Esenlikler, hukuk sisteminin çalışmadığı ülkelerde bazı kişiler kendi adaletini kendisi sağlıyor.
Hukuk sisteminin kör topal ilerlediği bir ülkede insanların adaleti kendi sağlamaya başlamasının sonucu olarak kim vurdular arttığında, çeteler güpegündüz yargısız infazlara başladığında, sokağa çocukları oynamaya salamadığımızda ileriye değil geriye gitmiş olacağız. Medeniyeti geriye götürmek etik bir şey mi?
Dexter'i bilmiyorum, örneğimiz Muz Cumhuriyeti olsun. Muz Cumhuriyeti'nde insanların canına, malına, huzuruna kast etmiş kimseler bir gecede pat diye öylesine serbest bırakılabiliyor. Size saldıranı şikayet ediyorsunuz polis ''tamam ben işlerim ama adresin ona gider haberin olsun'' diyor. Öyle bir ülke.
Ya siz adam toplayıp gidip döveceksiniz,
Ya da hak hukuk adaletten ne kalmışsa peşine düşüp, bir üst mahkemeye taşıyıp, bir üst mahkemeye daha taşıyıp, sesinizi duyurup kamuoyu oluşturup davanızı herkesin davası haline getireceksiniz.
Birinciyi yaptığınızda bu bizi orman kanunlarına götürecek. Bir bakmışsınız tacizcisini dövdürmüş herkes alkışlıyor, bir bakmışsınız tacizcinin evini basmışlar kırıp dökmüşler köşede çocuğu ağlıyor, bir bakmışsınız intikam olarak tacizcinin kızını taciz etmişler. Ne suçun bireyselliği kalmış ne masumiyet karinesi, ne de modern hukukun bize getirdiği ve alışmışlıktan farkında olmadığımız diğer haklar. En başta haklı bir sebeple toplanıp tacizciyi döven adamlar bir bakmışsınız yine haklı olduklarına inandıkları bir sebeple her sokağı tutan ayrı bir çeteye, kan davalarına dönüşmüş. Ama haklı değiller mi? Onlar bunu yapmazsa aşağı mahallenin sokaklarını tutan adamlar bizim mahallemizde at koşturacak?
Bu bir kere olduğunda nasıl geri döneceğiz bu durumdan?
Bir de Muz Cumhuriyeti'nin yoz başkanı istiyor ki insanların yasalara inancı ve güveni kalmasın ki direnç görmeden kendi yasalarını koyabilsin. O yüzden her fırsatta establishment adına ne varsa yok etmeye çalışıyor. Meclismiş, anayasa mahkemesiymiş... ne işe yarıyorlar ki zaten? Hayır bu kişi bütün bunları meydanlarda ''şeriat isteriz'' sesleri yükseldiğinde normal insanlar diğer (bile bile yok ettiği) düzenin işe yaradığını savunamasın diye yapıyor.
Hukuk felsefesinde cezanın üç tane ana amacı var. Bir, suçlunun cezalandırılması. İki, mağdurun uğradığı zararın giderilmesi. Üç, kamu vicdanının rahatlatılması. Üçüncü amaç yerine getirilmediğinde ki bu insanlara adalet yerini buldu mesajı verilmediğinde oluyor, toplumsal düzen bozuluyor. Polisine, savcısına, hakimine güvenmeyen halk bugün gider insanların evinin duvarlarına tehditler yazar, yarın kendi kendine dar ağacı da kurar. Hindistan'da sanırım, halk tecavüzcüleri tren raylarına bağlamıştı. Haksızlar mı? Hayır ama insanlar yargıya güvenini kaybettiğinde ve kendi adaletlerini kendi sağladıklarında bir dahaki sefere raylara bağlananın bunu hak etmiş olacağından nasıl emin olacağız? Kimin adaletini uygulayacağız, benim mi yoksa m*slümanın mı?
Bunu bir yerlerde duymuştum. İnsanlar dönüp dolaşıp aynı yerde takılıyor. Oysa bizim önce daha sert kanunlara değil, sert ve satın alınamaz kanun adamlarına ihtiyacımız var.
Hem kara büyünün de bir hukuku var. Bizim birbirimize kara büyü yapmamız yasak ve yanlış hatırlamıyorsam bizzat Azazel bununla ilgileniyor. Kişisel düşüncem, daha geniş çerçevede göremediğimiz için şu an kara büyünün orman kanunlarına yakın bir evresinde yaşıyoruz ama bu bizim düşük seviyemiz yüzünden.
Sözün özü modern hukuku orman kanunlarına geri döndürmek iyi bir şey değil. Herkesin kendi adaletini sağlaması bir kere mümkün değil, ben 50 kiloyum fiziksel olarak nasıl kendimi koruyacağım? Yaşlılar, çocuklar nasıl sağlayacak kendi adaletlerini? Engelliler? Hukuk ve adaleti en üst mertebeye koymuş kolluk güçleri ve mahkemelerin varlığına ihtiyacımız var. Buna aksi hareket etmek bu kurumları daha da güçsüzleştiriyor. Ya şu ya şu dediğim yerdeki ikinci seçeneği seçmeliyiz. Medeniyet için. Bir mahalleden diğer mahalleye bıçaklanmadan geçebilelim diye.