Welcome to our New Forums!

Our forums have been upgraded and expanded!

Dexter neden kötüdür?

Fırtına

New member
Joined
Apr 7, 2025
Messages
92
Website
hukuk-devleti.pages.dev
Önceki soru post'um hukuki nedenlerle kaldırıldığından mütevellit soruyu daha yumuşatarak ve tekdüze hale getirerek tekrar yazıyorum. Eğer bu hâliyle de sorun çıkarıyor ise, gönderimini reddedebilirsiniz. Tekrarlanmaz.

Esenlikler, hukuk sisteminin çalışmadığı ülkelerde bazı kişiler kendi adaletini kendisi sağlıyor. Ruhani farkındalığı yüksek olan kişiler, bunun için büyü yapabiliyor ancak bunun için de yine ruhaniyette belirli bir erkinlikte olmak gerekiyor. Merak ettiğim şey, bir Zevist'in ruhsal (büyü yahut ritüel yoluyla) adalet aramasını tapınak etik bulsa da, materyal olarak yapması etik çerçevenin dışına çıkıyor. Bunun nedenini merak ediyorum. Örneğin neden Dexter kötüdür? Dizide ilk amacı adalet olmasa da, sonuç olarak yaptığı "ilahi adalet" değil midir? Aynı şeyi büyü ile yapsa da aynı şey olmaz mıydı? Teşekkürler.
 
Tapınağa böyle bir gönderi açtığım için çok utandım bu arada. Sorunun ilk halinin Dexter ile bir alakası yok arkadaşlar. Konu hakkında ilk sorum haklı olarak kaldırıldığından dolayı Dexter üzerinden bir örnekleme yaptım.
 
Materyal olarak bunu yaparsak hukuki yaptırımlarla karşılaşabiliriz. Ama ruhsal olarak adaletimizi sağlayabiliriz bir yere kadar. Sonrası tamamen tanrılara veya evrenin yasalarına ait olur.
 
Materyal olarak bunu yaparsak hukuki yaptırımlarla karşılaşabiliriz. Ama ruhsal olarak adaletimizi sağlayabiliriz bir yere kadar. Sonrası tamamen tanrılara veya evrenin yasalarına ait olur.

Kusuruma bakmayın ama bu biraz hazırcevaplık. Böyle dediğinizde kastınızın, "aslında etik ama hukuki yaptırımdan çekindiğimiz için ruhani tarafını öneriyoruz." olduğunu anlıyorum. Ayrıca bildiğim kadarıyla materyal olarak yaptığımız şeylerin de ruhani bir tarafı olmuyor mu? Tapınakta, Herr Hitler'e Satya babamızın yeryüzündeki eli denildiğini hatırlıyorum. Sonuçta Düşmanı, Centillerin toplumundan ayırmak bile başlı başına bir fark yarattı.
 
Kusuruma bakmayın ama bu biraz hazırcevaplık. Böyle dediğinizde kastınızın, "aslında etik ama hukuki yaptırımdan çekindiğimiz için ruhani tarafını öneriyoruz." olduğunu anlıyorum. Ayrıca bildiğim kadarıyla materyal olarak yaptığımız şeylerin de ruhani bir tarafı olmuyor mu? Tapınakta, Herr Hitler'e Satya babamızın yeryüzündeki eli denildiğini hatırlıyorum. Sonuçta Düşmanı, Centillerin toplumundan ayırmak bile başlı başına bir fark yarattı.
Bu ikisi çok farklı bir durum olduğunu anlamalısınız.

Tapınak kâtil insanlar yetiştiren veya insanları kâtile dönüştüren bir Red Room gibi bir yer değil. Antik zamanlarda bile insanlar kendi adaletlerini kendileri sağlamazdı. Sizin özgürlüğünüz herşeyden çok kıymetli bu yüzden materyal olarak herhangi bir şekilde kendi adaletinizi sağlayamazsınız. Çünkü buna doyum olmaz. Öfke ve nefret çok güçlü duygulardır ve insanda açlığa neden olurlar öyle bir açlık ki insanın mantığını kapatır.

Canınızı yakan kişiyi yakma arzusunu benden daha iyi kimse anlayamaz. Ama belirli önceliklerden ötürü bu arzu yerine getirelemez en azından kendi ellerimizle sadece bağlarız, koruma yapırız ve uygun adaletin sağlanması için dua ederiz. Ama içinizde hala bir ateş olur ilk günki kadar yangın halinde olmasa da.
 
Bu ikisi çok farklı bir durum olduğunu anlamalısınız.

Tapınak kâtil insanlar yetiştiren veya insanları kâtile dönüştüren bir Red Room gibi bir yer değil. Antik zamanlarda bile insanlar kendi adaletlerini kendileri sağlamazdı. Sizin özgürlüğünüz herşeyden çok kıymetli bu yüzden materyal olarak herhangi bir şekilde kendi adaletinizi sağlayamazsınız. Çünkü buna doyum olmaz. Öfke ve nefret çok güçlü duygulardır ve insanda açlığa neden olurlar öyle bir açlık ki insanın mantığını kapatır.

Canınızı yakan kişiyi yakma arzusunu benden daha iyi kimse anlayamaz. Ama belirli önceliklerden ötürü bu arzu yerine getirelemez en azından kendi ellerimizle sadece bağlarız, koruma yapırız ve uygun adaletin sağlanması için dua ederiz. Ama içinizde hala bir ateş olur ilk günki kadar yangın halinde olmasa da.
Amacımız ilerlemektir. Geçmişte veya yakın zamanda yaşanmış bir olaya takıntı yapıp tüm zaman ve enerjimizi ona harcamak asla amacımız olmadı. Eğer suyunuz bir çamur tarafından kirlendiyse çamuru çıkarmak için uğraşmayın sadece suyunuza biraz daha subilave edin.

Çok uzun bir süre kendi adaletimi sağlamaya çalıştım. Bir çok yol denedim. Kendi adalet anlayışıma göre benim vermek istediğim ceza çok Vahşiyceydi ve de kendi kanımdı. Bu durumda Şeytanla ters düştüğüm oldu (hayır herhangi bir düşman uygulaması yapmadım. Sadece o bunu yapmamın ilerleyen zamanlarda bana daha büyük bir zarar verebileceğini işaret ediyordu bende görmezden gelip yapmaya devam ediyordum. İşte öfke ve nefret bu denli insanı kör edebiliyor. En büyük örneği de benim). Bunu takıntı haline getirdim. O uzun zaman tamamen boşunaydı. Sadece ilerlemeli ve güzellikleri kendime çekmeliydim ama ben bunun yerine kendi adaletimi sağlamak için pek çok şey yaptım ve elde ettiğim tek şey bir hiçti. çünkü hayat devam ediyordu ama ben geçmişteydim ve zaman beni çok kolayca tozlu raflara koydu tıpkı eski bir kitapmışım gibi. Bu yüzden bunu yapmak sadece zaman kaybı.

Bağlayın, mühürleyin, çakralarınızdan kopartın, hayatınızdan negatif enerjisini kovun, tanrılara dua edin ve sonra da boşverip dizinizin yeni bölümünü izleyin. Ateşiniz hala yanar sadece artık bir yangın olmaz.
 
Amacımız ilerlemektir. Geçmişte veya yakın zamanda yaşanmış bir olaya takıntı yapıp tüm zaman ve enerjimizi ona harcamak asla amacımız olmadı. Eğer suyunuz bir çamur tarafından kirlendiyse çamuru çıkarmak için uğraşmayın sadece suyunuza biraz daha subilave edin.

Çok uzun bir süre kendi adaletimi sağlamaya çalıştım. Bir çok yol denedim. Kendi adalet anlayışıma göre benim vermek istediğim ceza çok Vahşiyceydi ve de kendi kanımdı. Bu durumda Şeytanla ters düştüğüm oldu (hayır herhangi bir düşman uygulaması yapmadım. Sadece o bunu yapmamın ilerleyen zamanlarda bana daha büyük bir zarar verebileceğini işaret ediyordu bende görmezden gelip yapmaya devam ediyordum. İşte öfke ve nefret bu denli insanı kör edebiliyor. En büyük örneği de benim). Bunu takıntı haline getirdim. O uzun zaman tamamen boşunaydı. Sadece ilerlemeli ve güzellikleri kendime çekmeliydim ama ben bunun yerine kendi adaletimi sağlamak için pek çok şey yaptım ve elde ettiğim tek şey bir hiçti. çünkü hayat devam ediyordu ama ben geçmişteydim ve zaman beni çok kolayca tozlu raflara koydu tıpkı eski bir kitapmışım gibi. Bu yüzden bunu yapmak sadece zaman kaybı.

Bağlayın, mühürleyin, çakralarınızdan kopartın, hayatınızdan negatif enerjisini kovun, tanrılara dua edin ve sonra da boşverip dizinizin yeni bölümünü izleyin. Ateşiniz hala yanar sadece artık bir yangın olmaz.
+
Sadece o bunu yapmamın ilerleyen zamanlarda bana daha büyük bir zarar verebileceğini işaret ediyordu bende görmezden gelip yapmaya devam ediyordum.
"bunu" kelimesinden kast ettiğim herhangi bir şekilde düşman kabalistik uygulama değildir. Sadece kendi adaletimi sağlamaya yönelik bir büyü çalışmasıdır.
 
Bağlayın, mühürleyin, çakralarınızdan kopartın, hayatınızdan negatif enerjisini kovun, tanrılara dua edin ve sonra da boşverip dizinizin yeni bölümünü izleyin. Ateşiniz hala yanar sadece artık bir yangın olmaz.

Öncelikle yazdığınız uzun flood için teşekkür ederim. İntikamın kötücül yönleri konusunda da kafa yorduğum oluyordu ve şahsi deneyimleriniz kafamda oturtmamı sağladı ancak sorduğum sorunun cevabı bu değil.
Tapınak kâtil insanlar yetiştiren veya insanları kâtile dönüştüren bir Red Room gibi bir yer değil. Antik zamanlarda bile insanlar kendi adaletlerini kendileri sağlamazdı. Sizin özgürlüğünüz herşeyden çok kıymetli bu yüzden materyal olarak herhangi bir şekilde kendi adaletinizi sağlayamazsınız. Çünkü buna doyum olmaz. Öfke ve nefret çok güçlü duygulardır ve insanda açlığa neden olurlar öyle bir açlık ki insanın mantığını kapatır.
Zeus'un Tapınağını hitman okulu olarak gördüğümden bu soruyu sormuyorum. Cinayet etiğinin Zevizm tarafından nasıl bakıldığını merak ediyorum. Benim elimde; "Eğer davanda haklıysan, yıkım büyüsü Tanrıların müdahale edeceği bir şey olmaz, yıkım büyüsü yapabilecek erkinlikteysen intikamını almış olursun." Bilgisi var. -İntikam olarak yazdım ancak, gönderi başlığındaki gibi hukuğun çalışmadığı ve suçlu olmasına rağmen salıverilen birisi için de kullanabiliriz- Ancak, bunu materyel olarak yapmaya çalışmak (Örneğimizde Dexter), Zeus'un Tapınağında 'öcü' olarak gösteriliyor. Aradaki farkı anlamlandırmak istiyorum.

Yüksek Rahibin Güç konusunda bir vaazı var, kastı bu mu emin değilim ama benim anladığım kadarıyla güç sorumluluk getirir ve Zevistler olarak gücü sorumluluk ile kullanmalıyız. Size süper bir güç örneği getirdim. Silahlı olan güçlüdür. / Ruhani bilgiye sahip olan güçlüdür. O zaman aradaki fark nedir?

Antik zamanlarda bile insanlar kendi adaletlerini kendileri sağlamazdı.
Antik zamanlar, Tanrıların çağıydı. Tanrıların yönetimi vardı ve insan eli değmesine rağmen suçlu layığını bulurdu. Kendi adaletini aramana gerek kalmazdı. Bir Andrapod seri tecavüzcülük yapıp, göğüsünü gere gere ortalıkta gezemezdi mesela. O dönemlerin otoritesi bunu engellerdi. Büyü ile madem bu adalet sağlanabiliyor ancak büyüyü kullanması çok zaman alıyor. Niye materyel olan çözümü kullanmıyoruz.
Ben Tanrılarıma, Tanrıçalarıma güveniyorum. Elbet tekrar çağımız gelecek ve Tanrılarımız bunu bize söylediler; ancak bildiğim kadarıyla "çağ gelsin biz de bekleyelim." Yapmıyoruz. Herr Hitler gibi adamlar çıkıp, Centiller'e Düşmanın varlığını gösteriyor ve bunu materyal olarak yapıyor. Sonra hapise de düşüyor evet, sonra da 100 yıl sonra yüzünü kullanmak bile sansür sebebi oluyor evet ama insanlığı bugüne getiriyor. Sizin de dediğiniz gibi amacımız ilerlemek ve bu insanlar ilerlemizi sağladılar.

İçinize su seprecek ise, bunu şahsi bir intikam hırsından dolayı sormuyorum. Amacım buna özendirmek de değil. Sadece neden Etik değil bunu merak ediyorum.
 
Bir insanı elimine etmek için fiziksel bir yöntem kullanmak ile ruhani bir yöntem kullanmak arasında önemli bir fark vardır.

Öncelikle fiziksel bir yöntem, sizden herhangi bir ruhani güç istemez. Yani gelişmişliğiniz olmasına gerek yoktur, bu da barbar bir bireyin fiziksel yöntemleri kullanarak masum insanlara zarar vermesine olanak sağlar. Suç oranlarının yüksek olmasının sebeplerinden biri de budur, zarar verici fiziksel aletlere ulaşmak kolaydır ve yasalar bunu yeterince zorlaştırmaz.

Ruhani bir yöntem kullanmak istediğinizde ise işler değişir zira bu hem ruhani güç hem de kara büyüde yetenek isteyecektir. Bu iki şartı karşılamak için ciddi süreler meditasyon yapmanız gerektiği için bu doğal olarak sizi "birine kara büyü atarak onu elimine etme" fikrinden uzaklaştıracaktır. Bunu profesyonel dövüşçülerin kolay kolay kavgaya girmemesi gibi düşünebilirsiniz.

Sokakta bir tartışma çıkar, delikanlının biri ilk yumruğu atmak için oldukça hevesli davranabilir ama çok ciddi bir tahrik olmadığı sürece profesyonel bir dövüşçüyü kolay kolay kavgaya sokamazsınız zira o kişi, gücünün yıkıcılığının farkındadır ve bunu kullanmak için iyi bir sebebi olması gerektiğini bilir. Ancak sınırlarını zorlarsanız gücünü gösterecektir ve sizi yok edecektir.

Dolayısıyla ruhaniyet, gerektirdiği sabır ve zihinsel gelişmişlik sebebiyle büyük bir eleyiciliğe sahiptir. Kesici veya delici bir alet kullanmak ile gelişmiş bir kara büyü çalışması yapmak arasında böyle bir fark olduğu için, ruhani olarak böyle bir gücü elinde tutan kişinin de o gücü erdemli amaçlar doğrultusunda ve sadece gerekli durumlarda kullanacağını varsayarız. Eğer kişi güce sahipse ama erdemli olmak gibi bir karakter özelliğinden yoksunsa, o hâlde eninde sonunda gücünün yıkıcılığı sebebiyle kendi kendini yok edecektir. Entropik kuvvetler aktiftir.

Zeus'un Tapınağı, yasalara aykırı herhangi bir eylemi tavsiye etmez ve Zevistlerin kendilerine zarar verebileceği kara büyü çalışmalarını da önermez. Kara büyü gelişmiş bir büyü tipidir, dolayısıyla güce sahip olanlar, bunu zaten bilecektir. Forumlarda kara büyülerle ilgili soru soran neredeyse kimse bu güce sahip değildir ve tek yapacakları şey kendilerine zarar vermek olacaktır. Dolayısıyla adaletin sağlanmasına ihtiyaç duyduğunuz durumlarda, size ne yasaları çiğnemenizi söyleriz ne de yıkıcı bir rün önerip, kara büyü yapmanızı öneririz. Size sadece adaletin yerine getirilmesinde yardımcı olan bir Tanrının ritüelini yapmanızı ve böyle durumlar için direkt Tanrılardan yardım istemenizi tavsiye ederiz.

Son olarak, ideal bir Zevist medeniyette buna benzer ahlaki sorular geçerliliğini yitirecektir zira farazi olmaktan öteye gidemeyecektir.
 
Bence kişi intikam alacağı kimse için yeterli güce erişene kadar, bu arzuyu zihninde doğru zamana erteleyip beklemelidir. Çünkü evet majikal güç yetersiz kalınca boşa kürek çekmeye benzer bir durum yaşanılır ve bu da intikam alıcam derken yine kişinin kendisine bir eksi katar zamanın dan götürür yani.
 
Esenlikler, hukuk sisteminin çalışmadığı ülkelerde bazı kişiler kendi adaletini kendisi sağlıyor.
Hukuk sisteminin kör topal ilerlediği bir ülkede insanların adaleti kendi sağlamaya başlamasının sonucu olarak kim vurdular arttığında, çeteler güpegündüz yargısız infazlara başladığında, sokağa çocukları oynamaya salamadığımızda ileriye değil geriye gitmiş olacağız. Medeniyeti geriye götürmek etik bir şey mi?

Dexter'i bilmiyorum, örneğimiz Muz Cumhuriyeti olsun. Muz Cumhuriyeti'nde insanların canına, malına, huzuruna kast etmiş kimseler bir gecede pat diye öylesine serbest bırakılabiliyor. Size saldıranı şikayet ediyorsunuz polis ''tamam ben işlerim ama adresin ona gider haberin olsun'' diyor. Öyle bir ülke.

Ya siz adam toplayıp gidip döveceksiniz,
Ya da hak hukuk adaletten ne kalmışsa peşine düşüp, bir üst mahkemeye taşıyıp, bir üst mahkemeye daha taşıyıp, sesinizi duyurup kamuoyu oluşturup davanızı herkesin davası haline getireceksiniz.

Birinciyi yaptığınızda bu bizi orman kanunlarına götürecek. Bir bakmışsınız tacizcisini dövdürmüş herkes alkışlıyor, bir bakmışsınız tacizcinin evini basmışlar kırıp dökmüşler köşede çocuğu ağlıyor, bir bakmışsınız intikam olarak tacizcinin kızını taciz etmişler. Ne suçun bireyselliği kalmış ne masumiyet karinesi, ne de modern hukukun bize getirdiği ve alışmışlıktan farkında olmadığımız diğer haklar. En başta haklı bir sebeple toplanıp tacizciyi döven adamlar bir bakmışsınız yine haklı olduklarına inandıkları bir sebeple her sokağı tutan ayrı bir çeteye, kan davalarına dönüşmüş. Ama haklı değiller mi? Onlar bunu yapmazsa aşağı mahallenin sokaklarını tutan adamlar bizim mahallemizde at koşturacak?

Bu bir kere olduğunda nasıl geri döneceğiz bu durumdan?

Bir de Muz Cumhuriyeti'nin yoz başkanı istiyor ki insanların yasalara inancı ve güveni kalmasın ki direnç görmeden kendi yasalarını koyabilsin. O yüzden her fırsatta establishment adına ne varsa yok etmeye çalışıyor. Meclismiş, anayasa mahkemesiymiş... ne işe yarıyorlar ki zaten? Hayır bu kişi bütün bunları meydanlarda ''şeriat isteriz'' sesleri yükseldiğinde normal insanlar diğer (bile bile yok ettiği) düzenin işe yaradığını savunamasın diye yapıyor.

Hukuk felsefesinde cezanın üç tane ana amacı var. Bir, suçlunun cezalandırılması. İki, mağdurun uğradığı zararın giderilmesi. Üç, kamu vicdanının rahatlatılması. Üçüncü amaç yerine getirilmediğinde ki bu insanlara adalet yerini buldu mesajı verilmediğinde oluyor, toplumsal düzen bozuluyor. Polisine, savcısına, hakimine güvenmeyen halk bugün gider insanların evinin duvarlarına tehditler yazar, yarın kendi kendine dar ağacı da kurar. Hindistan'da sanırım, halk tecavüzcüleri tren raylarına bağlamıştı. Haksızlar mı? Hayır ama insanlar yargıya güvenini kaybettiğinde ve kendi adaletlerini kendi sağladıklarında bir dahaki sefere raylara bağlananın bunu hak etmiş olacağından nasıl emin olacağız? Kimin adaletini uygulayacağız, benim mi yoksa m*slümanın mı?

Bunu bir yerlerde duymuştum. İnsanlar dönüp dolaşıp aynı yerde takılıyor. Oysa bizim önce daha sert kanunlara değil, sert ve satın alınamaz kanun adamlarına ihtiyacımız var.

Hem kara büyünün de bir hukuku var. Bizim birbirimize kara büyü yapmamız yasak ve yanlış hatırlamıyorsam bizzat Azazel bununla ilgileniyor. Kişisel düşüncem, daha geniş çerçevede göremediğimiz için şu an kara büyünün orman kanunlarına yakın bir evresinde yaşıyoruz ama bu bizim düşük seviyemiz yüzünden.

Sözün özü modern hukuku orman kanunlarına geri döndürmek iyi bir şey değil. Herkesin kendi adaletini sağlaması bir kere mümkün değil, ben 50 kiloyum fiziksel olarak nasıl kendimi koruyacağım? Yaşlılar, çocuklar nasıl sağlayacak kendi adaletlerini? Engelliler? Hukuk ve adaleti en üst mertebeye koymuş kolluk güçleri ve mahkemelerin varlığına ihtiyacımız var. Buna aksi hareket etmek bu kurumları daha da güçsüzleştiriyor. Ya şu ya şu dediğim yerdeki ikinci seçeneği seçmeliyiz. Medeniyet için. Bir mahalleden diğer mahalleye bıçaklanmadan geçebilelim diye.
 

Al Jilwah: Chapter IV

"It is my desire that all my followers unite in a bond of unity, lest those who are without prevail against them." - Shaitan

Back
Top