Welcome to our New Forums!

Our forums have been upgraded and expanded!

Leto ve Tityos Hikayesinin Alegorik Çözümlemesi

Daemonica

Active member
Joined
Feb 10, 2024
Messages
634
Yunan anlatılarında geçen ve Zeus'un eşi, Apollo ile Artemis'in annesi olan Tanrıçanın ismi Leto'dur. Tanrıça Leto direkt olarak Leydi Lilith'in Antik Yunan yansımasıdır, etimolojik olarak baktığımızda iki özel isim de Lḗthē (Λήθη)'den türemiştir. Bu kelime ilahi doğanın unutulması ya da körelmesiyle ilgilidir ve Leydi Lilith'in temsil ettiği güçler sayesinde, normal şartlarda çok kolay düşülebilen bu bataklıktan kendimizi kurtarabiliriz.

Latona_with_the_infants_Apollo_and_Artemis%2C_by_Francesco_Pozzi%2C_1824%2C_marble_-_Sculpture_Gallery%2C_Chatsworth_House_-_Derbyshire%2C_England_-_DSC03504.jpg


Tanrıça Leto ile ilgili en bilindik hikayelerden birisi Titan Tityos'un Tanrıçayı kaçırmaya ve tecavüz etmeye çalışması, Tanrıçanın oğlu ve kızı olan Apollo ile Artemis okları ile Tityos'u vurup yaralaması/öldürmesidir. Bundan sonra da Zeus, eşine saldıran bu varlığı sonsuza dek cezalandırır; Tartarus'a atılan Tityos'un karaciğeri her gün iki kartal tarafından mideye indirilir.

Eğer internete ve diğer kaynaklara bakarsanız Tityos isminin etimolojik olarak belirsiz olduğunu göreceksiniz. Fakat bu ismin yüzyıllar içinde farklılaştığı göz önüne alınırsa, basit bir araştırma ile muhtemel kökün Títhēmi (τίθημι) ve / -eus eki olduğunu olduğunu göreceğiz. İlk kelime "koymak, düzenlemek, atamak, reform" gibi anlamlara geliyor, -eus eki ise ya bir varlığın yaptığı işi bildiren bir ektir, aynı; öğren-ci, deniz-ci, itfaiye-ci gibi. Bu bakımdan Tityos'un bir tür 'düzen koyucu' olduğunu söyleyebiliriz.

Fakat Tityos bir Titan'dır, bazı kaynaklara göre annesi Elara isimli ölümlü bir prenses olsa da bazen Gaia olarak geçer. Titan'lar genellikle gerçek varlıklardan ziyade doğanın üstün güçlerinin kişileştirilmiş halleridir. Mesela Gaia doğayı, Uranos gökyüzünü ve Okeanos dünyadaki suları; bu bakımdan Titan güçleri medeni değil, ilkel ve deyim yerindeyse "barbardır". Tanrılar ilkel güçleri yenerek yeni ve asıl ilahi olan düzeni kurarlar. Dolayısıyla Tityos'un düzen koyuculuğu iyi değildir, benzetme olarak çok gelişmiş bir ülkenin bir anda orta çağ feodal devletine dönüşüp çiftçiler ve tavernalarla dolmasına ve teknoloji-bilimin o ülkeden tamamen silinmesine benzetebiliriz. Bu absürt bir olay değildir, mesela ülkemize bakın; 100 yıl geriye gitsek 100 yıl ileri gitmiş olacağız. Bizim halkımız ilkeldir ve Tityos'un düzen koyuculuğuna boyun eğmiştir.

Ribera-ticio.jpg


Hikayeye dönelim; Tityos neden Leto'ya saldırır? çünkü o saflığın ve medeniyetin, Sanatın ve şövalyeliğin-asaletin kaynağıdır. Kavramsal olarak bakarsak, Apollo ile Artemis bu bahsettiğim kavramları temsil eder; Leto da bu kavramların çıktığı merkez noktadır. Bu bahsedilen konular biraz 'dişil' konulardır, bu da Leto'nun temsil ettiği ruhun ilahi dişil doğasıyla ilgilidir. Tityos, yani ilkel düzen bahsettiğim kavramların çıkış noktasına saldırır; aynı gerçek hayattaki Sanat ve bilim düşmanları gibi. Fakat Leto'nun çocukları; Sanat, bilim, asalet, saflık, doğayı koruma gibi asil ilkeler bir Titan kadar büyük olmasalar bile çok daha güçlü ve 'doğrudur', bu yüzden medeniyeti temsil eden Tanrılarımız bu Titan'ı kolayca öldürür.

Tityos'un Tartarus'a atılması da ilahi düzene, dharma'ya baş kaldıranlara ve onu bozmaya çalışan varlıklara uygulanacak ilahi adalettir. Tityos bağlanmıştır, iki kartal onun karaciğerlerini yer; bu Zeus'un emridir. Astroloji'de karaciğer Jüpiter (Zeus) ile, o da Taç Çakrası ile ilişkilidir. Kartallar Zeus'un sembolüdür, ayrıca Taç Çakrası Lilith Annemiz ile de bağlantılıdır. Tityos'un karaciğerlerinin her gün yenmesi, onun ilahi anlamda hiç bir zaman yükselemeyeceğine dair sert bir mesajdır. Eğer Tityos, kendi basit varoluşunu etliye sütlüye bulaşmadan devam ettirseydi sorun olur muydu? Elbette hayır, fakat o medeniyetin temellerine saldırdı; bunun cezası da Tanrılığa erişmekten ebediyen sürgün edilmektir. En kötüsü de bu ilahi düzenle ilgili olsa da, Tityos'un kendi edip kendi bulduğu bir şeydir. Tityos'un temsil ettiği kavramlar ve bu kavramlara bağlı insanlar asla Tanrısallığa ulaşamaz, fakat bu direkt olarak onların suçudur; çünkü onlar zayıftır, gelişime açık değildir ve en kötüsü de gelişime karşı düşmandır.

Kıssadan hisse bu, ruhun ilahi dişil tarafını baskılamanın ilkelliğini gözler önüne seren bir hikayedir; İbrahimi dinler de bizden tam olarak bunu yapmamızı ister. Bir nevi bu hikaye, İbrahimi dinlerin dayattığı yolu içselleştiren kişileri nasıl bir son beklediğine dair bir uyarıdır.

Yazdığım yazıyı şimdi okuyunca biraz acımasız gözüktüğünü fark ettim, fakat acımasız gözükse ya da olsa bile bu kötü bir şey değildir; üstelik buna yapabileceğimiz bir şey de yoktur! Rastgele bir köye gidip rastgele bir insanı çevirin ve ona ruhsal gerçekleri açıklayın, size bön bön bakacaktır; sorun ruhsal gerçeklerde midir yoksa o kişide midir?
Üstelik Yunan anlatıları, günümüzde acımasız gözüken şeylerle doludur; fakat bu şeyler hepimizin içten içe doğru olduğunu bildiği, buna karşı toplum tarafından susturulmuş şeylerdir. Mesela Plato "Devlet" eserinde Asklepios'un yalnızca küçük ve tedavi edilebilir gözüken yaralarla ilgilendiğini, büyük sakatlıkları ve ölüm döşeğindeki akıl hastalarını ise ellemediğini söyler. Çünkü Asklepios yalnızca eli kolu tutan ve sağlıklı olan kişileri hayatta tutmanın önemli olduğunu, bu sayede gelecek nesillerin sağlıklı olacağını; sakat insanların ise kendileri gibi sakat çocukları olma ihtimalinin gelecek nesilleri zayıflatacağından bahsetmiştir. Bu fikir günümüzde Öjeni olarak geçer; uzaktan bakıldığında belki 'acımasız', fakat doğru ve gerekli. Aynı medeniyet düşmanlarının adharma olarak damgalanmasının gerekli olduğu gibi.

Kayre Leto!
Kayre Apollo!
Kayre Artemis!
 

Al Jilwah: Chapter IV

"It is my desire that all my followers unite in a bond of unity, lest those who are without prevail against them." - Shaitan

Back
Top