Welcome to our New Forums!

Our forums have been upgraded and expanded!

Duygusal İyileşme Serüvenim

AlterOne

Member
Joined
Feb 18, 2024
Messages
429
Esenlikler,

Bu yazıda aylarımı verdiğim duygusal bedenin iyileştirme çalışmasındaki serüvenimi anlatmak istiyorum.

Bu yolculuğun temellerini geçen sene Ekim ayında attım. O zamanlarda Sonne Bey’e özel mesaj üzerinden ulaşarak erkek olmama rağmen kadınsı hislerimin olduğundan bahsetmiştim. Bu konudan o kadar çok utanıyordum ki forumda konusu tam olarak açamamıştım. Bağlı olduğum din bu durumu desteklemiyor; çevremdeki insanlar bu durumu desteklemiyor; ancak ben kadın gibi hissediyordum. Onun yardımıyla başladığım bu konuyla alakalı çalışmada bir süre sonra meyvelerini almaya başladım. Evet, artık kendimi acınası bir trans gibi hissetmiyordum.

Kadın gibi hissetmemin sebeplerinin tamamen psikolojik olduğunu, çevresel olumsuz deneyimler yüzünden kendimi kadınlığa atfettiğimi fark ettim. Bunu ileride daha derinlemesine duygusal bedeni iyileştirme çalışmasıyla aştım.

Zihinsel zincirlerim bulunuyordu. Adeta hapsolduğum kalıplara göre hareket ediyordum. Bunun için sürekli kendimi yeniden tanımlamaya başladım. Zihinsel kontrolsüzlüğüm had safhadaydı ve ben artık kontrolden çıkıyordum. Geçmişte kontrolden çıktığım zamanlarım geliyordu aklıma. Hep şu soruyu soruyordum kendi kendime, “Tanrım, neden o kötü seçimleri yapmama izin verdin?”

Burada suçlu kimse değildi. Evet, kötü şartlarda büyüdüm. Evet, talihsizlikler yaşadım. Evet, evet evet. Peki bunların hepsinde onurlu bir Spiritüel Satanist olarak davrandım mı? Hayır. Eğer davranmış olsaydım büyük bir güç de gerektiriyor olsa bir şekilde bunların üstünden gelecektim. Ama yapmadım, bunu ben yapmadım.

İçgözlem Meditasyonuna başladım. Hayatımdaki her şeyi kontrol altında tutmaya çalıştım. Telefonumda ve bilgisayarımda sürekli notlar tutuyordum. Hayatımdaki davranışlarımın ve hareketlerimin temellerinde neye dayalı olduğunu her an tespit ettiğimde not tutuyor ve sürekli kendimi revize etmeye çalışıyordum. İçgözlem meditasyonunda sabahları hep bunun bilinciyle uyanmaya çalışıyordum. Kendimi bir nevi hep manuel modda tutmaya çalışıyordum. 🙂

Ancak zihnimi hala tam kontrol edemiyordum. Anksiyete yaşıyordum ve bu durum beni yok oluşa sürüklüyordu. Hayatı, hayatı yaşamak olarak değil; yaşamaya devam etmek olarak sürdürüyordum. Psikiyatrik tedavim boyunca da aldığım Xanax gibi ilaçlar bile artık etki etmiyordu. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Vücudumdan atılımı tamamlanıp geri başladığımda bile etkisini görmedim.

Kasım ayının ortalarında duygusal bedeni iyileştirme çalışmasına başladım. İçimden artık yeter diye sayıklayarak bu kötü şeylerin geçmesi için her gün Tanrılara dua ediyordum. Ama hala anlamadığım bir şey vardı, eğer bir şey hayatımda çözülecekse bunu ben yapmalıydım. Bunu benden başkası yapamayacaktı. Sürekli yaşanılan anksiyete hisleri, takıntılar, kontrolsüzlük, öfke patlamaları. Bunları benim çözmem gerekiyordu. Benim sadece adım atmam gerekiyordu, bunu devam ettirip yolumda ilerlemeliydim. Tanrılar sadece baş edemeyeceğim bir şey olduğunda müdahalede bulunacaktı.

Bunu anlamam zamanımı aldı. Hayatımda bu olaylar olurken bir dönüm noktası diyebileceğim bir şey yaşadım. İmkansızdı. Yani hiçbir şekilde ihtimali yoktu hayatıma düzgünce devam edebilmemin. Sönmek üzere olan bir kıvılcım gibiydim. Bu dönüm noktasında gün geldi ve sönmek üzere olan kıvılcıma yağmur yağmaya başladı. Daha da paniklerken fırtınada yıldırımın gücü üzerime gücünü bahşetti. Bu şüphesiz Tanrılar tarafındandı. Nasıl olurdu ki? O an anladım ki her şeyi başarabilirim. Tekrarlıyorum, imkansız bir andı. Ama kurtulmuştum. O an artık Tanrılardan acizce sürekli yardım sayıklamak yerine şu şekilde dua etmeye başladım: “Şeytan Baba, yüce Tanrılar, yolumda durmayacağım, düşsem de yeniden kalkarım, siz sadece bana bu gücü bahşedin.”

Ancak yine de içsel çatışmalarım devam ediyordu. İntihar düşüncelerim hala baskınlığını bir ölçekte koruyordu. Bu konularda o kadar soğukkanlıyımdır ki gerçekten yapmayı istediğim an pek bir şeyi sorgulamadan edecektim. Öfkem de aynı şekildeydi. Öfkelendiğimde kontrolsüzce davranıp yıkıcı eğilimlerim bulunuyordu. Sonradan bir vaazda insanın bir hayvan gibi kontrol edilmeye muhtaç olup olmadığıyla alakalı bir şey okudum. Vaazı bulamadığım için buraya koyamıyorum ama fark ettiğim şey şu ki artık kendi irademi es geçip her şeyi Tanrılara bırakmayı bırakıp kendimi şekillendirmem gerekiyordu.

Geçmişimde maalesef kötü deneyimlerden dolayı sakin bir insan olamıyordum. Hem anksiyete hem öfke patlamaları beni çok kötü bir içsel çatışmaya sokuyordu. İçimde biriktirdiğim kaygıyla öfke birleşince içim içimi yiyordu hep.

İçgözlem Meditasyonunu her an kendimde fark ettiğim bu olumsuzların sebeplerini, psikolojik olarak temellerini anlamak için kullandım. Defalarca psikiyatride ilaçlarım değişti, defalarca terapiye gittim ancak olmadı. İlaçlar beni sadece olumsuz etkiliyordu. Bu duygusal şeyleri hissetmiyordum ilaçlarla ama hissedecek halim olmadığı için hissetmiyordum.

En sonunda kendime karşı dürüst olma cesaretini göstermeye başladım. Bir yandan da duygusal bedeni iyileştirme çalışmasına devam ediyordum tabi. Bu çalışmada bazı zamanlar enterasan bir şekilde normalde yaşamadığım kadar daha kötü duygusal şeyler hissettim. Ama hepsinde de sanki zihnim nasır tutmaya başlamıştı. Yani artık beni etkilememeye başladı bazı şeyler. Normal insanların çoğunun yaşadığında intihar girişiminde bulunacağı geçmişime sadece kuruntu gibi bakmaya başlamıştım.

Madem nasır tutma olayı var, bunu kullanmak gerek diye düşündüm. Hayatımda bütün yaşadığım duygusal olumsuzlukları tamam hadi yaşayayım diyerek bir cesaretle yüzleştim. En çok korktuğum şeyleri alnımdan terler aka aka da olsa yaptım. Burada en büyük hatam kaçmak ve bastırmakmış maalesef. Artık öyle yapmıyordum tabi. Bile bile korkuyordum bir şeylerden, bile bile isteye isteye öfkeleniyordum bir şeylerden. Önceki gibi stes bastığında hemen stresi bastırmaya çalışmak bir kenara bizzat isteyerek deneyimliyordum. Öfkede de aynı şekilde bilerek sinir olacağım şeyler aramaya başladım. Artık hiçbir duygumu bastırmıyordum. Bunu bir ateş gibi görüyorum, kaygılandığımda kaygıyı bastırmaya çalışmak daha iyi hissedeceğimi düşündürüyordu. Hemen kaçmaya çalışıyordum kaygımdan. Ancak aslında bu ateşe üflemek gibiydi. Daha da harlandırıyordu, oysa hiçbir şey yapmadan direkt o kaygıyı yaşıyor olsaydım o ateş zaten yavaş yavaş yanacak, çevreye zarar vermeyecek ve sönecek bir gün.

Bu yazdıklarım gerçekten de işe yaradı da! Artık o kadar bana hükmeden anksiyete, kontrolsüzlük ve dahası da minimum dereceye yaklaşmıştı. Onca zor zamandan sonra, başarmıştım. İlaçların yapamadığını, terapistlerin yapamadığını Müslümanların haram dediği büyü ile başarmıştım.

Artık takıntılarım da kaybolmaya başlamıştı. Pür dikkat her şeyin düzenli olması o kadar umrumda değildi. Özgüven artışı yaşamıştım resmen. Kendimi değersiz gören bir insan iken artık kendi değerimin farkındayım. En az ben de herhangi insan kadar yaşamaya hakkım var ve yaşıyorum, yaşayacağım da. Psikiyatri serüvenimde bana deli gözüyle bakan insanların hepsine inat bile gülmüyorum artık, umrumda değiller. Kendim için kahkaha atıyorum yüzlerine bakarak. Acınası hayatlarına devam etsinler.

Benim bu hale gelmemdeki en büyük sebep olan aileme bağlama büyüleri yaptım. Ne beni fiziksel şiddetle Kuran kursuna göndermeye ne de başka bir şeye hakları var. Onlar için üzülüyorum, ancak ailem onlar benim. Onlarda bulamadığım şefkati ve sevgiyi Tanrılarda buldum. Onlar da beni yanılgılarıma rağmen yalnız bırakmadılar. Hep yalnızlığımdan yakınmıştım, bana tek başıma kimseye muhtaç olmadan güçlü olmayı öğrettiler.

Tabi bu yazıda bahsettiğim şeylerin arkasında tonlarca şey var, her şeyde detaya hem giremeyeceğim ve özel hayatımın güvenliği için paylaşamayacağım. En fazla şunu söyleyebilirim ki geçmişimi aştım. Bana sürekli baskı uygulayan ailemi, uyuşturucu kullanan kötü arkadaşlarımı, bütün tedavi sürecimi, beni intihara sürükleyen anılarımı, beni zorbalayan insanları, bana “ben” olmama fırsat vermeyen insanları.

Finalde doğum haritama göre hareket etmeyi kavradım. Baskın bir Neptün’e sahip olan ben duygularımı dışa vurmayı öğrendim. Hiçbir duygumdan kaçmadan veya bastırmadan sanata döküyorum.

Negatif duygularla dans etmeyi öğrendim sonuçta. Artık hiçbir kaygı ya da korku beni kontrol etmiyor. Artık normal herhangi bir insandan da daha soğukkanlı bir şekilde kriz anlarını bile yönetebiliyorum.

Bu süreçte bana hiçbir şekilde paha biçilemez yardımlarından dolayı bütün yetkililere minnettarım. Vaazlar ve bu vaazları çevirmeye vakit ayıran Türk çevirmenler, hepsine teşekkürler. Bu süreçte bana destek olduğu için Sonne Bey’e özel bir teşekkür borçluyum ancak.

Zerdüştlerim, tutun dümeninizi. Öyle sıkı tutun ki, kırılsınlar. Kabul etmeyin vaat edilen kıyıdan başkasını, kabul etmeyin son ışıktan başkasını, en büyüğü, en parlağı olacak olandan başkasını. Kalbinizin dışına taşmak için haykıran, sonunda şunu söyleyen ışıktan başkasını: “İşte buradayım, doğdum, yeniden doğdum.”

Hepiniz bir gün, olduğunuzu bildiğiniz şey olacaksınız. O yüzden tutun dümeni…


-Yüksek Rahip Hooded Cobra 666
 
Esenlikler,

Bu yazıda aylarımı geçirdiğim duygusal süreci çalışmadaki serüvenimi anlatmak istiyorum.

Bu yolculuğun temellerini geçen sene Ekim ayında attılar. O zamanlar Sonne Bey'e özel mesaj üzerinden ulaşarak erkek olmamasına rağmen kadınsı hislerinin olduğundan bahsetmiştim. Bu konudan o kadar çok utanıyordum ki forumda konuyu tam olarak açamamıştım. Bağlı olduğunuz din bu durumu desteklemiyor; çevremdeki insanlar bu durumu desteklemiyor; Ancak ben kadın gibi hissediyordum. Onun sayesinde başladığı bu programın gelişimi bir süre sonra meyvelerini çalışmaya başladı. Evet, artık ayrıcalıklı acınası bir trans gibi kalmıştım.

Kadın gibi hissetmemin sebeplerinin tamamen stresli olması, olumsuz olumsuz deneyimler nedeniyle kadınlığa atfettiğimi fark etmem. Bunu ileride daha fazla duygusal aktivite çalışmasıyla aştım.

Zihinsel zincirlerim mevcuttu. Adeta hapsolduğum kalıplara göre hareket ediyorum. Bunun için sürekli ayrıcalıklı yeniden tanımlamaya başladım. Zihinsel kontrolsüzlüğüm vardı bölümlerdeydi ve ben artık kontrolden çıkıyordum. Geçmişteki kontrolden çıktım zamanlarımın düşünceleri. Hep şu soruyu soruyordum kendi kendime, “Tanrım, neden o kötü seçimleri yapmamaya izin verdin?”

Burada suçlu kimse yoktu. Evet, kötü koşullar büyüdüm. Evet, güçlerin değerleri. Evet, evet evet. Peki bunların toplamında onurlu bir Spiritüel Satanist olarak davrandım mı? Hayır. Eğer davranmış olsaydım büyük bir güç de gerekli olsa da bir şekilde bunların üstünden gelecektim. Ama yapmadım, bunu ben yapmadım.

İçgözlem Meditasyonuna başladım. Hayatımdaki her şeyi kontrol altında bıraktım. Telefonumda ve bilgisayarımda sürekli notlar kullanıyorum. Hayatımdaki ömrümün ve Hareketlerin temellerinde esasına dayalı olması, onun birleştiğinde değil, sürekli olarak revize edilmeye devam eden bir çalışmadır. İçgözlem değişimlerinde sabahları hep bunun bilinciyle uyanmaya çalışıyorum. Otomatik bir nevi hep manuel modda çalıştırıyorum.🙂

Ancak zihnimi hala tam kontrol ediyorum. Anksiyete yaşıyordum ve bu durum beni yok oluşa sürüklüyordu. Hayatı, hayatı yaşamak olarak değil; sürdürmeyi sürdürmek olarak sürdürüyorum. Psikiyatrik tedavi boyunca da Xanax gibi sistemler bile artık etki bilmiyordu. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Vücudumdan atılımı tamamlanıp geri başladığında bile sisteme dahil edildi.

Kasım kesintilerinde duygusal stres işlemlerini yapıyorum. İçimden artık yeter diye sayıklayarak bu kötü insanları saklamak için her gün Tanrılara dua ediyordum. Ama hala anlamadığım bir şey vardı, eğer bir şey çözülecekse bunu ben yapmalıydım. Bunu benden başkası yapamayacaktı. Sürekli yaşanan anksiyete hisleri, takıntılar, kontrolsüzlük, öfke patlamaları. Bunları benim çözmem gerekiyordu. Benim sadece adım atmam gerekiyordu, bunu devam ettirip yolumda ilerlemeliydim. Tanrılar sadece başlayamayacağım bir şey olduğunda müdahalede kalabilirdi.

Bunu anlama zamanımı aldım. Hayatımda bu olaylar meydana geldiğinde bir dönüm noktası diyebileceğim bir şey miktarı. İmkansızdı. Yani hiçbir şekilde ihtimali yoktu hayatında düzgünce devam edebilmemin. Sönmek şeklinde olan bir kılavuzların özelliklerim. Bu dönüm noktasındaki gün geldi ve sönmek üzere olan kılavuza yağmur yağmaya başladı. Daha da paniklerken fırtınada yıldırımın gücü üstüne gücüme bahşetti. Bu şüphesiz Tanrılar tarafındandı. Nasıl olacaktın? Bir yazıyı okursam her şeyi başarabilirim. Tekrarlıyorum, imkansız bir andı. Ama kurtulmuştum. O artık Tanrılardan acizce sürekli yardım sayısınıklamak yerine şu şekilde dua etmeye başladık: “Şeytan Baba, yüce Tanrılar, yolumda durmayacağım, düşsem de yeniden dururum, siz sadece bana bu gücün bahşedin.”

Ancak yine de içsel verilerim devam ediyor. İntihar izlediğim hala baskını bir şekilde koruyordu. Bu sıcaklık o kadar soğukkanlıdır ki gerçekten yapmayı isteyen bir pek bir şeyi sorgulamadan devam ettirecektir. Öfkem de aynı şekildeydi. Öfkelendiğimde kontrolsüzce davranıp yıkıcı değişimlerm mevcuttu. Daha sonra bir vaazda insanın bir hayvan gibi kontrol edilmeye devam edilip edilmediğiyle ilgili bir şey okudu. Vaazı bulamadığım için buraya koyamıyorum ama fark ettiğim şey şu ki artık kendi irademi es geçmeksizin her şeyi Tanrılara bırakmayı bırakmayı şekillendirmem gerekiyordu.

Geçmişimde maalesef kötü deneyimlerden dolayı sakin bir insan ol. Hem anksiyete hem öfke patlamaları beni çok kötü bir içsel çatışmaya sokuyordu. İçimde biriktirdiğim kaygıyla öfke birleşince içim içimi yiyordu hep.

İçgözlem Meditasyonunu kendi kendine fark eden bu olumsuzların sebeplerini, psikolojik olarak temellerini anlamak için öğrenmek. Defalarca psikiyatri tedavisi değişti, toplu terapiye gidilmedi ancak olmadı. İlaçlar beni sadece olumsuz etkiliyordu. Bu duygusal genliklerin koşullarıyla ama hissedecek halim yoktu için ayrıldım.

En sonunda kendime karşı dürüst olma cesaretini göstermeye başladım. Bir yandan da duygusal işlemlerle ilgili çalışmaları devam ettiriyorum tabi. Bu değişiklikler bazı zamanlar girdiğim bir şekilde normalde yaşadığım kadar daha kötü duygusal şeyler yaşadım. Ama bedenindeki sanki zihnim nasırlanmıştı. Yani artık beni etkilememeye başladı bazı şeyler. Normal insanların çoğunluğunun yaşadığında intihar girişiminde bulunacağı geçmişime sadece kurumuş gibi çalışmıştım.

Madem nasır tutma olayı var, bunu kullanmam gerektiğini düşündüm. Hayatımda bütün yaşadığım duygusal olumsuzlukları tamam hadi yaşayayım diyerek bir cesaretle yüzleştim. En çok korktuğum şeylerden alnımdan terler, diğer adıyla da olsa yaptım. Burada en büyük hatam kaçmak ve bastırmakmış maalesef. Artık öyle yapmıyorum tabi. Bile bile korudum bir düşünerek, bile bile isteye öfkeleniyordum bir düşünerek. Önceki gibi stes bastığında hemen stresi bastırmaya çalışıyordum bir yandan tek başına isteyerek koruyordum. Öfkede aynı şekilde sinirlendiğim şeyler yaşamaya başladım. Artık hiçbir duygumu bastırmıyordum. Bunu bir ateş gibi enerji, kaygılandığımdaki kaygıyı bastırmaya çalışmayı daha iyi hissedeceğimi düşündürüyordu. Hemen kaçmaya çalışmam kaygımdan. Ancak aslında bu ateşe üflemek görülüyor. Daha da harlandırıyordu, hiçbir şey yapmadan direkt o kaygıyı yaşıyor olsaydık o ateş zaten yavaş yavaş yanacak, bakım zarar verecek ve sönecek bir gün.

Bu çalışmalarım gerçekten de işe yaradı da! Artık o kadar bana bağlı olan anksiyete, kontrolsüzlük ve dahası da minimum düzeydeydi. Onca zor zamandan sonra başarmıştım. İlaçların yapamadığını, terapistlerin yapamadığını Müslümanların haram diye adlandırmayı başarmıştım.

Artık takıntılarım da kaybolmuştu. Pür dikkat her şeyin düzenli olması o kadar genel durumda değildi. Özgüven artışı normal olarak yaşamıştım. Kendi değeri olmayan, gören bir insan iken artık kendi değerinin farkındayım. En az ben de herhangi bir insan kadar kullanma hakkım var ve yaşıyorum, yaşadığım da. Psikiyatri serüvenimde bana deli gözüyle bakan insanların hepsine inat bile gülmüyorum artık, umrumda değiller. Kendim için gülüyorum yüzlerine bakıyorum. Acınası hayatlarına devam etsinler.

Benim bu hale gelmemdeki en büyük sebep olan aileme bağlama büyüleri yaptım. Ne beni fiziksel gücümle Kuran kurslarına göndermeye ne de başka bir yaşam hakları var. Onlar için üzülüyorum, ancak ailem onlar benim. Onlarda bulamadığım şefkati ve sevgiyi Tanrılarda buldum. Onlar da beni yanılgılarına rağmen yalnız bırakmadılar. Hep yalnızlığımdan yakındım, bana tek para harcamadan, güçlü olmayı başarabilirler.

Tabi bu yazıda kullanabileceğim şeyler arkasında tonlarca şey var, her şeyde detaya hem giremeyeceğim hem de özel yaşamın güvenliği için paylaşamayacağım. En fazla bundan sonraki geçmişimi aştım. Bana sürekli baskı uygulayan ailemi, kullanan kötü arkadaşları, bütün tedavi sürecini, beni intihara sürükleyen anılarımı, beni zorbalayan insanları, bana “ben” olmama fırsatlarından yararlanan insanlar.

Finalde doğum haritasına göre hareket etmeyi kavradım. Baskın bir Neptün'e sahip olan ben evde kalmamış vurmayı öğrenmişti. Hiçbir duygumdan kaçmadan veya bastırmadan sanata döküyorum.

Olumsuz duygularla dans etmeyi öğrendim. Artık hiçbir kaygı ya da korku beni kontrol etmiyor. Artık normal herhangi bir insandan da daha soğukkanlı bir şekilde kriz anlarını bile yönetebiliyorum.

Bu süreçte bana hiçbir şekilde paha biçilemez yardımlardan dolayı bütün kurumsale minnettarım. Vaazlar ve bu vaazları çevirmeye vakit ayıran Türk çevirmenler, hepsine teşekkürler. Bu süreçte bana destek olduğu için Sonne Bey'e özel bir teşekkür borçluyum ancak.
Mrhaba gelişiminiz ve sağlığınıza kavuşmanıza çok sevindim yaaşdığınız; ilaç durumları, aksiyete, psikoloj,ik sorunları bende yaşıyorum ve evet kendimizi iyileştiecek olan yine biziz. İç gözlem meditasyonu dediniz site açılmıyor şu an buraya atabilme imkanınız var mı ve başka neler önerirsiniz ? ilaçlara baüımlı kalmadan kendim başarmak istiyorum bende. bütün bu olanlra son vermek proton mailiniz var mı bu arada ? teşekkür ederim
 
Mrhaba gelişiminiz ve sağlığınıza kavuşmanıza çok sevindim yaaşdığınız; ilaç durumları, aksiyete, psikoloj,ik sorunları bende yaşıyorum ve evet kendimizi iyileştiecek olan yine biziz. İç gözlem meditasyonu dediniz site açılmıyor şu an buraya atabilme imkanınız var mı ve başka neler önerirsiniz ? ilaçlara baüımlı kalmadan kendim başarmak istiyorum bende. bütün bu olanlra son vermek proton mailiniz var mı bu arada ? teşekkür ederim


[email protected]
 
Mrhaba gelişiminiz ve sağlığınıza kavuşmanıza çok sevindim yaaşdığınız; ilaç durumları, aksiyete, psikoloj,ik sorunları bende yaşıyorum ve evet kendimizi iyileştiecek olan yine biziz. İç gözlem meditasyonu dediniz site açılmıyor şu an buraya atabilme imkanınız var mı ve başka neler önerirsiniz ? ilaçlara baüımlı kalmadan kendim başarmak istiyorum bende. bütün bu olanlra son vermek proton mailiniz var mı bu arada ? teşekkür ederim
Birde sana bu konuda yardımcı olacak bir kişi tavsiye edeyim İzzet güllü yutupta videoları var izle, kendisi pidkolog ücretsiz videoları var izlemeni tavsiye ederim esenlikler
 
Birde sana bu konuda yardımcı olacak bir kişi tavsiye edeyim İzzet güllü yutupta videoları var izle, kendisi pidkolog ücretsiz videoları var izlemeni tavsiye ederim esenlikler

İzzet Güllü’ye bir yerde katılıyorum, o da doktorları ve sistemi eleştirmesi. Yahudi tekeli bütün hepsi.

Psikiyatri sektörü bile maks 50 yıllık gibi bir şey olması gerekiyor bu arada zaten. İlaçlarla alakalı yeterince araştırma yok ve bu genellikle hastalardan raporlanıyor.
 
İzzet Güllü’ye bir yerde katılıyorum, o da doktorları ve sistemi eleştirmesi. Yahudi tekeli bütün hepsi.

Psikiyatri sektörü bile maks 50 yıllık gibi bir şey olması gerekiyor bu arada zaten. İlaçlarla alakalı yeterince araştırma yok ve bu genellikle hastalardan raporlanıyor.
Beni korkuttular şu şu varsa git yardım al kimden yardım alacaz TANRIDAN başka, TANRIYA EY EN YÜCE olan dedim ZEUS Baba ritüeli yaptım, ondan sonra izzet güllünün videoları karşıma cıktı, duygularıma tercüman oldu sürekli videolarını izliyorum din algısı videoları var, tamam açık açık ZEUS babadan bahsetmesini beklemiyorum fakat Allah diyor, niye insana zulmetsin burda TANRI dese ZEUS dese adamı topa tutarlar yahudilerin ne olduklarını anlatıyor rockfeller ailesinin piskiyatride parmağı olduğunu anlatıyor, bu kişi dolaylı yoldan aslında gerçeğin TANRISINA En YÜCE olana hizmet ediyor, bir videosunda şöyle diyor, zulmün ve kötülüğün yanında durmayın diyor, piskiyatrideki yalanları ifşa ediyor, bu kişi bu memleketin evladı hep yabancılara özenme arzusu var gençlerde, neden bu memleketten bir bilim insanının yanında durmazlar, illa yabancı oluncamı bizim için değerli olacak, lütfen kendi biliminsanımıza sahip çıkalım, eğer elitlik medeniyet vurdumduymazlıksa insanları aksanlı konuşuyor, MANDIRA Filozofu doye dalga geçmek hakir görmektse öyle elitlik öyle medeniyet yerin dibine batsın, elitlik bilim medeniyet vs diye diye iflahımızı kuruttular, işte böyle bir delü çıkar o kokuşmuş piskiyatri biliminizi yerin dibine sokar....ummadığın taş baş yarar ... Esenliker En YÜCE olana Şükürler olsun
 
Ben deliyim kardeşim, bana ilaç milaç para etmez, tedavi felan hikaye bu kadar akıllının için de insan delü olur, neye yarıyor aklınız insanlığın durumu ortada esenlikler
 
Beni korkuttular şu şu varsa git yardım al kimden yardım alacaz TANRIDAN başka, TANRIYA EY EN YÜCE olan dedim ZEUS Baba ritüeli yaptım, ondan sonra izzet güllünün videoları karşıma cıktı, duygularıma tercüman oldu sürekli videolarını izliyorum din algısı videoları var, tamam açık açık ZEUS babadan bahsetmesini beklemiyorum fakat Allah diyor, niye insana zulmetsin burda TANRI dese ZEUS dese adamı topa tutarlar yahudilerin ne olduklarını anlatıyor rockfeller ailesinin piskiyatride parmağı olduğunu anlatıyor, bu kişi dolaylı yoldan aslında gerçeğin TANRISINA En YÜCE olana hizmet ediyor, bir videosunda şöyle diyor, zulmün ve kötülüğün yanında durmayın diyor, piskiyatrideki yalanları ifşa ediyor, bu kişi bu memleketin evladı hep yabancılara özenme arzusu var gençlerde, neden bu memleketten bir bilim insanının yanında durmazlar, illa yabancı oluncamı bizim için değerli olacak, lütfen kendi biliminsanımıza sahip çıkalım, eğer elitlik medeniyet vurdumduymazlıksa insanları aksanlı konuşuyor, MANDIRA Filozofu doye dalga geçmek hakir görmektse öyle elitlik öyle medeniyet yerin dibine batsın, elitlik bilim medeniyet vs diye diye iflahımızı kuruttular, işte böyle bir delü çıkar o kokuşmuş piskiyatri biliminizi yerin dibine sokar....ummadığın taş baş yarar ... Esenliker En YÜCE olana Şükürler olsun


Tanrılar size akıl fikir versin, tek diyeceğim bu. Çok dogmatik bir insansınız. Ruh ve sinir hastası olan dört kişiyle bir odada bir gün geçirin; onlara da bu söylediklerinizin aynısını söyleyin: "Siz boşuna tedavi oluyorsunuz, sizde hastalık falan yok." Umarım, sizin bu sözlerinizden hoşnut olduğunuz kadar onlar da olur.

Çocukluk dönemlerinde travma yaşayan ya da polis, asker gibi mesleki gruplarda görev yapan insanlar travmatik olaylar nedeniyle psikolojik sorunlar yaşayabiliyor. Bu insanlar tek başına psikolojik sorunlarını çözemiyor; bu yüzden doktorlardan yardım alıyor ve ilaç tedavisi görüyorlar. Bu ilaçları zevk için değil, iyileşmek için kullanıyorlar. Günün sonunda iyileşenler de var, yıllarca ilaç kullananlar da. unutmamak gerekir ki, dünyadaki herkes Zevist değil. Tanrılardan ya da kendi büyü çalışmalarıyla sağlıklarına daha hızlı kavuşamıyorlar. Canı sıkılan, morali bozuk olan hemen "depresyondayım" diyor. Oysa bu insanların çoğunun aslında bir hastalığı yok. Depresyon ve psikolojik sorunlar çok farklıdır ve gerçektir.
Ama siz, saçma sapan bir adamı övmüşsünüz. Kendisine ait videolara baktım; şaklabandan başka bir şey değil. Psikolojik sorunları bir kenara bırakın, hastanelerde sağlık personeline yönelik şöyle bir algı var: Sanki oturup çay içiyorlarmış gibi Keşke öyle olsa.

İğne yaparken birkaç santimlik bir hata sonucu bir insan felç kalabiliyor bu yüzden çok odaklanmış bir şekilde iğne yapmaları gerekiyor. Onlarca hastanın arasında virüs kapmamak için çaba gösteriyorlar. Bu mesleğin ne kadar stresli ve zor olduğunu anlayabilirsiniz. Ama hayır, kesinlikle sağlıkçılar suçlu öyle mi?
Kesinlikle hasta suçlu olamaz, değil mi? Defalarca kez uyarılmasına rağmen serum damlasının ayarına dokunmaması gerektiği söylendiği hâlde yine de müdahale edip durumu kötüleştiriyor. Veya hastaya, durumu hakkında bilgi veren özel bir etiket takılıyor ama kendi kafasına göre bu etiketi çıkarıp, “Yatak rahat değil.” diyerek yandaki hastayla yer değiştiriyor. Sonra ilaç saati geldiğinde, yanlış yatakta yattığı için yanlış ilacı alıyor. Ama suçlu yine kim? Tabii ki sağlıkçı.
Bundan sonra ne düşünürseniz düşünün, diyecek bir şeyim yok.
Esenlikler.
 
Tanrılar size akıl fikir versin, tek diyeceğim bu. Çok dogmatik bir insansınız. Ruh ve sinir hastası olan dört kişiyle bir odada bir gün geçirin; onlara da bu söylediklerinizin aynısını söyleyin: "Siz boşuna tedavi oluyorsunuz, sizde hastalık falan yok." Umarım, sizin bu sözlerinizden hoşnut olduğunuz kadar onlar da olur.

Çocukluk dönemlerinde travma yaşayan ya da polis, asker gibi mesleki gruplarda görev yapan insanlar travmatik olaylar nedeniyle psikolojik sorunlar yaşayabiliyor. Bu insanlar tek başına psikolojik sorunlarını çözemiyor; bu yüzden doktorlardan yardım alıyor ve ilaç tedavisi görüyorlar. Bu ilaçları zevk için değil, iyileşmek için kullanıyorlar. Günün sonunda iyileşenler de var, yıllarca ilaç kullananlar da. unutmamak gerekir ki, dünyadaki herkes Zevist değil. Tanrılardan ya da kendi büyü çalışmalarıyla sağlıklarına daha hızlı kavuşamıyorlar. Canı sıkılan, morali bozuk olan hemen "depresyondayım" diyor. Oysa bu insanların çoğunun aslında bir hastalığı yok. Depresyon ve psikolojik sorunlar çok farklıdır ve gerçektir.
Ama siz, saçma sapan bir adamı övmüşsünüz. Kendisine ait videolara baktım; şaklabandan başka bir şey değil. Psikolojik sorunları bir kenara bırakın, hastanelerde sağlık personeline yönelik şöyle bir algı var: Sanki oturup çay içiyorlarmış gibi Keşke öyle olsa.

İğne yaparken birkaç santimlik bir hata sonucu bir insan felç kalabiliyor bu yüzden çok odaklanmış bir şekilde iğne yapmaları gerekiyor. Onlarca hastanın arasında virüs kapmamak için çaba gösteriyorlar. Bu mesleğin ne kadar stresli ve zor olduğunu anlayabilirsiniz. Ama hayır, kesinlikle sağlıkçılar suçlu öyle mi?
Kesinlikle hasta suçlu olamaz, değil mi? Defalarca kez uyarılmasına rağmen serum damlasının ayarına dokunmaması gerektiği söylendiği hâlde yine de müdahale edip durumu kötüleştiriyor. Veya hastaya, durumu hakkında bilgi veren özel bir etiket takılıyor ama kendi kafasına göre bu etiketi çıkarıp, “Yatak rahat değil.” diyerek yandaki hastayla yer değiştiriyor. Sonra ilaç saati geldiğinde, yanlış yatakta yattığı için yanlış ilacı alıyor. Ama suçlu yine kim? Tabii ki sağlıkçı.
Bundan sonra ne düşünürseniz düşünün, diyecek bir şeyim yok.
Esenlikler.
Sizin sağlık sisteminiz on numara öylemi? sen neyi savunuyorsun yahudi sistemine niye çanak tutuyorsun, akıl hastanesinde insanlara neler yapıldığını biliyormusun, şu anda git bir piskiyatrist e korkularım var işte sinirliyim direk ilaç yazıyor, nerde tedavi nerde muayene ya kan değerleri düşükse lityumu vs düşükse ya dinlenmeye ihtiyacı varsa neye istinaden ilaç yazıyor, o ilaç sonra piskopatliga sebeb oluyor, adam intihar ediyor vs, insanı hastasın diyerek iyice sağlığını alt üst ediyorlar, bunlar yalanmı çam sakura devlet hastanesinde engelli birine taciz oluyor, hastanede bu oluyor ben çok şeyler yaşadım, ssk para alabilmek için amcamı makinede beyni ölmüş amcamı makinede tuttular, bilmeyen insanları hasta olmuş insanları kandırmak mı, ben şurda bir soru sordum ona bile cevap veremediniz böyle böyle sıkıntılarım var dedim, hırsız piskiyatris ilaç yazdı kullanayım mı dedim buna bile cevap veremediniz, izzet abi piskiyatrinin tekerine çomak soktu, kaç kişi telkinle yanlış algıdan kurtuldu, bu adama neden bir piskiyatris çıkıp cevap veremiyor hiç düşündünüz mü ? adam yerinemi koymuyorlar izzet abiyi adam yerine koymayanlar çokmu adam ? milleti sömürmek mi ? akıl hastalığı başka saldırganlık vs , şunu unutmayın o kişiyi de o hale getiren sistem sen ver ilaçları o ilaçların çoğu piskoza neden oluyor, boş boş yorum yapmayın ya mantıklı bir cevao verin yada başınızı kumdan çıkarmayın
 
Benim gibi tozun toprağın içinde çalışmıyorsunuz nankörlük etmesinler, arkalarında koskoca yahudi ilaç lobisi var,ilaç şirketleriyle anlaşmalı niye İzzet abi gerçekleri konuşunca rahatsızmı oldunuz ? din algısı videolarına bir bak, bir videosu var hastanede başına ne gelmiş pikolog olduğu halde
 
Tanrılar size akıl fikir versin, tek diyeceğim bu. Çok dogmatik bir insansınız. Ruh ve sinir hastası olan dört kişiyle bir odada bir gün geçirin; onlara da bu söylediklerinizin aynısını söyleyin: "Siz boşuna tedavi oluyorsunuz, sizde hastalık falan yok." Umarım, sizin bu sözlerinizden hoşnut olduğunuz kadar onlar da olur.

Çocukluk dönemlerinde travma yaşayan ya da polis, asker gibi mesleki gruplarda görev yapan insanlar travmatik olaylar nedeniyle psikolojik sorunlar yaşayabiliyor. Bu insanlar tek başına psikolojik sorunlarını çözemiyor; bu yüzden doktorlardan yardım alıyor ve ilaç tedavisi görüyorlar. Bu ilaçları zevk için değil, iyileşmek için kullanıyorlar. Günün sonunda iyileşenler de var, yıllarca ilaç kullananlar da. unutmamak gerekir ki, dünyadaki herkes Zevist değil. Tanrılardan ya da kendi büyü çalışmalarıyla sağlıklarına daha hızlı kavuşamıyorlar. Canı sıkılan, morali bozuk olan hemen "depresyondayım" diyor. Oysa bu insanların çoğunun aslında bir hastalığı yok. Depresyon ve psikolojik sorunlar çok farklıdır ve gerçektir.
Ama siz, saçma sapan bir adamı övmüşsünüz. Kendisine ait videolara baktım; şaklabandan başka bir şey değil. Psikolojik sorunları bir kenara bırakın, hastanelerde sağlık personeline yönelik şöyle bir algı var: Sanki oturup çay içiyorlarmış gibi Keşke öyle olsa.

İğne yaparken birkaç santimlik bir hata sonucu bir insan felç kalabiliyor bu yüzden çok odaklanmış bir şekilde iğne yapmaları gerekiyor. Onlarca hastanın arasında virüs kapmamak için çaba gösteriyorlar. Bu mesleğin ne kadar stresli ve zor olduğunu anlayabilirsiniz. Ama hayır, kesinlikle sağlıkçılar suçlu öyle mi?
Kesinlikle hasta suçlu olamaz, değil mi? Defalarca kez uyarılmasına rağmen serum damlasının ayarına dokunmaması gerektiği söylendiği hâlde yine de müdahale edip durumu kötüleştiriyor. Veya hastaya, durumu hakkında bilgi veren özel bir etiket takılıyor ama kendi kafasına göre bu etiketi çıkarıp, “Yatak rahat değil.” diyerek yandaki hastayla yer değiştiriyor. Sonra ilaç saati geldiğinde, yanlış yatakta yattığı için yanlış ilacı alıyor. Ama suçlu yine kim? Tabii ki sağlıkçı.
Bundan sonra ne düşünürseniz düşünün, diyecek bir şeyim yok.
Esenlikler.
Cidden böyle hastalar var mı, okuyunca şok oldum. Neden öyle bir şey yapıyorlar ki, benim gittiğim özel hastanede tek kişilik odamda bir düğme vardı hemen bir sorun mu oldu düğmeye basıyordum görevli 10 saniye içinde geliyordu. Sağlıkçı olsam sinirim yerinden zıplardı herhalde bu insanları gördükçe. Yatak aynı yatak yani niye değiştiriyorlar ki onu da anlamadım. Karşıdakinin de konforu aynı yattıkları yatağınki de aynı. Diğeri kuş tüyü altın kaplamalı süper lüks bir yatak değil sonuçta. Tek mesajınızda gerçekten de Anadolunun ortalama IQ seviyesini çok güzel açıklamışsınız. Zeka da genetiksel bir şey işte, eğitim versen de bunlara akıllanmaz hiçbirisi. Serum damlasının ayarına dokunmak da ne biliyim, bu da ayrı bir kafa, başka boyuttan olduğu belli. Mesajınızı çok beğendim, her şeyi çok iyi açıklamışsınız. Neyse, sağlıcakla kalın.
 
Cidden böyle hastalar var mı, okuyunca şok oldum. Neden öyle bir şey yapıyorlar ki, benim gittiğim özel hastanede tek kişilik odamda bir düğme vardı hemen bir sorun mu oldu düğmeye basıyordum görevli 10 saniye içinde geliyordu. Sağlıkçı olsam sinirim yerinden zıplardı herhalde bu insanları gördükçe. Yatak aynı yatak yani niye değiştiriyorlar ki onu da anlamadım. Karşıdakinin de konforu aynı yattıkları yatağınki de aynı. Diğeri kuş tüyü altın kaplamalı süper lüks bir yatak değil sonuçta. Tek mesajınızda gerçekten de Anadolunun ortalama IQ seviyesini çok güzel açıklamışsınız. Zeka da genetiksel bir şey işte, eğitim versen de bunlara akıllanmaz hiçbirisi. Serum damlasının ayarına dokunmak da ne biliyim, bu da ayrı bir kafa, başka boyuttan olduğu belli. Mesajınızı çok beğendim, her şeyi çok iyi açıklamışsınız. Neyse, sağlıcakla kalın.

Bu bir endüstri. Bir sigara markasının bir ilaç firmasına sahip olmasından anlayabilirsiniz. Doktorların anlaşmalı olduğu firmalar var ve yazdıkları ilaçladan para kazanabiliyorlar.

Umarım kimse tecrübe etmez. Ama şunu demeliyim ki Aydinlikyol Bey haklı maalesef. Size insan gibi davranma oranları tamamen şanstır. Requiem For A Dream filmini izlediyseniz bunu anlayacaksınız. Orada bağımlı olan kişilere doktor ve hemşirelerin yaptığı muamele gerçek. Kadının delirmesine sebep olan uyarıcı maddeler gerçek. Psikiyatri sektörü çok yeni ve hastalıklar adamına göre, bu yüzden deneme tahtası gibi doğru kombinasyonu bulana dek ilaç deniyorsunuz. Ancak bahsettiğim aşk acısı çekenler değil.

İlk gittiğim doktor tam anlamıyla hayatımla oynadı. Bana yazmaması gereken ilaç yazdı ve hayatım kaydı. Şimdi burada kim suçlu? Zamanında Satanizm’in şifa gücünü bilmeyen ben mi? İnsanları hiçe sayan salak doktorlar mı? Yoksa büyük resimdeki sistem mi? O doktor hala hayatına normal bir şekilde devam ediyor benimse hayatımda kalıcı izler bıraktı.

Hayat bu kadar basit olmamalı. Ancak sizin hayatınız onlara göre bu kadar basit.

İlaçlardan medet ummayın. Bir kurtuluş varsa Tanrılardadır.

Bazen sorun çözülmez. İlaçlar kullanırsınız, terapiler alırsınız. Ama aslında o kadar çaba göstermek yerine belki de tek yapmanız gereken doğum haritanızdaki fark ettiğiniz bir şeyleri düzeltmektir. Anksiyete yaşıyorum diyenlerin element olarak belki su element baskın olması gibi.

Bizler her durumda sağlıklı olmayı bekliyoruz. Ancak şunu da düşünmemiz gerekiyor ki sağlıklı olduğumuz için bu durumları yaşıyor olabiliriz. Bir insanı bir yere sonsuza kadar kapatın. Sizce ne olur? Sağlıklı bir insan bunalıma girer bu durumda.

Genel olarak biraz içimi döktüm. Hayatlarımız kıymetsiz değil, hele ki daha sözde Tanrının onlara rehber olarak gönderdiği kitabın Türkçesini okumayan pislağımcılardan hiç değil.
 
siz orda kendi kendinize ne konuşuyorsunuz hastanelerde yeni doğmuş bebekler öldürüldü siz ne atıp tutuyorsunuz, engelli biri taciz edildi ben sizin yerinizde olsam utancımdan kendime sağlıkçı demekten utanırım, birde gülüyorsunuz neymiş serumun ayarıyla oynamış bumu sorun, doktor yeni hemşire yeni doğmuş bebekleri öldürdüler, para uğruna bari cevap yazmayın, insan korkusundan tedavi olmaya gidemiyor hastaneye, orda başımıza ne gelecek bilmiyoruz utanın be
 
Bu bir endüstri. Bir sigara markasının bir ilaç firmasına sahip olmasından anlayabilirsiniz. Doktorların anlaşmalı olduğu firmalar var ve yazdıkları ilaçladan para kazanabiliyorlar.

Umarım kimse tecrübe etmez. Ama şunu demeliyim ki Aydinlikyol Bey haklı maalesef. Size insan gibi davranma oranları tamamen şanstır. Requiem For A Dream filmini izlediyseniz bunu anlayacaksınız. Orada bağımlı olan kişilere doktor ve hemşirelerin yaptığı muamele gerçek. Kadının delirmesine sebep olan uyarıcı maddeler gerçek. Psikiyatri sektörü çok yeni ve hastalıklar adamına göre, bu yüzden deneme tahtası gibi doğru kombinasyonu bulana dek ilaç deniyorsunuz. Ancak bahsettiğim aşk acısı çekenler değil.

İlk gittiğim doktor tam anlamıyla hayatımla oynadı. Bana yazmaması gereken ilaç yazdı ve hayatım kaydı. Şimdi burada kim suçlu? Zamanında Satanizm’in şifa gücünü bilmeyen ben mi? İnsanları hiçe sayan salak doktorlar mı? Yoksa büyük resimdeki sistem mi? O doktor hala hayatına normal bir şekilde devam ediyor benimse hayatımda kalıcı izler bıraktı.

Hayat bu kadar basit olmamalı. Ancak sizin hayatınız onlara göre bu kadar basit.

İlaçlardan medet ummayın. Bir kurtuluş varsa Tanrılardadır.

Bazen sorun çözülmez. İlaçlar kullanırsınız, terapiler alırsınız. Ama aslında o kadar çaba göstermek yerine belki de tek yapmanız gereken doğum haritanızdaki fark ettiğiniz bir şeyleri düzeltmektir. Anksiyete yaşıyorum diyenlerin element olarak belki su element baskın olması gibi.

Bizler her durumda sağlıklı olmayı bekliyoruz. Ancak şunu da düşünmemiz gerekiyor ki sağlıklı olduğumuz için bu durumları yaşıyor olabiliriz. Bir insanı bir yere sonsuza kadar kapatın. Sizce ne olur? Sağlıklı bir insan bunalıma girer bu durumda.

Genel olarak biraz içimi döktüm. Hayatlarımız kıymetsiz değil, hele ki daha sözde Tanrının onlara rehber olarak gönderdiği kitabın Türkçesini okumayan pislağımcılardan hiç değil.

Bir düzeltme: İlaçlardan medet ummayın derken tamamen kendinizi onlara kaptırmayın anlamında söyledim. Yoksa tıbbın gerçeklerini inkar eden pislağımcılardan ne farkımız kalır? Söylediğim daha anestezinin çalışma mantığını tam anlayamamış bilim için de geçerli.

Şizofreni hastalarının iyileşme yüzdelerine bakabiliriz. Muhtemelen hayatları boyunca ilaç kullanacaklar. Ama bir yandan Tanrılardan yardım alabilirler. Bizi yaratanlardan yardım almak için tam yeri bence.
 
Bu bir endüstri. Bir sigara markasının bir ilaç firmasına sahip olmasından anlayabilirsiniz. Doktorların anlaşmalı olduğu firmalar var ve yazdıkları ilaçladan para kazanabiliyorlar.

Umarım kimse tecrübe etmez. Ama şunu demeliyim ki Aydinlikyol Bey haklı maalesef. Size insan gibi davranma oranları tamamen şanstır. Requiem For A Dream filmini izlediyseniz bunu anlayacaksınız. Orada bağımlı olan kişilere doktor ve hemşirelerin yaptığı muamele gerçek. Kadının delirmesine sebep olan uyarıcı maddeler gerçek. Psikiyatri sektörü çok yeni ve hastalıklar adamına göre, bu yüzden deneme tahtası gibi doğru kombinasyonu bulana dek ilaç deniyorsunuz. Ancak bahsettiğim aşk acısı çekenler değil.

İlk gittiğim doktor tam anlamıyla hayatımla oynadı. Bana yazmaması gereken ilaç yazdı ve hayatım kaydı. Şimdi burada kim suçlu? Zamanında Satanizm’in şifa gücünü bilmeyen ben mi? İnsanları hiçe sayan salak doktorlar mı? Yoksa büyük resimdeki sistem mi? O doktor hala hayatına normal bir şekilde devam ediyor benimse hayatımda kalıcı izler bıraktı.

Hayat bu kadar basit olmamalı. Ancak sizin hayatınız onlara göre bu kadar basit.

İlaçlardan medet ummayın. Bir kurtuluş varsa Tanrılardadır.

Bazen sorun çözülmez. İlaçlar kullanırsınız, terapiler alırsınız. Ama aslında o kadar çaba göstermek yerine belki de tek yapmanız gereken doğum haritanızdaki fark ettiğiniz bir şeyleri düzeltmektir. Anksiyete yaşıyorum diyenlerin element olarak belki su element baskın olması gibi.

Bizler her durumda sağlıklı olmayı bekliyoruz. Ancak şunu da düşünmemiz gerekiyor ki sağlıklı olduğumuz için bu durumları yaşıyor olabiliriz. Bir insanı bir yere sonsuza kadar kapatın. Sizce ne olur? Sağlıklı bir insan bunalıma girer bu durumda.

Genel olarak biraz içimi döktüm. Hayatlarımız kıymetsiz değil, hele ki daha sözde Tanrının onlara rehber olarak gönderdiği kitabın Türkçesini okumayan pislağımcılardan hiç değil.
Sizce bende ne yapmalıyım kimse doğru dürüst birşey demiyor, ZEUS babaya dua ediyorum çalışıyorum bende yorgunluk oluyor, birde böyle sıkıntı darlanma huzursuzluk tabi çevre etkisi kalabalıklarda darlaniyorum sinirleniyorum sabırsızlık oluyor, korku oluyor piskiyatris ilaç yazdı yarım içtim sonra ruhuma zarar verecek diye korktum içmedim dahada tabi sıkıntı korku bunlar insanı duygular böyle yaşıyoruz, iş stresi hayat stresi insanı yoruyor sizce ben ne yapmalıyım ? haksızlıklara sinir oluyorum, Esenlikler
 
Bu bir endüstri. Bir sigara markasının bir ilaç firmasına sahip olmasından anlayabilirsiniz. Doktorların anlaşmalı olduğu firmalar var ve yazdıkları ilaçladan para kazanabiliyorlar.

Umarım kimse tecrübe etmez. Ama şunu demeliyim ki Aydinlikyol Bey haklı maalesef. Size insan gibi davranma oranları tamamen şanstır. Requiem For A Dream filmini izlediyseniz bunu anlayacaksınız. Orada bağımlı olan kişilere doktor ve hemşirelerin yaptığı muamele gerçek. Kadının delirmesine sebep olan uyarıcı maddeler gerçek. Psikiyatri sektörü çok yeni ve hastalıklar adamına göre, bu yüzden deneme tahtası gibi doğru kombinasyonu bulana dek ilaç deniyorsunuz. Ancak bahsettiğim aşk acısı çekenler değil.

İlk gittiğim doktor tam anlamıyla hayatımla oynadı. Bana yazmaması gereken ilaç yazdı ve hayatım kaydı. Şimdi burada kim suçlu? Zamanında Satanizm’in şifa gücünü bilmeyen ben mi? İnsanları hiçe sayan salak doktorlar mı? Yoksa büyük resimdeki sistem mi? O doktor hala hayatına normal bir şekilde devam ediyor benimse hayatımda kalıcı izler bıraktı.

Hayat bu kadar basit olmamalı. Ancak sizin hayatınız onlara göre bu kadar basit.

İlaçlardan medet ummayın. Bir kurtuluş varsa Tanrılardadır.

Bazen sorun çözülmez. İlaçlar kullanırsınız, terapiler alırsınız. Ama aslında o kadar çaba göstermek yerine belki de tek yapmanız gereken doğum haritanızdaki fark ettiğiniz bir şeyleri düzeltmektir. Anksiyete yaşıyorum diyenlerin element olarak belki su element baskın olması gibi.

Bizler her durumda sağlıklı olmayı bekliyoruz. Ancak şunu da düşünmemiz gerekiyor ki sağlıklı olduğumuz için bu durumları yaşıyor olabiliriz. Bir insanı bir yere sonsuza kadar kapatın. Sizce ne olur? Sağlıklı bir insan bunalıma girer bu durumda.

Genel olarak biraz içimi döktüm. Hayatlarımız kıymetsiz değil, hele ki daha sözde Tanrının onlara rehber olarak gönderdiği kitabın Türkçesini okumayan pislağımcılardan hiç değil.
Evet evet, endüstri olduğunu biliyorum elbette ki. Aydınlıkyol Bey'e karşı çıkmadım. Dikkatimi çeken (Targon'a mesajında bahsettiği için çok teşekkürler) hastaların yaptığı saçma davranışlar oldu. Fakat ilaçların bazı insanlar için gerekli olabileceğini de düşünüyorum çünkü herkes iyileşemiyor, gerçekten ciddi travmaları olanlar olabiliyor, şizofreni hastaları var mesela. Ama ilaçsız iyileşebilecek olanlar bence iyileşmek için çabalamalı. Bildiğim üzere ilaçlar iyileştirmiyor sadece var olan hastalığı bastırıyor, (eğer yanlış biliyorsam lütfen belirtin).

Aydınlıkyol Bey'e de ülkenin iğrenç gerçeklerini açık bir dille ifade ettiği için ayrıca çok teşekkür ederim. Gerçeklerin konuşulması gerekiyor.

Sağlık sistemine gelince, o da çöktü maalesef. Türkiye öyle iğrenç bir hal aldı ki gerçekten Türkiyeyi Kuzey Kore bile geçmiştir fikrimce. Eğitim çöktü, sağlık çöktü ve geride kalanları da çökertmeye devam edecekler BOP projesi için. Davut Krallığını kurmaya çalışıyor adamlar. Türkiyeyi mahvetsinler ki ele geçirebilsinler doğuyu kolayca, Osmanlıda olduğu gibi içten çökertiyorlar.

Fikrimce, çaresi olmayanlar ilaca yönelebilirler lakin eğer iyileşebilme umudu olanlar varsa ilaçsız bir şekilde iyileşmeye şans vermeliler.

Genellikle Ancient-Forums üzerinde mesajlaşırken mesajlarımda tarafsız kalmaya ve tarafsız bir dil kullanmaya özen gösteriyorum; çünkü hepimiz Zevist bireyler olarak ortak bir değere sahibiz: Dünyanın ve insanlığın iyiliğini düşünüyoruz.

Hepiniz sağlıcakla kalın 🕊️
 
Benim gibi tozun toprağın içinde çalışmıyorsunuz nankörlük etmesinler, arkalarında koskoca yahudi ilaç lobisi var,ilaç şirketleriyle anlaşmalı niye İzzet abi gerçekleri konuşunca rahatsızmı oldunuz ? din algısı videolarına bir bak, bir videosu var hastanede başına ne gelmiş pikolog olduğu halde
siz orda kendi kendinize ne konuşuyorsunuz hastanelerde yeni doğmuş bebekler öldürüldü siz ne atıp tutuyorsunuz, engelli biri taciz edildi ben sizin yerinizde olsam utancımdan kendime sağlıkçı demekten utanırım, birde gülüyorsunuz neymiş serumun ayarıyla oynamış bumu sorun, doktor yeni hemşire yeni doğmuş bebekleri öldürdüler, para uğruna bari cevap yazmayın, insan korkusundan tedavi olmaya gidemiyor hastaneye, orda başımıza ne gelecek bilmiyoruz utanın be

Üzgünüm, toz ve toprakta çalışmadığımız için… Ama maalesef hastaneyi temiz tutmamız gerekiyor. Yine de, toz ve toprağı; kan ve virüse tercih ederdim. Asklepios ve Valefor’un izinden giden bir Zevist olarak, artık kaç yıl ömrüm kaldıysa, bu süre içinde elimden geldiğince insanlara yardım etmeye çalışıyorum. Bu yüzden, sağlık çalışanı olarak utanmam mı gerek?
Söylediğiniz sorunlar ve haksızlıklar tüm meslek gruplarında var. Avukatlarda bile... Hem siz işinizi düzgün yapan birisiniz, alın teriyle para kazanıyorsunuz. Ben size, “Neden boyalara su katıyorsunuz, yalandan duvar boyuyorsunuz?” diyor muyum? Hayır.

Zaten herkes bir şey söylüyor. Siz “yahudi lobisi” dersiniz, müslümanlar da gider böyle şeyler paylaşır.
resim_2025-05-10_130038832.png



Ben kötü niyetli doktorları ve hekimleri savunmuyorum. Siz genelleme yaptığınız için bunları yazıyorum. Ayrıca hastalıkları tamamen reddettiğiniz için bu tepkileri veriyorum. Hastasına gerçekten önem veren, onu iyileştirmeye çalışan doktorlar da var; doğrudan ilaç yazıp hastayı gönderenler de... Herkes aynı değil.

Zaten biz Zevistler, bu sorunları bildiğimiz için dünyayı değiştirmek ve daha iyi bir yer hâline getirmek için uğraşıyoruz. O yüzden bana laf söylemek yerine, tüm meslek grupları olarak el ele verip bu sorunları birlikte çözelim. Teşekkür ediyorum.
 
Pekâlâ, bu kadar yeter.

Sektör düzgün işlemiyor, özellikle de bizim ülkemizde. İlaçların uzun vadede faydadan çok zarar verdiği açık; en ufak sorunlarda bile hemen ilaç yazılması, insanların zihinsel dayanıklılığını zayıflatıyor. Evet, bunların hepsi doğru ve bu durum onlarca yıldır bilinçli bir şekilde sürdürülüyor.

Ancak, birçok psikolojik rahatsızlığın tamamen gerçek olduğunu ve ilaçların her ne kadar uzun vadede zararlı etkiler doğurabilse de, en azından bu durumları kontrol altına alma konusunda belli bir işlev gördüklerini kabul etmek gerekir. Zira hiçbir olumlu etkisi olmasaydı, bu ilaçlar ne piyasada kalabilir ne de hastalar tarafından tercih edilirdi.

Yine de, defalarca dile getirildiği üzere, gerçek bir iyileşme için yüzeyde görünenin ötesine bakmak; ruhun derinliklerine inmeyi göze almak gerekir. Çünkü kalıcı şifa, ancak meditasyonla ve Tanrıların rehberliğiyle mümkündür.

Herkesin bunu artık açıkça görmesi ve anlaması gerekiyor.

Konuya dair daha fazla bilgi edinmek isteyenler, Maelstorm Bey’in yazdığı bu yanıtı okuyabilirler.

Belirttiğiniz üzere kendi sıkıntılarınızla birlikte buradaki diğer üyeleri de rahatsız ediyorsunuz. Sürekli agresyon, saldırganlık gösteriyor, insanları azarlıyor ve hakaretler ediyorsunuz. Bu saçmalığı kesip kendinize gelin, burası kimsenin kafasına göre davranabileceği bir yer değil. Sürekli olarak anlayış gösterilip, sabırla ve nazikçe açıklamalar yapılmasına rağmen bu davranışlarınıza devam etmeniz, yalnızca nankörlüktür. Eğer bu tutum devam ederse, artık basit bir uyarıyla geçiştirilebileceğini sanmayın. Bu, size yapılan son uyarıdır.

Sorunlarınızla ilgili olarak, meditasyonlarınızı bile yapmadığınızı hatırlıyorum. Sürekli konuşmanıza rağmen, kendi sorunlarınızı çözmeye çalışmak yerine sadece mızmızlanıyorsunuz. Bir an önce meditasyonlara başlayın, ardından Valefor'un Gücü Ritüeli ve Duygusal Bedeni İyileştirme çalışmalarına başlayın. Size kaçıncı defa söylediğimi bilmiyorum, ancak bu bir hatırlatma görevi görecektir.

Bu konuyla ilgili gönderiler onaylanmayacaktır, zira fazlasıyla konuşuldu ve aynı yerde dönüp dolaşılıyor.
 
Pekâlâ, bu kadar yeter.

Sektör düzgün işlemiyor, özellikle de bizim ülkemizde. İlaçların uzun vadede faydadan çok zarar verdiği açık; en ufak sorunlarda bile hemen ilaç yazılması, insanların zihinsel dayanıklılığını zayıflatıyor. Evet, bunların hepsi doğru ve bu durum onlarca yıldır bilinçli bir şekilde sürdürülüyor.

Ancak, birçok psikolojik rahatsızlığın tamamen gerçek olduğunu ve ilaçların her ne kadar uzun vadede zararlı etkiler doğurabilse de, en azından bu durumları kontrol altına alma konusunda belli bir işlev gördüklerini kabul etmek gerekir. Zira hiçbir olumlu etkisi olmasaydı, bu ilaçlar ne piyasada kalabilir ne de hastalar tarafından tercih edilirdi.

Yine de, defalarca dile getirildiği üzere, gerçek bir iyileşme için yüzeyde görünenin ötesine bakmak; ruhun derinliklerine inmeyi göze almak gerekir. Çünkü kalıcı şifa, ancak meditasyonla ve Tanrıların rehberliğiyle mümkündür.

Herkesin bunu artık açıkça görmesi ve anlaması gerekiyor.

Konuya dair daha fazla bilgi edinmek isteyenler, Maelstorm Bey’in yazdığı bu yanıtı okuyabilirler.


Belirttiğiniz üzere kendi sıkıntılarınızla birlikte buradaki diğer üyeleri de rahatsız ediyorsunuz. Sürekli agresyon, saldırganlık gösteriyor, insanları azarlıyor ve hakaretler ediyorsunuz. Bu saçmalığı kesip kendinize gelin, burası kimsenin kafasına göre davranabileceği bir yer değil. Sürekli olarak anlayış gösterilip, sabırla ve nazikçe açıklamalar yapılmasına rağmen bu davranışlarınıza devam etmeniz, yalnızca nankörlüktür. Eğer bu tutum devam ederse, artık basit bir uyarıyla geçiştirilebileceğini sanmayın. Bu, size yapılan son uyarıdır.

Sorunlarınızla ilgili olarak, meditasyonlarınızı bile yapmadığınızı hatırlıyorum. Sürekli konuşmanıza rağmen, kendi sorunlarınızı çözmeye çalışmak yerine sadece mızmızlanıyorsunuz. Bir an önce meditasyonlara başlayın, ardından Valefor'un Gücü Ritüeli ve Duygusal Bedeni İyileştirme çalışmalarına başlayın. Size kaçıncı defa söylediğimi bilmiyorum, ancak bu bir hatırlatma görevi görecektir.

Bu konuyla ilgili gönderiler onaylanmayacaktır, zira fazlasıyla konuşuldu ve aynı yerde dönüp dolaşılıyor.
Sonne bey geçen sene bana meditasyon programı hazırlıyordunuz, sonra nedense vazgeçtiniz ondan sonra aksaklıklar yaşadım, gene geçende size meditasyon programı konusunda yardımcı olacağım dediniz öyle kaldı, şimdi sizden madem meditasyon programı konusunda yardımcı olacaksınız şimdi yardıma ihtiyacım var, olursanızda siz bilirsiniz olmazsanızda esenlikler
 
Üzgünüm, toz ve toprakta çalışmadığımız için… Ama maalesef hastaneyi temiz tutmamız gerekiyor. Yine de, toz ve toprağı; kan ve virüse tercih ederdim. Asklepios ve Valefor’un izinden giden bir Zevist olarak, artık kaç yıl ömrüm kaldıysa, bu süre içinde elimden geldiğince insanlara yardım etmeye çalışıyorum. Bu yüzden, sağlık çalışanı olarak utanmam mı gerek?
Söylediğiniz sorunlar ve haksızlıklar tüm meslek gruplarında var. Avukatlarda bile... Hem siz işinizi düzgün yapan birisiniz, alın teriyle para kazanıyorsunuz. Ben size, “Neden boyalara su katıyorsunuz, yalandan duvar boyuyorsunuz?” diyor muyum? Hayır.

Zaten herkes bir şey söylüyor. Siz “yahudi lobisi” dersiniz, müslümanlar da gider böyle şeyler paylaşır.
View attachment 7030


Ben kötü niyetli doktorları ve hekimleri savunmuyorum. Siz genelleme yaptığınız için bunları yazıyorum. Ayrıca hastalıkları tamamen reddettiğiniz için bu tepkileri veriyorum. Hastasına gerçekten önem veren, onu iyileştirmeye çalışan doktorlar da var; doğrudan ilaç yazıp hastayı gönderenler de... Herkes aynı değil.

Zaten biz Zevistler, bu sorunları bildiğimiz için dünyayı değiştirmek ve daha iyi bir yer hâline getirmek için uğraşıyoruz. O yüzden bana laf söylemek yerine, tüm meslek grupları olarak el ele verip bu sorunları birlikte çözelim. Teşekkür ediyorum.
Satanik bir sembol olan Baphomet simgesinin günümüz Sağlık Bakanlığı logosuyla ilişkilendirilmemesini düşünüyorum çünkü hükümeti kimlerin yönettiğini hepimiz az çok biliyoruz. Düşmanlarımız eğer logonun Satanik öğeler içermesine izin verdiyse bunu iyi bir amaçla yapmamışlardır. Çünkü düşmanlarımız olan Yahudiler "düşmanlardır" ve "yahudilik" yapacaklardır hepimizin bildiği gibi. Aşıları bile halka zorla dayattılar. Bu logonun kullanılmasının arkasında kirli bir oyunun döndüğünü düşünüyorum.
 
Satanik bir sembol olan Baphomet simgesinin günümüz Sağlık Bakanlığı logosuyla ilişkilendirilmemesini düşünüyorum çünkü hükümeti kimlerin yönettiğini hepimiz az çok biliyoruz. Düşmanlarımız eğer logonun Satanik öğeler içermesine izin verdiyse bunu iyi bir amaçla yapmamışlardır. Çünkü düşmanlarımız olan Yahudiler "düşmanlardır" ve "yahudilik" yapacaklardır hepimizin bildiği gibi. Aşıları bile halka zorla dayattılar. Bu logonun kullanılmasının arkasında kirli bir oyunun döndüğünü düşünüyorum.
Benim bildiğim kadarıyla asa ve yılan, tıp ve şifayı simgeler. Bu aynı zamanda Asklepios Sembolü’dür. Yılan, derisini değiştirdiği için yenilenme ve iyileşme anlamı da taşır. Ancak benim formam biraz farklı üzerinde kanat yok, sadece asa ve yılan var bu şekilde.
Star_of_life2.svg.png



Bir insan ve Zevist olarak elimden gelenin en iyisini yaparak tedavilerimi uyguluyorum. Diğer doktorlar ne yapar ya da sağlık bakanı yahudi midir, bunu bilemem. Ama ben ve oradaki çalışma arkadaşlarım, en iyi şekilde hizmet vermek için elimizden geleni yapıyoruz. bir gün hepimiz tüm pislikleri temizlicez esenlikler dilerim hepinize.
 
Benim bildiğim kadarıyla asa ve yılan, tıp ve şifayı simgeler. Bu aynı zamanda Asklepios Sembolü’dür. Yılan, derisini değiştirdiği için yenilenme ve iyileşme anlamı da taşır. Ancak benim formam biraz farklı üzerinde kanat yok, sadece asa ve yılan var bu şekilde.
View attachment 7031


Bir insan ve Zevist olarak elimden gelenin en iyisini yaparak tedavilerimi uyguluyorum. Diğer doktorlar ne yapar ya da sağlık bakanı yahudi midir, bunu bilemem. Ama ben ve oradaki çalışma arkadaşlarım, en iyi şekilde hizmet vermek için elimizden geleni yapıyoruz. bir gün hepimiz tüm pislikleri temizlicez esenlikler dilerim hepinize.
Harikasınız, iyi ki sizin gibi insanlar var. Evet doğru, bir gün bu pisliklerin hepsini temizleyeceğiz. Ben de size esenlikler dilerim sağlıcakla kalın ✨
 
eğer yanlış biliyorsam lütfen belirtin

Beyinde serotonin azaldığında otomatik olarak birey her şeyi ölüm ile ilişkilendirmeye başlıyor.
Bu konuyla ilgili gönderiler onaylanmayacaktır, zira fazlasıyla konuşuldu ve aynı yerde dönüp dolaşılıyor.

Buraya gelen hatrı sayılır derece kendilerine göre psikiyatri hastası var. Yardım almak için doktora gidiyoruz, peki bu yardımı neden Tanrılardan da almıyoruz ki? Sanırım üyelerin çoğunun sorunu bu. Lord Valefor bana yardımcı oldu. Yine bu durumlarda bana kötü davrananlara da Lord Alastor yardımcı oldu. Onların sadece düzenli ritüellerini yapmaktan ve dua etmekten bahsediyorum. Tanrıların desteğini almaktan daha ilerisi var mı ya?
 

Al Jilwah: Chapter IV

"It is my desire that all my followers unite in a bond of unity, lest those who are without prevail against them." - Shaitan

Back
Top