Welcome to our New Forums!

Our forums have been upgraded and expanded!

Manastır Hayatı

Daemonica

Active member
Joined
Feb 10, 2024
Messages
606
Günümüzde Hinduizm, Budizm ve Hristiyanlık gibi dinlerin yaygın olduğu bölgelerde "Dini Yaşam" adı altında yaşanılan Manastır yaşamı üstüne düşünüyordum. Aslında 'iyi' olan bir olgunun zamanla tehlikeli derecede yozlaşmasına iyi bir örnek olabilir, zaten yozlaşmışlık üzerine kurulu Budizm ve Hristiyanlık gibi inançlardan ne bekleyebiliriz ki?

Manastır kelimesi Yunanca "Monosterion" kelimesinden gelir. "Monos" yalnızlık ve tekillik, "Terion" ise iş yapılan mekan olarak çevrilebilir. Günümüzde filmlerde çok görürüz, dağın tepesindeki tapınaklarda yaşayan 200+ yaşında olsa da genç gözüken, ruhani anlamda çok güçlü keşişler falan olur. Bu kişiler ruhani gelişime odaklı yaşar, kendilerini geliştirip dururlar. Ne hoş değil mi? fakat büyük bir sorun var, bu adamlar bize zarar gelir düşüncesiyle sevişemiyor bile! bu muhtemelen düşman tarafından direkt dayatılmış bir mevzu olduğu için -mesela Hristiyanlıkta Rahipler genelde evlenmez- sonradan eklenen bir yozlaşmışlık olduğunu varsayabiliriz.

Oysa uygun bazı düzenlemeler ile Zevizm temelli oldukça güzel Manastırlar yaratılabileceğini düşünüyorum. Kadınlı Erkekli herkesin gelişim gayesiyle hür iradesiyle geldiği, yozlaşmış toplumdan kendini ayıklamak isteyen kişilerin kişisel-ruhsal gelişim için ömürlerini harcayacakları Kutsal Tapınaklar çok hoş olmaz mıydı? Herkesin gayesi bir olduğu için kurulacak arkadaşlıklar ve romantik ilişkiler de doğal olarak toplumdaki toksik düzenden farklı olurdu. Sosyallik ihtiyacının gerektiğinde en minimal ve sağlıklı şekilde karşılanabileceği, sağlıklı ilişkilere izin verilen, uyulması güç olmayan katı kurallara ve sınırlara sahip Sümela Manastırı tarzı mimari yapılar...

Nedense bu tarz bir yaşamın bana çok uygun olabileceğini hissediyorum. Bu "Keşiş" hayat tarzının çoğu eski dinde benzerleri uygulanmış gibi gözüküyor, mesela Pisagorcular da bu tarz bir düzene uyuyorlardı. Günümüzde de bu düzen ya hiç uygulanmıyor -mesela İslam'da yoktur- ya da yozlaşmış şekilde -Hristiyan Manastırları- uygulanıyor.

Devasa bahçeleri, herkesin sakince meditasyon yapabileceği alanları olan, içindeki her bir kişinin kendi kişisel-ruhani gelişimine odaklandığı, dünyanın yozlaşmış stresinden uzak, devasa kütüphanelere sahip, her sabah alt katlardan yankılanan ilahi sesleri ile uyanıp güne başladığınız Kutsal Zevist Tapınakları... Peki siz böyle bir yaşam tarzı hakkında ne düşünürdünüz? Fazla mı Ütopik, yoksa uygulanabilir mi?
 


 
Günümüzde Hinduizm, Budizm ve Hristiyanlık gibi dinlerin yaygın olduğu bölgelerde "Dini Yaşam" adı altında yaşanılan Manastır yaşamı üstüne düşünüyordum. Aslında 'iyi' olan bir olgunun zamanla tehlikeli derecede yozlaşmasına iyi bir örnek olabilir, zaten yozlaşmışlık üzerine kurulu Budizm ve Hristiyanlık gibi inançlardan ne bekleyebiliriz ki?

Manastır kelimesi Yunanca "Monosterion" kelimesinden gelir. "Monos" yalnızlık ve tekillik, "Terion" ise iş yapılan mekan olarak çevrilebilir. Günümüzde filmlerde çok görürüz, dağın tepesindeki tapınaklarda yaşayan 200+ yaşında olsa da genç gözüken, ruhani anlamda çok güçlü keşişler falan olur. Bu kişiler ruhani gelişime odaklı yaşar, kendilerini geliştirip dururlar. Ne hoş değil mi? fakat büyük bir sorun var, bu adamlar bize zarar gelir düşüncesiyle sevişemiyor bile! bu muhtemelen düşman tarafından direkt dayatılmış bir mevzu olduğu için -mesela Hristiyanlıkta Rahipler genelde evlenmez- sonradan eklenen bir yozlaşmışlık olduğunu varsayabiliriz.

Oysa uygun bazı düzenlemeler ile Zevizm temelli oldukça güzel Manastırlar yaratılabileceğini düşünüyorum. Kadınlı Erkekli herkesin gelişim gayesiyle hür iradesiyle geldiği, yozlaşmış toplumdan kendini ayıklamak isteyen kişilerin kişisel-ruhsal gelişim için ömürlerini harcayacakları Kutsal Tapınaklar çok hoş olmaz mıydı? Herkesin gayesi bir olduğu için kurulacak arkadaşlıklar ve romantik ilişkiler de doğal olarak toplumdaki toksik düzenden farklı olurdu. Sosyallik ihtiyacının gerektiğinde en minimal ve sağlıklı şekilde karşılanabileceği, sağlıklı ilişkilere izin verilen, uyulması güç olmayan katı kurallara ve sınırlara sahip Sümela Manastırı tarzı mimari yapılar...

Nedense bu tarz bir yaşamın bana çok uygun olabileceğini hissediyorum. Bu "Keşiş" hayat tarzının çoğu eski dinde benzerleri uygulanmış gibi gözüküyor, mesela Pisagorcular da bu tarz bir düzene uyuyorlardı. Günümüzde de bu düzen ya hiç uygulanmıyor -mesela İslam'da yoktur- ya da yozlaşmış şekilde -Hristiyan Manastırları- uygulanıyor.

Devasa bahçeleri, herkesin sakince meditasyon yapabileceği alanları olan, içindeki her bir kişinin kendi kişisel-ruhani gelişimine odaklandığı, dünyanın yozlaşmış stresinden uzak, devasa kütüphanelere sahip, her sabah alt katlardan yankılanan ilahi sesleri ile uyanıp güne başladığınız Kutsal Zevist Tapınakları... Peki siz böyle bir yaşam tarzı hakkında ne düşünürdünüz? Fazla mı Ütopik, yoksa uygulanabilir mi?
Tabiki güzel olur herkese yeteneğine göre görev verilir, kimi aşçı kimi marangoz hekim temizlikçi inşaatçı güvenlik vs, birlikten güç doğar hepimiz doğallık tan yanayız, insanca yaşamak gayemiz başka bir derdimiz yok, böylelikle güzel sağlıklı bir toplum oluşturulur, sömürüden uzak adaletin olduğu insanın insanca yaşadığı ve ruhani olarak yükseldiği bir toplum oluşur, kadim aileler oluşur çocuklar anneler babalar, işte bu sağlıklı toplumda diğer centillere örnek olur, bu şekilde dünyada kötülüğün gücü kırılır, insanlar TANRI/ÇALARIN yolunda girer bütün centillerin kurtulması dileğiyle Esenlikler
 


Diyelim insan öyle bir toplumdaysa baskıcı bir toplumdaysa genede yükselir mi ? Tanrı/çaların rehberliğiyle korumasıyla, diyelim bir Zevist mekkede yaşıyor atıyorum, hertaraftan negatif enerji baskısı bir Zevistin böyle bir yerde tutunması arkadaş edinmesi, ruhani olarak ilerlemesi mümkünmüdür ? sabahın köründe ezan sesi son ayar açmış imam okuyor, pat uyanıyorsun bir Zevist böyle bir durumda ne yapmalı çevreyimi değişmeli yoksa bulunduğu yerde tutunmalımı ? Esenlikler Sonne bey
 


Aklıma Varg Vikernes denilen eleman geldi, hapisten çıkınca otizmli kadınla evlenip Avrupa dağlarına kaçıp tam olarak ilk vaazdaki gibi davranmaya başlamıştı💀
varg-new-channel-e1559819065871.jpg


Benim demek istediğim aşırı sert, Tarzan/Keşiş yaşamı değil; sadece gelişme arzusuyla toplanan kişilerin geçerek ayrıldığı bir tür toplumsal elek, elbette tamamen sosyallikten kısıtlanmak olmaz fakat dediğim bu 'elek' sayesinde insan gerçekten 'bu adamlar kaliteli' diyebileceği insanlarla sosyalleşebilir. Monastery gibi yalnızlıkla bağlantılı bir kavramı kullanmam çok doğru olmadı keza söylemeye çalıştığım yapıda potansiyel olarak binlerce insan da olabilir. Mesela günümüzde kitap okuyan bir X kişisi gördük, kitaplar hakkında sohbet etmeye çalıştık fakat gördük ki X kişisi aslında hava atıp entelektüel kız düşürmek için kitap okuyor numarası yapıyormuş. Böyle utanç verici karşılaşmaların imkansız olacağı bir 'okul?' hayal ediyordum. Manastırdan kastım sanırım 'okul' kelimesiyle daha doğru tanımlanabilir. Kati bir yalnızlığın insan ruhu ve psikolojisi için çok tehlikeli olduğunu deneyimlediğim için biliyorum, fakat sosyalleşmek istediğimde de X kişisi gibi örneklerle karşılaşmayı istememek makul bir taleptir sanıyorum.
 
Aklıma Varg Vikernes denilen eleman geldi, hapisten çıkınca otizmli kadınla evlenip Avrupa dağlarına kaçıp tam olarak ilk vaazdaki gibi davranmaya başlamıştı💀
varg-new-channel-e1559819065871.jpg


Benim demek istediğim aşırı sert, Tarzan/Keşiş yaşamı değil; sadece gelişme arzusuyla toplanan kişilerin geçerek ayrıldığı bir tür toplumsal elek, elbette tamamen sosyallikten kısıtlanmak olmaz fakat dediğim bu 'elek' sayesinde insan gerçekten 'bu adamlar kaliteli' diyebileceği insanlarla sosyalleşebilir. Monastery gibi yalnızlıkla bağlantılı bir kavramı kullanmam çok doğru olmadı keza söylemeye çalıştığım yapıda potansiyel olarak binlerce insan da olabilir. Mesela günümüzde kitap okuyan bir X kişisi gördük, kitaplar hakkında sohbet etmeye çalıştık fakat gördük ki X kişisi aslında hava atıp entelektüel kız düşürmek için kitap okuyor numarası yapıyormuş. Böyle utanç verici karşılaşmaların imkansız olacağı bir 'okul?' hayal ediyordum. Manastırdan kastım sanırım 'okul' kelimesiyle daha doğru tanımlanabilir. Kati bir yalnızlığın insan ruhu ve psikolojisi için çok tehlikeli olduğunu deneyimlediğim için biliyorum, fakat sosyalleşmek istediğimde de X kişisi gibi örneklerle karşılaşmayı istememek makul bir taleptir sanıyorum.
Tanrılar bizden yalnızca gelişmemizi değil, hayatı dolu dolu yaşamamızı da isterler. Elbette bir gün tapınaklarımız olacak; birçok Zevist orada toplanacak, Rahiplerimizden bilgi alacak, Tanrılar üzerine derin sohbetler yapacak ve ebedi gerçeği yücelteceğiz. Ancak, hayatı bir kenara bırakıp bir tür "manastır disipliniyle" tüm yaşamı tekdüze bir düzene indirgemek, nihayetinde dağa çekilmiş keşişlerden farksız olur. Gerçek yol, gelişimi hayatın kendisiyle bütünleştirebilmektir.
 
Diyelim insan öyle bir toplumdaysa baskıcı bir toplumdaysa genede yükselir mi ? Tanrı/çaların rehberliğiyle korumasıyla, diyelim bir Zevist mekkede yaşıyor atıyorum, hertaraftan negatif enerji baskısı bir Zevistin böyle bir yerde tutunması arkadaş edinmesi, ruhani olarak ilerlemesi mümkünmüdür ? sabahın köründe ezan sesi son ayar açmış imam okuyor, pat uyanıyorsun bir Zevist böyle bir durumda ne yapmalı çevreyimi değişmeli yoksa bulunduğu yerde tutunmalımı ? Esenlikler Sonne bey
Yozlaşmış bir topluma kimse katlanmak zorunda değildir; kişi, kendisi için çok daha huzurlu bir yere gitmelidir.
 
Tanrılar bizden yalnızca gelişmemizi değil, hayatı dolu dolu yaşamamızı da isterler. Elbette bir gün tapınaklarımız olacak; birçok Zevist orada toplanacak, Rahiplerimizden bilgi alacak, Tanrılar üzerine derin sohbetler yapacak ve ebedi gerçeği yücelteceğiz. Ancak, hayatı bir kenara bırakıp bir tür "manastır disipliniyle" tüm yaşamı tekdüze bir düzene indirgemek, nihayetinde dağa çekilmiş keşişlerden farksız olur. Gerçek yol, gelişimi hayatın kendisiyle bütünleştirebilmektir.
Dediğiniz çok doğru; denizdeyken suların sakinleşmesini bekleyip 'o zaman ilerleriz' diyerek gemiyi durdurmaktansa en baştan dalgalı sulara karşı hazır olarak gemiyi her ortamda hareket ettirmek daha asil bir davranış olur. Deniz örneğinde başarılı denizci, hayat örneğinde başarılı insan oluruz ki bu da arzu edilip yeğlenen şeydir.
 
Günümüzde Hinduizm, Budizm ve Hristiyanlık gibi dinlerin yaygın olduğu bölgelerde "Dini Yaşam" adı altında yaşanılan Manastır yaşamı üstüne düşünüyordum. Aslında 'iyi' olan bir olgunun zamanla tehlikeli derecede yozlaşmasına iyi bir örnek olabilir, zaten yozlaşmışlık üzerine kurulu Budizm ve Hristiyanlık gibi inançlardan ne bekleyebiliriz ki?

Manastır kelimesi Yunanca "Monosterion" kelimesinden gelir. "Monos" yalnızlık ve tekillik, "Terion" ise iş yapılan mekan olarak çevrilebilir. Günümüzde filmlerde çok görürüz, dağın tepesindeki tapınaklarda yaşayan 200+ yaşında olsa da genç gözüken, ruhani anlamda çok güçlü keşişler falan olur. Bu kişiler ruhani gelişime odaklı yaşar, kendilerini geliştirip dururlar. Ne hoş değil mi? fakat büyük bir sorun var, bu adamlar bize zarar gelir düşüncesiyle sevişemiyor bile! bu muhtemelen düşman tarafından direkt dayatılmış bir mevzu olduğu için -mesela Hristiyanlıkta Rahipler genelde evlenmez- sonradan eklenen bir yozlaşmışlık olduğunu varsayabiliriz.

Oysa uygun bazı düzenlemeler ile Zevizm temelli oldukça güzel Manastırlar yaratılabileceğini düşünüyorum. Kadınlı Erkekli herkesin gelişim gayesiyle hür iradesiyle geldiği, yozlaşmış toplumdan kendini ayıklamak isteyen kişilerin kişisel-ruhsal gelişim için ömürlerini harcayacakları Kutsal Tapınaklar çok hoş olmaz mıydı? Herkesin gayesi bir olduğu için kurulacak arkadaşlıklar ve romantik ilişkiler de doğal olarak toplumdaki toksik düzenden farklı olurdu. Sosyallik ihtiyacının gerektiğinde en minimal ve sağlıklı şekilde karşılanabileceği, sağlıklı ilişkilere izin verilen, uyulması güç olmayan katı kurallara ve sınırlara sahip Sümela Manastırı tarzı mimari yapılar...

Nedense bu tarz bir yaşamın bana çok uygun olabileceğini hissediyorum. Bu "Keşiş" hayat tarzının çoğu eski dinde benzerleri uygulanmış gibi gözüküyor, mesela Pisagorcular da bu tarz bir düzene uyuyorlardı. Günümüzde de bu düzen ya hiç uygulanmıyor -mesela İslam'da yoktur- ya da yozlaşmış şekilde -Hristiyan Manastırları- uygulanıyor.

Devasa bahçeleri, herkesin sakince meditasyon yapabileceği alanları olan, içindeki her bir kişinin kendi kişisel-ruhani gelişimine odaklandığı, dünyanın yozlaşmış stresinden uzak, devasa kütüphanelere sahip, her sabah alt katlardan yankılanan ilahi sesleri ile uyanıp güne başladığınız Kutsal Zevist Tapınakları... Peki siz böyle bir yaşam tarzı hakkında ne düşünürdünüz? Fazla mı Ütopik, yoksa uygulanabilir mi?
Hail Satan Zuse!
 

Al Jilwah: Chapter IV

"It is my desire that all my followers unite in a bond of unity, lest those who are without prevail against them." - Shaitan

Back
Top