz ilginç.
 
Nasıl yani?🤯 Şimdi kapalı giyinmek yahudilerin oyunu mu? Çarşaf, burkayı anlıyorum da; göğüs bölgesini vs kapatma gereği hissetmek, uzun etekler vs demi yahudi oyunları?

Antik medeniyetlere baktığınızda bunu anlayabilirsiniz bu arada. Gerçekten açık giyinen bir kadın olduğu zaman kimse günümüzde olduğu gibi dikizlemiyor gibi duruyor. Bu günümüzde de kısmen geçerli aslında. Açık giyinen bir kadına ülkemizdeki bakış açısıyla yurt dışındaki bakış açısı aşırı farklı. İslam ülkelerinde çoğu erkek hurra diye dikiz moduna geçiyor.

Bu biraz da bastırmayla alakalı. Baktığımızda mesela İslam ülkelerinde tecavüz oranlarından bunu anlayabilirsiniz. Ha dersiniz oranlar böyle şöyle çünkü cezalar belli şeriatta xd. Ancak hepimiz biliyoruz ki kurallar olmasa o ülkelerde tecavüz oranı bir Avrupa ülkesinden kat ve kat fazla olacak. Belki şu anda bile öyledir.
 
Nasıl yani?🤯 Şimdi kapalı giyinmek yahudilerin oyunu mu? Çarşaf, burkayı anlıyorum da; göğüs bölgesini vs kapatma gereği hissetmek, uzun etekler vs demi yahudi oyunları?
Antik medeniyetlerde başörtüsü de vardı,üstsüz giyinmek de. Bu zmanın estetik, statü ve pratik nedenleriyle ilgiliydi. Yahudiler ise bir anda çıplaklığı cinsellesştirdiler. Kimse üstsüz bi modele bakıp off falan demiyordu.

1744794585280.png


bu Tanrıça Demeter heykeli, başörtüsü zamanla yozlaştırılmış bir soylu geleneğidir mesela
 
Moda dünyası hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce düşman, insanları çıplaklaştırmaya mı çalışıyor?
Moda Hakkındaki Görüşüm

Modaya dair fikrimi söyleyeceğim. Estetik, renk, biçim, doğal malzemeler ve kumaşlar, doğru ücretlendirilen ve sömürülmeyen emek, onurlu üretim alanları ve giyim geri dönüşümünün, insanlar ve dünya için gerçekten işe yarayan bir sistemin temellerinden birkaçı olduğunu düşünüyorum.

Moda denince aklımıza ilk gelen şey estetiktir, ki onun da kendine has bir değeri vardır: Giydiklerimiz ruh halimizi, enerjimizi olumlu yönde etkileyebilir. Ama hepsi bu kadar değil. Giysiler sadece cildinize temas etmez: nefesinizi, duruşunuzu, canlılığınızı ve hatta sağlığınızı etkiler.

Örneğin dar giysiler vücudu ince gösterdiği yanılsamasını yaratabilir, ancak çoğu zaman vücudu sıkıştırır, kan dolaşımını engeller, nefes almayı kısıtlar ve zamanla fiziksel ve zihinsel enerjide gerçek bir düşüşe neden olabilir. Vücudun iyi çalışabilmesi için özgürlüğe ihtiyacı vardır; zorlandığında her şey yavaşlar.
Bir süre önce korselerin organlarımızı ezerek, kemikleri sıkıştırarak doğal işleyişini nasıl etkilediğini ve değiştirebildiğini okumuştum.
Budist rahiplerin bol giysiler giymesi tesadüf değildir: Bu, işlevsel bir tercihtir; vücudun nefes almasını, zihnin rahatlamasını ve hareketin gerginlik olmadan akmasını sağlar. Belirli bir iç dengeyi korumak etkilidir: Ne giyeceğimizi seçmek aynı zamanda başkalarına değil, kendimize nasıl görünmek istediğimizi ve nasıl hissetmek istediğimizi seçmektir. Önemli olan giymek değil, doğru dengeyi sağlamaktır.

Ama önemli olan sadece nasıl giyindiğimiz değil. Ne ile olduğu da önemli.

Doğal kumaşlar (pamuk, keten, ipek, yün, bakır) nefes alabilir, vücut sıcaklığına uyum sağlar veya dış sıcaklığı korur. Vücudu tıkamadan serin ve kuru hissetmemize veya konfor sıcaklığını korumamıza yardımcı olabilirler. Sentetikler ise (polyester, naylon, akrilik gibi) ısıyı, teri, nemi tutar. Cilt tahrişine, mikrobiyota dengesizliğine ve enfeksiyonlara yol açabilen kapalı bir ortam yaratırlar. Bazı dermatologlar, belirli sentetik maddelerin uzun süreli kullanımının yatkın kişilerde cilt lezyonlarının ve hatta melanomların ortaya çıkmasını teşvik edebileceğini bildirmektedir.

Sahte deriyle ilgili tartışma da dikkate değer. Genellikle "çevre dostu" olarak adlandırılan bu ürünler aslında kirletici, pek nefes almayan ve giyilmesi rahatsız edici olan plastikten (PU, PVC) üretilmektedir.
Hayvansal derilerin yanı sıra günümüzde kaktüs, miselyum (mantar), ananas gibi bitkilerden elde edilen bitkisel alternatifler de bulunmaktadır.

Bizi zor durumda bırakabilecek bazı kültürel tuzaklara düşmemeye veya bu tuzakların cazibesine kapılmamaya çalışmak önemlidir. Örneğin, daha küçük ayakkabı veya kıyafet giymek zorunda olma fikri, çoğu zaman arzu edilen bir şey olarak sunulmasına rağmen, stres ve rahatsızlık yaratabilir. Ancak bu imgelerin ardında, seçim özgürlüğümüzü ve bedensel özerkliğimizi gizlice sınırlayan daha derin mekanizmalar olabilir.
Örneğin, bir zamanlar Çin'de çok küçük kızlara uygulanan ayak bağlama geleneği: Acı verici bir gelenek, idealize edilmiş bir estetikle kabul edilebilir ve hatta asil hale getirildi. Zarafetin sembolü olarak kabul edilen o minik ayaklar, aslında kadın bedeninin büyümesini ve özgürlüğünü sınırlamanın ve kontrol etmenin bir aracı haline geldi.

Benzer dinamikler, farklı biçimlerde de olsa, tarih boyunca tekrarlanmıştır. Bu nedenle onları dikkatle tanımayı öğrenmek çok kıymetlidir. Basit ama derin bir soru bize yardımcı olabilir: "Bu tür acılardan kim kazançlı çıkıyor?"

Bir diğer önemli konu ise üretim zinciridir. Özellikle hızlı moda sektöründe üretilen giysilerin çoğu emek sömürüsü, haksız ücretler, insanlık dışı fabrika koşullarıyla üretiliyor. Bu nedenle, bilgilenmeniz, bilinçli seçimler yapmanız ve eğer gerçekten bir şey satın almanız gerekiyorsa bunu başka kaynaklardan yapmanız, insanlara ve gezegene saygı duymayan şirketleri doğrudan finanse etmekten kaçınmanız çok önemlidir.

Kısacası elbise seçmek, vücudunuza ne giyeceğinizi, ona nasıl davranacağınızı, vücudunuzun nasıl nefes alacağını seçmek anlamına geliyor. Ama aynı zamanda paranızı kime vereceğinize, ne tür bir gıda sistemine, ne tür bir dünyaya destek vereceğinize de karar vermek gerekiyor.


Bahsettiğiniz çıplaklık konusuna gelince, toplumsal tartışmanın sınırlarını zorlamanın hem olanakları genişletebileceğini hem de gerici bir kapanmayı tetikleyebileceğini düşünüyorum; ne kadar aşırı özgürlük gösterilirse o kadar skandal yaratacağı ve onu sınırlamak için araçlar aranacağı anlaşılıyor.
Moda Aşırılığın Bir Aracı Olursa, Toplum Sert Düzenlemelerle Yanıt Verebilir
 
Yahudilere göre Centillerin ahlaksızlaştırılması, kendileri için ödüllendirici ve Beyazlar için de hayattan kopartıcı bir özelliktir diye hatırlıyorum.

Çıplaklık, eskiden normal karşılansa da karısına yan gözle baktığınızda Olaf kafanızı koparabilirdi. Yani insanlar çıplak beden görünce doğrudan tahrik olmuyordu. Fakat günümüzde bu durum böyle olduğu için Yahudilerin bunu da "ahlaksızlık" kategorisine almalarına şaşırmam. Zira eskiden bütün kültürlerde çıplaklık normal görülürken, Yahudilerin ahlaksızca görmesinin nedeni bu olmalı.

Sorun kendi kavimlerinin düşüşünden çıkıyor. Ve evet, genel olarak insanlık da artık bu düşüşün bir parçası oldu. İleride çıplaklığın doğrudan seksle bağlantılı bir hâl alacağından şüpheliyim, yükselişle birlikte bu doğrudan cinselleştirilmekten çıkabilir.
Tamamen buna katılıyorum. herşey birer tuzak zaten. insanların insanlığı kalmamış durumda. ve hoş birşeyde değil. son derece rahatsız edici birşey.
 
Moda Hakkındaki Görüşüm

Modaya dair fikrimi söyleyeceğim. Estetik, renk, biçim, doğal malzemeler ve kumaşlar, doğru ücretlendirilen ve sömürülmeyen emek, onurlu üretim alanları ve giyim geri dönüşümünün, insanlar ve dünya için gerçekten işe yarayan bir sistemin temellerinden birkaçı olduğunu düşünüyorum.

Moda denince aklımıza ilk gelen şey estetiktir, ki onun da kendine has bir değeri vardır: Giydiklerimiz ruh halimizi, enerjimizi olumlu yönde etkileyebilir. Ama hepsi bu kadar değil. Giysiler sadece cildinize temas etmez: nefesinizi, duruşunuzu, canlılığınızı ve hatta sağlığınızı etkiler.

Örneğin dar giysiler vücudu ince gösterdiği yanılsamasını yaratabilir, ancak çoğu zaman vücudu sıkıştırır, kan dolaşımını engeller, nefes almayı kısıtlar ve zamanla fiziksel ve zihinsel enerjide gerçek bir düşüşe neden olabilir. Vücudun iyi çalışabilmesi için özgürlüğe ihtiyacı vardır; zorlandığında her şey yavaşlar.
Bir süre önce korselerin organlarımızı ezerek, kemikleri sıkıştırarak doğal işleyişini nasıl etkilediğini ve değiştirebildiğini okumuştum.
Budist rahiplerin bol giysiler giymesi tesadüf değildir: Bu, işlevsel bir tercihtir; vücudun nefes almasını, zihnin rahatlamasını ve hareketin gerginlik olmadan akmasını sağlar. Belirli bir iç dengeyi korumak etkilidir: Ne giyeceğimizi seçmek aynı zamanda başkalarına değil, kendimize nasıl görünmek istediğimizi ve nasıl hissetmek istediğimizi seçmektir. Önemli olan giymek değil, doğru dengeyi sağlamaktır.

Ama önemli olan sadece nasıl giyindiğimiz değil. Ne ile olduğu da önemli.

Doğal kumaşlar (pamuk, keten, ipek, yün, bakır) nefes alabilir, vücut sıcaklığına uyum sağlar veya dış sıcaklığı korur. Vücudu tıkamadan serin ve kuru hissetmemize veya konfor sıcaklığını korumamıza yardımcı olabilirler. Sentetikler ise (polyester, naylon, akrilik gibi) ısıyı, teri, nemi tutar. Cilt tahrişine, mikrobiyota dengesizliğine ve enfeksiyonlara yol açabilen kapalı bir ortam yaratırlar. Bazı dermatologlar, belirli sentetik maddelerin uzun süreli kullanımının yatkın kişilerde cilt lezyonlarının ve hatta melanomların ortaya çıkmasını teşvik edebileceğini bildirmektedir.

Sahte deriyle ilgili tartışma da dikkate değer. Genellikle "çevre dostu" olarak adlandırılan bu ürünler aslında kirletici, pek nefes almayan ve giyilmesi rahatsız edici olan plastikten (PU, PVC) üretilmektedir.
Hayvansal derilerin yanı sıra günümüzde kaktüs, miselyum (mantar), ananas gibi bitkilerden elde edilen bitkisel alternatifler de bulunmaktadır.

Bizi zor durumda bırakabilecek bazı kültürel tuzaklara düşmemeye veya bu tuzakların cazibesine kapılmamaya çalışmak önemlidir. Örneğin, daha küçük ayakkabı veya kıyafet giymek zorunda olma fikri, çoğu zaman arzu edilen bir şey olarak sunulmasına rağmen, stres ve rahatsızlık yaratabilir. Ancak bu imgelerin ardında, seçim özgürlüğümüzü ve bedensel özerkliğimizi gizlice sınırlayan daha derin mekanizmalar olabilir.
Örneğin, bir zamanlar Çin'de çok küçük kızlara uygulanan ayak bağlama geleneği: Acı verici bir gelenek, idealize edilmiş bir estetikle kabul edilebilir ve hatta asil hale getirildi. Zarafetin sembolü olarak kabul edilen o minik ayaklar, aslında kadın bedeninin büyümesini ve özgürlüğünü sınırlamanın ve kontrol etmenin bir aracı haline geldi.

Benzer dinamikler, farklı biçimlerde de olsa, tarih boyunca tekrarlanmıştır. Bu nedenle onları dikkatle tanımayı öğrenmek çok kıymetlidir. Basit ama derin bir soru bize yardımcı olabilir: "Bu tür acılardan kim kazançlı çıkıyor?"

Bir diğer önemli konu ise üretim zinciridir. Özellikle hızlı moda sektöründe üretilen giysilerin çoğu emek sömürüsü, haksız ücretler, insanlık dışı fabrika koşullarıyla üretiliyor. Bu nedenle, bilgilenmeniz, bilinçli seçimler yapmanız ve eğer gerçekten bir şey satın almanız gerekiyorsa bunu başka kaynaklardan yapmanız, insanlara ve gezegene saygı duymayan şirketleri doğrudan finanse etmekten kaçınmanız çok önemlidir.

Kısacası elbise seçmek, vücudunuza ne giyeceğinizi, ona nasıl davranacağınızı, vücudunuzun nasıl nefes alacağını seçmek anlamına geliyor. Ama aynı zamanda paranızı kime vereceğinize, ne tür bir gıda sistemine, ne tür bir dünyaya destek vereceğinize de karar vermek gerekiyor.
Fast fashion'u bitirmeliyiz. İpek ve kaşmir giymeliyiz. AVM'deki hazır giyim mağazası burun kıvrılacak bir yer olmalı. Harçlığıyla bir şeyler almak isteyen öğrenciler ve maddi durumu yetmeyenler için son çare olmalı. Kendi tasarımlarını üretip köşeye bir dükkan açmak istemek normal bir kariyer yolu olmalı. Karşında economies of scale dururken çok zor ama yeterince insan 20 tane giyilecek poşet yerine 1 tane elbisesi olmasının daha iyi olduğunu anlarsa mümkün.

Bu videoyu baya beğenmiştim:
 
Fast fashion'u bitirmeliyiz. İpek ve kaşmir giymeliyiz. AVM'deki hazır giyim mağazası burun kıvrılacak bir yer olmalı. Harçlığıyla bir şeyler almak isteyen öğrenciler ve maddi durumu yetmeyenler için son çare olmalı. Kendi tasarımlarını üretip köşeye bir dükkan açmak istemek normal bir kariyer yolu olmalı. Karşında economies of scale dururken çok zor ama yeterince insan 20 tane giyilecek poşet yerine 1 tane elbisesi olmasının daha iyi olduğunu anlarsa mümkün.

Bu videoyu baya beğenmiştim:
küçük esnafın kiymetini anlayacaklar da, çok paraları zamanları gidecek, ben hiç birzaman avmden alış veriş yapmam seyyardan alırım, elarabasıyla satış yapanlardan, hem taze büyük marketlerdeki mağazalardaki ürünler göz boyama insanları kandırıyorlar, beyefendi ne arzu etmiştiniz, birde nazik nazik yalandan sahte nezaket hiç sevmiyorum, seyyar öylemi içten samimi buyur dayı, ne istiyorsun dayı işte bu samimi konuşma..
 
Çok haklısınız, "modern" giysiler hem kalite olarak hem de görüntü olarak berbattır. Üzerine giysi yerine naylon giyenler, sizin dediğinizin tam tersini yaparak ipek vb.nden yapılan giysilere burun kıvırıyorlar. Ne yazık ki gençler ömür boyu polyester giyecekler ve bunları umursamayacaklar.
 
Çok haklısınız, "modern" giysiler hem kalite olarak hem de görüntü olarak berbattır. Üzerine giysi yerine naylon giyenler, sizin dediğinizin tam tersini yaparak ipek vb.nden yapılan giysilere burun kıvırıyorlar. Ne yazık ki gençler ömür boyu polyester giyecekler ve bunları umursamayacaklar.
Değişim olacak, biz iletişim kuran varlıklarız. Dünyanın bir yerinde çatışma varsa, bu bizi de etkiler, kısmen de olsa. Ben, başka bir ülkeden olmama rağmen, bu sorunu bizzat yaşıyorum. Türkiye'ye dair güzel anılarım da var: Doksanlı yaşlarda olup da o dönemdeki aşırı dinsel katılıktan dolayı Türkiye'den kaçan insanlarla tanıştım. Çok tatlı bir insandı. Onun, pahalı olmayan ama gösterişli, iyi yapılmış mücevherler taktığını hatırlıyorum. Bana sık sık getirirdi, gerçekten el yapımı Türk takılarıydı.

Günümüzde satışta çok fazla tek kullanımlık ürün var, hatta bazen giyilmesi gülünç bile olabiliyor. Er ya da geç uyanıp anlayacak birileri çıkacaktır. Hepimiz dünya için bir şeyler yapabiliriz ve bunun olumlu yönde olmasını umuyorum. Bunu anlayan biriyle konuşmak beni derinden etkiliyor: Kendimize ve başkalarına özen göstermek asil bir davranıştır.

Her elbisenin bir değeri var, bize onları yapmayı, tasarlamayı öğrettiler: Çok büyük bir alan. Ve iyi çalışan ve sömürmeyen bazı şirketler de bazen batsalar bile hâlâ varlığını sürdürüyor. Şu anda bu alanda çok fazla cehalet var. Bir zamanlar bir elbise anneden kıza geçebilirdi, benim için de durum böyleydi. Acaba başarabilecek miyim? Yarının dünyası için bugünün dünyasını iyileştiriyoruz.
 
Evet, yakın geçmişte "Sex Sells" mottosuyla hareket edildi ve erotik pozlar veren yarı çıplak insanlar reklam olarak sunuldu, sonra da herkes porno bağımlısı haline getirildi. Komik fakat sokakta yanınızdan geçen her 10 insandan 7'sinin porno bağımlısı olduğunu konuşmalarından, üsluplarından ve hal hareketlerinden anlayabilirsiniz; düşünmesi bile çok iğrenç fakat biz bu pisliğin içinde yaşıyoruz. Çıplaklık her zaman cinsellikle ilişkili değildi, sonuçta takım elbise giyer vaziyette evrimleşmedik; fakat günümüzde çıplaklık insanlığın çoğu için cinselliği çağrıştırır ve günümüz modası da bilinçli olarak kadını objeleştiren ürünleri trend haline getirir. Çok açık yahut çok kapalı giyinmenin iki ucu da düşman tarafından dayatılan sistemlerdir.

Peki neden böyle aptal bir sorunla boğuşuyoruz? elbette ki insanların aptallığından. Giyinmenin asıl amacı nedir? ilk başta vücut ısısını koruyacak kalınlıkta şeyler giymek. Peki kadınlara kışın giymeleri için dayatılan göbeği açık olan küçük kapşonlu sweatshirt'ler vücut ısısını koruyor mu? yahut halihazırda saçlarını ısıttığı bölgeye sımsıkı türban takmak neden?

Giyinmenin ikinci amacı 'süs' ve 'şıklık' olmak olsa da günümüzde ilk amaçtan sapılarak üretilen giysiler doğal sürecin içine ediyor. Aynı şey takılar için de geçerli. Tarihte takılar zengin ve soylu, 'iyi kan' ailelere mahsus 'hazinelerdi'. Peki günümüzde takılar nedir? evine aylık 50.000 TL girmese de kendini üstün görmek ve çevresine hava atmak isteyen köylü psikolojili insanların taktığı şeylerdir. Aynı mantık son moda telefonlarda da geçerli, evine bir tomar para bile girmeyen kişiler şık olduğunu sanıp öne çıkmak için yeme içmeden kesilerek bunlara para ödüyorlar. Bu doğal mıdır? Üstüne üstlük bu felaket bir karaktersizlik örneği; keza bu tarz şeylere para harcayabilecek asıl insanların -doğal olarak- edep adap bilen nazik, kibar insanlar olduğunu düşünürüz, ama karşımıza ayak takımı birisi çıkıyor.

Ben sırf bu yüzden bile dışarı çıkmak ve toplumdaki insanlarla sosyalleşmek istemiyorum çünkü kendi ait olduğum sınıfımdan kimse yaşadığım bölgede bulunmuyor. Porno bağımlısı adamlarla kendini objeleştirip sunan kadınlar bana ne sunabilir? yanlarından geçerken bile tiksintimi gizlemekte zorlanırken bir de bu insanların içinde yaşamaya mecbur kalıyoruz, KORKUNÇ! Aristokrasi şart.
 
küçük esnafın kiymetini anlayacaklar da, çok paraları zamanları gidecek, ben hiç birzaman avmden alış veriş yapmam seyyardan alırım, elarabasıyla satış yapanlardan, hem taze büyük marketlerdeki mağazalardaki ürünler göz boyama insanları kandırıyorlar, beyefendi ne arzu etmiştiniz, birde nazik nazik yalandan sahte nezaket hiç sevmiyorum, seyyar öylemi içten samimi buyur dayı, ne istiyorsun dayı işte bu samimi konuşma..
AVM'ye karşı değilim, eski pazar yerinin günümüzdeki hali. Her yere dikilmesin ve beton yığını yerine güzel güzel çeşmelerle, peyzajıyla, doğal bir şekilde çevreyle bütünleşerek isminin anlamını yerine getirsin, alış-veriş-merkezi olsun. Sizin alışveriş yaptıklarınızı da içersin. Inditex ve benzerlerinin içinde olduğu ekosisteme, kolay ulaşılabilir tek seçeneğin pet şişe giymek olmasına karşıyım. Mücadele edilmeli.

Çok haklısınız, "modern" giysiler hem kalite olarak hem de görüntü olarak berbattır. Üzerine giysi yerine naylon giyenler, sizin dediğinizin tam tersini yaparak ipek vb.nden yapılan giysilere burun kıvırıyorlar. Ne yazık ki gençler ömür boyu polyester giyecekler ve bunları umursamayacaklar.
Gerçekten mi? İpeğe biri neden burun kıvırsın? Cruelty-free meselesi yüzünden mi?
 
Evet, yakın geçmişte "Sex Sells" mottosuyla hareket edildi ve erotik pozlar veren yarı çıplak insanlar reklam olarak sunuldu, sonra da herkes porno bağımlısı haline getirildi. Komik fakat sokakta yanınızdan geçen her 10 insandan 7'sinin porno bağımlısı olduğunu konuşmalarından, üsluplarından ve hal hareketlerinden anlayabilirsiniz; düşünmesi bile çok iğrenç fakat biz bu pisliğin içinde yaşıyoruz. Çıplaklık her zaman cinsellikle ilişkili değildi, sonuçta takım elbise giyer vaziyette evrimleşmedik; fakat günümüzde çıplaklık insanlığın çoğu için cinselliği çağrıştırır ve günümüz modası da bilinçli olarak kadını objeleştiren ürünleri trend haline getirir. Çok açık yahut çok kapalı giyinmenin iki ucu da düşman tarafından dayatılan sistemlerdir.

Peki neden böyle aptal bir sorunla boğuşuyoruz? elbette ki insanların aptallığından. Giyinmenin asıl amacı nedir? ilk başta vücut ısısını koruyacak kalınlıkta şeyler giymek. Peki kadınlara kışın giymeleri için dayatılan göbeği açık olan küçük kapşonlu sweatshirt'ler vücut ısısını koruyor mu? yahut halihazırda saçlarını ısıttığı bölgeye sımsıkı türban takmak neden?

Giyinmenin ikinci amacı 'süs' ve 'şıklık' olmak olsa da günümüzde ilk amaçtan sapılarak üretilen giysiler doğal sürecin içine ediyor. Aynı şey takılar için de geçerli. Tarihte takılar zengin ve soylu, 'iyi kan' ailelere mahsus 'hazinelerdi'. Peki günümüzde takılar nedir? evine aylık 50.000 TL girmese de kendini üstün görmek ve çevresine hava atmak isteyen köylü psikolojili insanların taktığı şeylerdir. Aynı mantık son moda telefonlarda da geçerli, evine bir tomar para bile girmeyen kişiler şık olduğunu sanıp öne çıkmak için yeme içmeden kesilerek bunlara para ödüyorlar. Bu doğal mıdır? Üstüne üstlük bu felaket bir karaktersizlik örneği; keza bu tarz şeylere para harcayabilecek asıl insanların -doğal olarak- edep adap bilen nazik, kibar insanlar olduğunu düşünürüz, ama karşımıza ayak takımı birisi çıkıyor.

Ben sırf bu yüzden bile dışarı çıkmak ve toplumdaki insanlarla sosyalleşmek istemiyorum çünkü kendi ait olduğum sınıfımdan kimse yaşadığım bölgede bulunmuyor. Porno bağımlısı adamlarla kendini objeleştirip sunan kadınlar bana ne sunabilir? yanlarından geçerken bile tiksintimi gizlemekte zorlanırken bir de bu insanların içinde yaşamaya mecbur kalıyoruz, KORKUNÇ! Aristokrasi şart.
Aynısını bende yaşıyorum. Birde başkalarına ahlak dersi verip, kendilerinin her türlü pisliği yaptığını da eklemek istiyorum.
 
Gerçekten mi? İpeğe biri neden burun kıvırsın? Cruelty-free meselesi yüzünden mi?
Geleceğin yetişkinleri olacak olan yirmi yaş altı pek beğenmiyor gibi gözüküyor, fikirlerini anlamak zor. Sanırım biricik naylonlarıyla mutlular ancak biraz daha yaş alınca sevmeye başlayabilirler. Sevip sevmeyecekleri birkaç önde gelen (!) gencin Twitter paylaşımına bağlı.
 
Evet, yakın geçmişte "Sex Sells" mottosuyla hareket edildi ve erotik pozlar veren yarı çıplak insanlar reklam olarak sunuldu, sonra da herkes porno bağımlısı haline getirildi. Komik fakat sokakta yanınızdan geçen her 10 insandan 7'sinin porno bağımlısı olduğunu konuşmalarından, üsluplarından ve hal hareketlerinden anlayabilirsiniz; düşünmesi bile çok iğrenç fakat biz bu pisliğin içinde yaşıyoruz. Çıplaklık her zaman cinsellikle ilişkili değildi, sonuçta takım elbise giyer vaziyette evrimleşmedik; fakat günümüzde çıplaklık insanlığın çoğu için cinselliği çağrıştırır ve günümüz modası da bilinçli olarak kadını objeleştiren ürünleri trend haline getirir. Çok açık yahut çok kapalı giyinmenin iki ucu da düşman tarafından dayatılan sistemlerdir.

Peki neden böyle aptal bir sorunla boğuşuyoruz? elbette ki insanların aptallığından. Giyinmenin asıl amacı nedir? ilk başta vücut ısısını koruyacak kalınlıkta şeyler giymek. Peki kadınlara kışın giymeleri için dayatılan göbeği açık olan küçük kapşonlu sweatshirt'ler vücut ısısını koruyor mu? yahut halihazırda saçlarını ısıttığı bölgeye sımsıkı türban takmak neden?

Giyinmenin ikinci amacı 'süs' ve 'şıklık' olmak olsa da günümüzde ilk amaçtan sapılarak üretilen giysiler doğal sürecin içine ediyor. Aynı şey takılar için de geçerli. Tarihte takılar zengin ve soylu, 'iyi kan' ailelere mahsus 'hazinelerdi'. Peki günümüzde takılar nedir? evine aylık 50.000 TL girmese de kendini üstün görmek ve çevresine hava atmak isteyen köylü psikolojili insanların taktığı şeylerdir. Aynı mantık son moda telefonlarda da geçerli, evine bir tomar para bile girmeyen kişiler şık olduğunu sanıp öne çıkmak için yeme içmeden kesilerek bunlara para ödüyorlar. Bu doğal mıdır? Üstüne üstlük bu felaket bir karaktersizlik örneği; keza bu tarz şeylere para harcayabilecek asıl insanların -doğal olarak- edep adap bilen nazik, kibar insanlar olduğunu düşünürüz, ama karşımıza ayak takımı birisi çıkıyor.

Ben sırf bu yüzden bile dışarı çıkmak ve toplumdaki insanlarla sosyalleşmek istemiyorum çünkü kendi ait olduğum sınıfımdan kimse yaşadığım bölgede bulunmuyor. Porno bağımlısı adamlarla kendini objeleştirip sunan kadınlar bana ne sunabilir? yanlarından geçerken bile tiksintimi gizlemekte zorlanırken bir de bu insanların içinde yaşamaya mecbur kalıyoruz, KORKUNÇ! Aristokrasi şart.
Belki de topluma karşı bu kadar sert olmamalısın.
Bizden daha geride olanlara karşı kin duymak: Bu gerçekten toplum içinde doğru bir şekilde ilerlememize yardımcı olur mu?
Size şu benzetmeyi yapayım: Antik Tanrılarımızı düşünün. Atomları manipüle edebiliyorlar, ışınlanabiliyorlar ve astral olarak iletişim kurabiliyorlar. Dördüncü boyutta yaşıyorlar ve biz o seviyede olmasak da onlar bizi yine de seviyorlar.
Tanrılarımız bize büyüme ve Hakikati keşfetme fırsatı sunar.
Eğer böyle durumlarda sabırsız olmak sizin doğanızda varsa, belki de yapabileceğiniz pek bir şey yoktur. Biliyorum ki bazı Şeytanlar, daha az gelişmiş kişilerle çalışmaktansa daha gelişmiş kişilerle çalışmayı tercih ediyor ve bu durum sizin doğanızı da yansıtıyor olabilir. Ancak sizi düşüncelerinizi ve görüşlerinizi paylaşmaya, sizi anlayabileceğinizi düşündüğünüz kişilerle iletişim kurmaya davet ediyorum.

Çıplaklık, hiçbir şeyi gizlemeden, kendine, başkalarına ve doğaya kendini sunan biri olarak idealize edilebilecek çıplak İnsanı temsil eder.

Bilgi eksikliğinden dolayı yalan ve yoksullaşmaya katkı sunan düşman, zihni ve bedeni zayıflatmış, doğal dengeyi bozmuştur.

Doğru hatırlıyorsam bazı Kahinler çıplak veya yarı çıplak olarak görülüyordu, çünkü bunlar Hakikati veya Hakikate giden yolu temsil ediyordu.

Hakikat, hatırlamayanların zihninde, zihnin gücünde, ruhsal bilgide hâlâ ikamet etmektedir.

Bugün Hak, haram bir ilmin meyvesidir: Onu gören bilir; İsteyen onu elde eder. Hakikat insandadır.

Hakikat, hem veren hem de alan için bir özgürlük aracıdır.

Tek kişiden başlayarak geniş Cemaat'e kadar kitlelere hitap edilerek yönlendirilir.
 
Geleceğin yetişkinleri olacak olan yirmi yaş altı pek beğenmiyor gibi gözüküyor, fikirlerini anlamak zor. Sanırım biricik naylonlarıyla mutlular ancak biraz daha yaş alınca sevmeye başlayabilirler. Sevip sevmeyecekleri birkaç önde gelen (!) gencin Twitter paylaşımına bağlı.
Ne demek istiyorsun? Twitter paylaşımlarından nasıl bir mesaj aldınız? Bir denge olması gerektiğini düşünüyorum: Yoksulluğun damga vurduğu bir toplumda, insanlar hayatta kalma modunda kalabilirler. Pek çok kişinin doğal kumaşlardan üretilen spor kıyafetleri giymek istediğini, ancak ihtiyaçlarını yansıtmayan modellerle karşı karşıya kalabildiğini düşünüyorum. Çoğu zaman aradığınız şey aslında yoktur, çünkü üretilmemiştir. Mesela ben bazı seçimleri kendim yapmayı tercih ettim ama sanırım birçok kişi bulduklarına uyum sağlıyor.
 
Ne demek istiyorsun? Twitter paylaşımlarından nasıl bir mesaj aldınız? Bir denge olması gerektiğini düşünüyorum: Yoksulluğun damga vurduğu bir toplumda, insanlar hayatta kalma modunda kalabilirler. Pek çok kişinin doğal kumaşlardan üretilen spor kıyafetleri giymek istediğini, ancak ihtiyaçlarını yansıtmayan modellerle karşı karşıya kalabildiğini düşünüyorum. Çoğu zaman aradığınız şey aslında yoktur, çünkü üretilmemiştir. Mesela ben bazı seçimleri kendim yapmayı tercih ettim ama sanırım birçok kişi bulduklarına uyum sağlıyor.
Haklısınız. Yoksulluk bu toplumun içine işlendiğinden bahsetmeye gerek bile yoktur, aşikârdır. Bu ülkenin insanı için doğal kumaşlardan yapılanları giymek bir lüks olabilmektedir. Yetişkinler doğal kumaşlara bayılıyorlar ancak bunu gençlerde gözlemleyemedim, benim çevrem ile ilgilil olabilir. Twitter ile ilgili olan cümlemde, gençlerin sosyal medyada sesi çıkan kişilerin etkisi altında karar verdiğini ifade etmeye çalışmıştım. Ben de çok genç biri olarak çevremde bunu görebiliyorum.
 
Belki de topluma karşı bu kadar sert olmamalısın.
Bizden daha geride olanlara karşı kin duymak: Bu gerçekten toplum içinde doğru bir şekilde ilerlememize yardımcı olur mu?
Size şu benzetmeyi yapayım: Antik Tanrılarımızı düşünün. Atomları manipüle edebiliyorlar, ışınlanabiliyorlar ve astral olarak iletişim kurabiliyorlar. Dördüncü boyutta yaşıyorlar ve biz o seviyede olmasak da onlar bizi yine de seviyorlar.
Tanrılarımız bize büyüme ve Hakikati keşfetme fırsatı sunar.
Eğer böyle durumlarda sabırsız olmak sizin doğanızda varsa, belki de yapabileceğiniz pek bir şey yoktur. Biliyorum ki bazı Şeytanlar, daha az gelişmiş kişilerle çalışmaktansa daha gelişmiş kişilerle çalışmayı tercih ediyor ve bu durum sizin doğanızı da yansıtıyor olabilir. Ancak sizi düşüncelerinizi ve görüşlerinizi paylaşmaya, sizi anlayabileceğinizi düşündüğünüz kişilerle iletişim kurmaya davet ediyorum.

Çıplaklık, hiçbir şeyi gizlemeden, kendine, başkalarına ve doğaya kendini sunan biri olarak idealize edilebilecek çıplak İnsanı temsil eder.

Bilgi eksikliğinden dolayı yalan ve yoksullaşmaya katkı sunan düşman, zihni ve bedeni zayıflatmış, doğal dengeyi bozmuştur.

Doğru hatırlıyorsam bazı Kahinler çıplak veya yarı çıplak olarak görülüyordu, çünkü bunlar Hakikati veya Hakikate giden yolu temsil ediyordu.

Hakikat, hatırlamayanların zihninde, zihnin gücünde, ruhsal bilgide hâlâ ikamet etmektedir.

Bugün Hak, haram bir ilmin meyvesidir: Onu gören bilir; İsteyen onu elde eder. Hakikat insandadır.

Hakikat, hem veren hem de alan için bir özgürlük aracıdır.

Tek kişiden başlayarak geniş Cemaat'e kadar kitlelere hitap edilerek yönlendirilir.
Doğru söylüyor. Bende topluma karşı sertim artık.
 
Haklısınız. Yoksulluk bu toplumun içine işlendiğinden bahsetmeye gerek bile yoktur, aşikârdır. Bu ülkenin insanı için doğal kumaşlardan yapılanları giymek bir lüks olabilmektedir. Yetişkinler doğal kumaşlara bayılıyorlar ancak bunu gençlerde gözlemleyemedim, benim çevrem ile ilgilil olabilir. Twitter ile ilgili olan cümlemde, gençlerin sosyal medyada sesi çıkan kişilerin etkisi altında karar verdiğini ifade etmeye çalışmıştım. Ben de çok genç biri olarak çevremde bunu görebiliyorum.
Ben de bu jenerasyondanım ve birçok gencin sentetik kıyafetler aldığını fark ediyorum, çünkü onlara sürekli olarak bunun önerilmesi ve teşvik edilmesi söz konusu. Çocuklara yönelik bir mağazaya girdiğinizde kaliteli malzemelerden yapılmış kıyafetler bulmanız zordur: neredeyse her şey sentetiktir. Gençler genelde bunun farkında olmuyor, ben de ilk başlarda farkında değildim. Sonra çalıştım, öğrendim ve anladım. Birçok çocuğun sentetik kumaşlar ve yerçekimi konusunda fazla bilgisi olmadığını düşünüyorum.
 
Ben de bu jenerasyondanım ve birçok gencin sentetik kıyafetler aldığını fark ediyorum, çünkü onlara sürekli olarak bunun önerilmesi ve teşvik edilmesi söz konusu. Çocuklara yönelik bir mağazaya girdiğinizde kaliteli malzemelerden yapılmış kıyafetler bulmanız zordur: neredeyse her şey sentetiktir. Gençler genelde bunun farkında olmuyor, ben de ilk başlarda farkında değildim. Sonra çalıştım, öğrendim ve anladım. Birçok çocuğun sentetik kumaşlar ve yerçekimi konusunda fazla bilgisi olmadığını düşünüyorum.
yaptığım çeviri yanlış, metinde çocuklardan değil gençlerden bahsediyorum
 
Belki de topluma karşı bu kadar sert olmamalısın.
Bizden daha geride olanlara karşı kin duymak: Bu gerçekten toplum içinde doğru bir şekilde ilerlememize yardımcı olur mu?
Size şu benzetmeyi yapayım: Antik Tanrılarımızı düşünün. Atomları manipüle edebiliyorlar, ışınlanabiliyorlar ve astral olarak iletişim kurabiliyorlar. Dördüncü boyutta yaşıyorlar ve biz o seviyede olmasak da onlar bizi yine de seviyorlar.
Tanrılarımız bize büyüme ve Hakikati keşfetme fırsatı sunar.
Eğer böyle durumlarda sabırsız olmak sizin doğanızda varsa, belki de yapabileceğiniz pek bir şey yoktur. Biliyorum ki bazı Şeytanlar, daha az gelişmiş kişilerle çalışmaktansa daha gelişmiş kişilerle çalışmayı tercih ediyor ve bu durum sizin doğanızı da yansıtıyor olabilir. Ancak sizi düşüncelerinizi ve görüşlerinizi paylaşmaya, sizi anlayabileceğinizi düşündüğünüz kişilerle iletişim kurmaya davet ediyorum.

Çıplaklık, hiçbir şeyi gizlemeden, kendine, başkalarına ve doğaya kendini sunan biri olarak idealize edilebilecek çıplak İnsanı temsil eder.

Bilgi eksikliğinden dolayı yalan ve yoksullaşmaya katkı sunan düşman, zihni ve bedeni zayıflatmış, doğal dengeyi bozmuştur.

Doğru hatırlıyorsam bazı Kahinler çıplak veya yarı çıplak olarak görülüyordu, çünkü bunlar Hakikati veya Hakikate giden yolu temsil ediyordu.

Hakikat, hatırlamayanların zihninde, zihnin gücünde, ruhsal bilgide hâlâ ikamet etmektedir.

Bugün Hak, haram bir ilmin meyvesidir: Onu gören bilir; İsteyen onu elde eder. Hakikat insandadır.

Hakikat, hem veren hem de alan için bir özgürlük aracıdır.

Tek kişiden başlayarak geniş Cemaat'e kadar kitlelere hitap edilerek yönlendirilir.
Bahsettiğiniz çok Aristokrat bir düşünce, sağlıklı bir ortamda dediğinize katılırım; halkın üst sınıfı yönetici olur ve alt sınıfı yönetir, ayrıca halkı onu sever, üst sınıf da onu sever. Tanrılardan örnek vermişsiniz; Tanrılar bizi seviyordu çünkü Atalarımız da onları seviyordu. Varsayımlar üzerine konuşalım; eğer Atalarımız Tanrıları sevmeseydi? Tanrılar "umutsuz vaka" olan Atalarımızı karşılıksız sever miydi? onlara fırsat sunmalarına rağmen gerçeğe yüz çeviren bir grup insan, onlarla uzun süre uğraşıp cevap alamasalar Atalarımızla neden uğraşsınlar? zamanlarını boşa harcamazlardı.

Tanrılar bize bu fırsatı sunar ve bizi sever, neden? çünkü birileri çıkıp bu yolu takip eder, Zevizm yayılır ve Tanrıların emeği karşılık görür; ortada karşılıklı bir sevgi meydana gelmiş olur. Günümüz toplumunda bu nerede? toplum sizce gelişmiş kişilere saygı duyuyor mu? Nikola Tesla'nın hayatına bakın, öylesine gelişmiş bir insan sefalet içinde yaşamış; Adolf Hitler? üstüne o kadar tartışılması bile gereksiz olsa da 50+ yıldır kendisi günah keçisi muamelesi görüyor. Size daha tonlarca 'toplum' tarafından aşağı çekilen insan sayabilirim. Giordano Bruno, Galileo Galieli... toplum tarafından yakılmış İskenderiye Kütüphaneleri...

Hem geçmiş hem de günümüz çağında, hem de gelecekte; insan toplumunun çoğu 'gereksiz' oldu, öyleler ve olacaklar. Kendi içlerindeki basit yaşamlarının evrim geçirerek ortalama bir forma gelmesi için binlerce yıl geçmesi gerekir. Dolayısıyla bunun sabırla alakası yok, benim bu hayatımdaki toplum asla 'kusursuz' hale gelmeyecek; bu kusursuz toplumu çocuklarım ya da torunlarım bile göremeyecek muhtemelen, nesiller sonrasından bahsediyoruz. Peki neden bu düşük frekanslı insanlar arasında kendi ruhuma işkence çektireyim ki? üstüne üstlük gelişim için hiç bir adım atmıyorlar, yardım eli uzattığımızda elimize tükürüyorlar, kendi basit varoluşlarını sefilce sürdürmeye devam ediyorlar. Bu insanlara sert davranmayıp ne yapalım? yumuşak davranıp kendimizi mi ezdirelim? inanın bana ben yumuşak da davrandım, bir umut 'belki heveslenirler' diye kendimi de ezdirdim; sonuç? koca bir hiç.

Yahudilere karşıyız, çünkü lanetliler; düzeltilemeyeceklerini biliyoruz. Peki Yahudiler gibi 'Lanetli' damgası yememiş olmalarına rağmen onlar gibi lanetli davranan insanlar ve bu insanların adedini yüzyıllar boyu devam ettiren kişiler hakkında ne düşüneceğiz? Sizce her yılın bir gününde hayvan boğazlayıp sokaklarda kan dereleri akıtan ve bunu bayram olarak kutlayan bir halk yumuşak davranılmayı hak ediyor mu?

Söylediklerim modayla alakalı şeyler değil, bambaşka bir konu; fakat inanın bana 'toplum' dediğimiz sefil güruhun her şeyi rezalet ve sertliği hak ediyor. Bir örnek daha vereyim:
Günümüzde satışta çok fazla tek kullanımlık ürün var, hatta bazen giyilmesi gülünç bile olabiliyor.

Günümüz toplumunda hemen her şey tek kullanımlıktır, sosyolojik makaleler okuyarak bu sonuca siz de ulaşabilirsiniz. Mesela kadın cinayetlerini ele alalım, bu toplum kadın cinayetlerine kasıtlı olarak alıştırıldı ve artık kadın cinayetleri 'tek kullanımlık trajedi' mantığıyla görülüyor. Geçen ay bir kadın öldürüldü varsayalım, Twitter'da 7 günlüğüne gündem olur ve ardından herkes bunu unutur; herkes tek kullanımlık olarak bu trajedik olaya üzülür, ağlar ve 'kadın cinayetlerine karşıyım, lanet olsun bu topluma' der ve farkında olmadan o toplumun bir parçası olmaya devam eder. Cidden kadın cinayetleri tek kullanımlık trajediler midir? elbette değildir, üstelik ülkemizde öyle vahşice işlenirler ki herhangi bir Avrupa ülkesinde bunların onda birlik şiddetinde bir cinayet işlense aylarca üstüne konuşulur.

Sonradan eklediğiniz şeyler genel olarak çıplaklıkla ilgili. Sembolik olarak lafım yok, geçmişte de normal karşılanıyordu; fakat günümüzde toplum mühendisliği sayesinde çıplaklık=seks algısı yaratıldı ki hem insanlara bunu dayatıp hem de özellikle ten gösteren kıyafetlerden başka bir kıyafeti-elbiseyi-giysiyi piyasada bırakmadılar, dolayısıyla dünyanın yapısıyla oynayıp çıplaklığı tabulaştırdılar. Tabulaşmış şey dikkat çeker; mesela ensest iğrenç bir şeydir fakat tabulaştığı için son yıllarda 'popülerleşti'. Eşcinsellik tabuydu, popülerleşti. Gotik kızlar tabuydu, onlar da popülerleşti. Çıplaklık da bilinçli olarak tabu haline getirildi, ardından popülerleşti. Demeye çalıştığım şey buydu.
 
Bahsettiğiniz çok Aristokrat bir düşünce, sağlıklı bir ortamda dediğinize katılırım; halkın üst sınıfı yönetici olur ve alt sınıfı yönetir, ayrıca halkı onu sever, üst sınıf da onu sever. Tanrılardan örnek vermişsiniz; Tanrılar bizi seviyordu çünkü Atalarımız da onları seviyordu. Varsayımlar üzerine konuşalım; eğer Atalarımız Tanrıları sevmeseydi? Tanrılar "umutsuz vaka" olan Atalarımızı karşılıksız sever miydi? onlara fırsat sunmalarına rağmen gerçeğe yüz çeviren bir grup insan, onlarla uzun süre uğraşıp cevap alamasalar Atalarımızla neden uğraşsınlar? zamanlarını boşa harcamazlardı.

Tanrılar bize bu fırsatı sunar ve bizi sever, neden? çünkü birileri çıkıp bu yolu takip eder, Zevizm yayılır ve Tanrıların emeği karşılık görür; ortada karşılıklı bir sevgi meydana gelmiş olur. Günümüz toplumunda bu nerede? toplum sizce gelişmiş kişilere saygı duyuyor mu? Nikola Tesla'nın hayatına bakın, öylesine gelişmiş bir insan sefalet içinde yaşamış; Adolf Hitler? üstüne o kadar tartışılması bile gereksiz olsa da 50+ yıldır kendisi günah keçisi muamelesi görüyor. Size daha tonlarca 'toplum' tarafından aşağı çekilen insan sayabilirim. Giordano Bruno, Galileo Galieli... toplum tarafından yakılmış İskenderiye Kütüphaneleri...

Hem geçmiş hem de günümüz çağında, hem de gelecekte; insan toplumunun çoğu 'gereksiz' oldu, öyleler ve olacaklar. Kendi içlerindeki basit yaşamlarının evrim geçirerek ortalama bir forma gelmesi için binlerce yıl geçmesi gerekir. Dolayısıyla bunun sabırla alakası yok, benim bu hayatımdaki toplum asla 'kusursuz' hale gelmeyecek; bu kusursuz toplumu çocuklarım ya da torunlarım bile göremeyecek muhtemelen, nesiller sonrasından bahsediyoruz. Peki neden bu düşük frekanslı insanlar arasında kendi ruhuma işkence çektireyim ki? üstüne üstlük gelişim için hiç bir adım atmıyorlar, yardım eli uzattığımızda elimize tükürüyorlar, kendi basit varoluşlarını sefilce sürdürmeye devam ediyorlar. Bu insanlara sert davranmayıp ne yapalım? yumuşak davranıp kendimizi mi ezdirelim? inanın bana ben yumuşak da davrandım, bir umut 'belki heveslenirler' diye kendimi de ezdirdim; sonuç? koca bir hiç.

Yahudilere karşıyız, çünkü lanetliler; düzeltilemeyeceklerini biliyoruz. Peki Yahudiler gibi 'Lanetli' damgası yememiş olmalarına rağmen onlar gibi lanetli davranan insanlar ve bu insanların adedini yüzyıllar boyu devam ettiren kişiler hakkında ne düşüneceğiz? Sizce her yılın bir gününde hayvan boğazlayıp sokaklarda kan dereleri akıtan ve bunu bayram olarak kutlayan bir halk yumuşak davranılmayı hak ediyor mu?

Söylediklerim modayla alakalı şeyler değil, bambaşka bir konu; fakat inanın bana 'toplum' dediğimiz sefil güruhun her şeyi rezalet ve sertliği hak ediyor. Bir örnek daha vereyim:


Günümüz toplumunda hemen her şey tek kullanımlıktır, sosyolojik makaleler okuyarak bu sonuca siz de ulaşabilirsiniz. Mesela kadın cinayetlerini ele alalım, bu toplum kadın cinayetlerine kasıtlı olarak alıştırıldı ve artık kadın cinayetleri 'tek kullanımlık trajedi' mantığıyla görülüyor. Geçen ay bir kadın öldürüldü varsayalım, Twitter'da 7 günlüğüne gündem olur ve ardından herkes bunu unutur; herkes tek kullanımlık olarak bu trajedik olaya üzülür, ağlar ve 'kadın cinayetlerine karşıyım, lanet olsun bu topluma' der ve farkında olmadan o toplumun bir parçası olmaya devam eder. Cidden kadın cinayetleri tek kullanımlık trajediler midir? elbette değildir, üstelik ülkemizde öyle vahşice işlenirler ki herhangi bir Avrupa ülkesinde bunların onda birlik şiddetinde bir cinayet işlense aylarca üstüne konuşulur.

Sonradan eklediğiniz şeyler genel olarak çıplaklıkla ilgili. Sembolik olarak lafım yok, geçmişte de normal karşılanıyordu; fakat günümüzde toplum mühendisliği sayesinde çıplaklık=seks algısı yaratıldı ki hem insanlara bunu dayatıp hem de özellikle ten gösteren kıyafetlerden başka bir kıyafeti-elbiseyi-giysiyi piyasada bırakmadılar, dolayısıyla dünyanın yapısıyla oynayıp çıplaklığı tabulaştırdılar. Tabulaşmış şey dikkat çeker; mesela ensest iğrenç bir şeydir fakat tabulaştığı için son yıllarda 'popülerleşti'. Eşcinsellik tabuydu, popülerleşti. Gotik kızlar tabuydu, onlar da popülerleşti. Çıplaklık da bilinçli olarak tabu haline getirildi, ardından popülerleşti. Demeye çalıştığım şey buydu.
İnsanlar bazen kendilerine yutturulan yalanlar yüzünden gerçeklerden uzaklaştılar.
Hıristiyanlık veya batıl dinler savaş, korku ve cinayetlerle yayılmıştır.
Pek çok insan yanlış dinlerle büyüdü. Kendilerini ve başkalarını anlamada ciddi sorunlarla karşılaştılar. Bazen gerçeklikten uzaklaşarak insanlığın gerilemesine büyük etkide bulunurlar.
Bu sitede çok sayıda fikir var ve bu zararlı dini kitaplar hakkında yazılan her cümle insanın burun kıvırmasına sebep olabiliyor.
Bu durum birçok kişide içsel tepkilere yol açtı.

Tanrılar bize büyüme fırsatı verir. Muhtemelen sorunlarımızı çözmek için bir an ayıracaklardı ama sonuç olarak hiçbir şey öğrenmediğimiz ortaya çıkacaktı.
Örnek: Bence ülkemize biri gelip bütün sorunlarımızı çözse, bir kere çözüldüğünde geride kimse kalmasa, muhtemelen hemen hemen hiç kimse sorunu nasıl ortadan kaldıracağını öğrenemeyecektir ve bir gün sorunun tekrar ortaya çıkabileceğini aklımızdan çıkarmamalıyız, onu nasıl yöneteceğimizi bilmeliyiz.
Bize rehberlik ederler.

Ruhumuz şefkatlidir.
Asil bir ruha sahip olmak hem kendinize hem de başkalarına ödül verir. Eninde sonunda gerçek ortaya çıkar.
Yapılan bazı eylemlerin vahşeti unutulmayacak ve gerçekler ortaya çıkacaktır.
Nikola Tesla günümüzde hayranlık duyulan bir isim. İnsanlığın ilerlemesi için bu kadar çok şey vermiş olan bu insanların, düşmanları tarafından nasıl görüleceklerini bilmekle değil, bir şeylerin değiştiğini bilmekle ilgilendiklerini düşünüyorum.
Tarihte, Kral'ın oğlunu genetik bir hastalıktan bir günde iyileştiren, ayrıca zehirleme, vurma ve boğma girişimlerinden sağ kurtulan Grigori Rasputin gibi kişiler var. Muhtemelen Tanrılar tarafından sürekli olarak kurtarılmış olan kişi.
Mümkünse mesajım şudur: İyi İnsanları kendi hallerine terk etmeyin, herkes yardıma hazır değil ve herkes bilmek istemiyor, kendinizi tehlikeye atmaya gerek yok. Sözlerinizi ölçmekten bahsediyorum.
Dünyaya daha geniş bir açıdan bakmak zihne berraklık kazandırır. Ufuk ötesini görmek gibi, nereye gideceğinizi daha iyi bilirsiniz.
 

Al Jilwah: Chapter IV

"It is my desire that all my followers unite in a bond of unity, lest those who are without prevail against them." - Shaitan

Back
Top