Welcome to our New Forums!

Our forums have been upgraded and expanded!

Welcome to Our New Forums

  • Our forums have been upgraded! You can read about this HERE

Apollon'a kurban

Anatolian Division

New member
Joined
May 15, 2022
Messages
471
Location
İstanbul
Esenlikler

Bu aralar okuduğum bir kitapta bir şey gördüm kitap "Frigya Hierapolis'i (Pamukkale) Eski Yazıtları." Bir bölümünde Apollon'un ağzıyla yazılmış olan bir yazıtta kurban istiyor. Metni de bırakayım


"Kutsal Toprak, benim oklarımın vurduğu kişiler nedeniyle sallıyor. İyileşmesi imkansız olan ölümcül vebanın yıkıcı sefaletinden zarar gören sadece sizler değilsiniz. Tanrıların intikamcı kötü niyetinden etkilenen kentlerin ve insanların sayısı çoktur. Ben size tanrıların acı getiren kızgınlığına, sunular ve bayramlar ve tam olarak yapılan kurbanlarla engel olmanızı emrediyorum. İlk olarak her şeyin anası olan Toprağa, genç dişi bir sığırı (?) yolların kesiştiği yerde kurban edin ve onu tatlı parfümlerden yapılan tütsüyle kurban edin; ve tüm alev söndüğünde, etrafa sunularla serpin ve bal ve toprak karışımını. Sonra Ether ve gökyüzü tanrılarına tüm bir kuzuyu her türlü aromayla birlikte kurban edin. Sonra törelerinize uygun olarak Deò [yani Demeter] için törenler yapınız ve yeraltı tanrılarına lekesiz kurbanlar sununuz ve törenlere göre yeraltındaki cehennem kahramanlarına sunular yapınız. Ve her zaman Apollon Kareios'a özen gösteriniz zira siz soy olarak benden..."

Ben bunu alegorik olarak da anlayabilirim. Sığır Taurus yani Boğa takımyıldızı olabilir kan ise kök çakrayı temsil ediyor olabilir. Veya bu yazıt bozulmuş mudur yoksa o zamanlar nadir de olsa hayvan kurbanları oluyor muydu?

Teşekkür ederim.
 
Esenlikler,

Bildiğim kadarıyla, Milattan Sonra gibi Yunanistan'da alegori gibi şeyler pek kalmıyor. Kurbandan bahsediyorsak ne zaman gerçekleştiği önemlidir.

Boğa ise Güneş ile ve tanrılarla ilişkili bir hayvandır. Tam olarak bunun alegorisini bilmesem bile, muhtemelen bilgeliğin boynuzlarıyla veya alt çakralarla ilgili olabilir. Öküz, içgüdülerle ilişkilendirilmiştir. Dionysus'un adlarında da bolca geçmekte.

Eğer buradan hareketle alt çakralarla ilgiliyse, belki de olimpiyatlardan, alınacak zevklerden bile bahsedilebilir. Kesin konuşmam istemiyorum. Kuzunun da yine alegorik anlamları bulunmaktadır.

İyi günler.
 
Bright Truth said:
Esenlikler,

Bildiğim kadarıyla, Milattan Sonra gibi Yunanistan'da alegori gibi şeyler pek kalmıyor. Kurbandan bahsediyorsak ne zaman gerçekleştiği önemlidir.

Boğa ise Güneş ile ve tanrılarla ilişkili bir hayvandır. Tam olarak bunun alegorisini bilmesem bile, muhtemelen bilgeliğin boynuzlarıyla veya alt çakralarla ilgili olabilir. Öküz, içgüdülerle ilişkilendirilmiştir. Dionysus'un adlarında da bolca geçmekte.

Eğer buradan hareketle alt çakralarla ilgiliyse, belki de olimpiyatlardan, alınacak zevklerden bile bahsedilebilir. Kesin konuşmam istemiyorum. Kuzunun da yine alegorik anlamları bulunmaktadır.

İyi günler.

M.S 3. Yüzyıllar İmparator Hadrianus zamanları. Teşekkür ederim.
 
Bright Truth said:
Esenlikler,

Bildiğim kadarıyla, Milattan Sonra gibi Yunanistan'da alegori gibi şeyler pek kalmıyor. Kurbandan bahsediyorsak ne zaman gerçekleştiği önemlidir.

Boğa ise Güneş ile ve tanrılarla ilişkili bir hayvandır. Tam olarak bunun alegorisini bilmesem bile, muhtemelen bilgeliğin boynuzlarıyla veya alt çakralarla ilgili olabilir. Öküz, içgüdülerle ilişkilendirilmiştir. Dionysus'un adlarında da bolca geçmekte.

Eğer buradan hareketle alt çakralarla ilgiliyse, belki de olimpiyatlardan, alınacak zevklerden bile bahsedilebilir. Kesin konuşmam istemiyorum. Kuzunun da yine alegorik anlamları bulunmaktadır.

İyi günler.

Esenlikler

Gerçekten kitabın sonunda gladyatör ve olimpiyat oyunlarına dair yazıt var ama "gerçek" kurban törenlerine dair yazıt yok.

İyi günler.
 
Anatolian Division said:
Esenlikler

Bu aralar okuduğum bir kitapta bir şey gördüm kitap "Frigya Hierapolis'i (Pamukkale) Eski Yazıtları." Bir bölümünde Apollon'un ağzıyla yazılmış olan bir yazıtta kurban istiyor. Metni de bırakayım


"Kutsal Toprak, benim oklarımın vurduğu kişiler nedeniyle sallıyor. İyileşmesi imkansız olan ölümcül vebanın yıkıcı sefaletinden zarar gören sadece sizler değilsiniz. Tanrıların intikamcı kötü niyetinden etkilenen kentlerin ve insanların sayısı çoktur. Ben size tanrıların acı getiren kızgınlığına, sunular ve bayramlar ve tam olarak yapılan kurbanlarla engel olmanızı emrediyorum. İlk olarak her şeyin anası olan Toprağa, genç dişi bir sığırı (?) yolların kesiştiği yerde kurban edin ve onu tatlı parfümlerden yapılan tütsüyle kurban edin; ve tüm alev söndüğünde, etrafa sunularla serpin ve bal ve toprak karışımını. Sonra Ether ve gökyüzü tanrılarına tüm bir kuzuyu her türlü aromayla birlikte kurban edin. Sonra törelerinize uygun olarak Deò [yani Demeter] için törenler yapınız ve yeraltı tanrılarına lekesiz kurbanlar sununuz ve törenlere göre yeraltındaki cehennem kahramanlarına sunular yapınız. Ve her zaman Apollon Kareios'a özen gösteriniz zira siz soy olarak benden..."

Ben bunu alegorik olarak da anlayabilirim. Sığır Taurus yani Boğa takımyıldızı olabilir kan ise kök çakrayı temsil ediyor olabilir. Veya bu yazıt bozulmuş mudur yoksa o zamanlar nadir de olsa hayvan kurbanları oluyor muydu?

Teşekkür ederim.

Esenlikler,

Bu kaynağın linkini atarsanız sevinirim öncelikle. Zaten, Antik Yunan dönemlerinde Apollon'un salgın gönderdiğini İlyada destanından öğrenebiliyoruz. En azından, insanların inancı bu yönde. Aynı zamanda, Şifa Tanrısı olarak Apollon kötü miasma ile ilişkilendirilmiştir. Kötü miasmadan arınmanın yolu Apollon'dan geçer, bu inanca da zaten Atina bayramı olan Targelia bayramından anlayabiliyoruz. (Kötü miasmadan arınmak adına Apollon ve Artemis'in doğum günlerinde kutlanan bir bayram ve ikiz tanrıların doğuşundan ötürü sadece "bir ya da iki" insan kurbanı verilir.) Bu bağlamda, yazının net olarak yanlış olduğunu söylemek imkansızdır sadece bu yazıtın ingilizce kaynağını merak ettim. Öncelikle sığırı ben İlyada destanına göre Zeus ile eşleştirirdim.

"Kral Agememnon güçlü Zeus'a,
yağlı bir sığır kurban etti 5 yaşında." (Homeros, İlyada, B:2, S:44)

Buradan anlayabileceğimiz muhtemelen "güç" ile ilişkilendirip yaşlı bir sığır kurban edilmesi ile alakalı. Yaşlı olmasını hayvanın daha güçlü olacağına işaret ettiğini düşünerek incelemiştim fakat burada görülüyor ki yaşın da pek bir anlamı yok. Toprak yani Gaia ile olan ilişkisini pek anladığımı söyleyemem. Bence bu kısım, tam tersine Gökyüzü Tanrılarına kurban edin ile alakalı olan bir kısım yani Zeus'a.

Balı da ben genellikle Hephaistos'a bağlarım. Bunun nedeni ise:

“Bunları söyledi Tanrıça Hera gülümsedi, aldı oğlunun elinden tası, Hephaistos tanrı balını boşalttı kaseden, “soldan başlayarak” sundu tanrılara.” (Homeros, İlyada, Bölüm:1, S:29) ---- Ayriyeten soldan başlamak ritüellerde, ayinlerde ve tapınımlarda kullanılabilecek bir sembol olabilir bu bağlamda.

Yani aslına baktığımızda bir adak ve kurban söz konusu hatta ve hatta insan kurbanları bile söz konusudur.

İyi günler.
 
Bright Truth said:
Esenlikler,

Bildiğim kadarıyla, Milattan Sonra gibi Yunanistan'da alegori gibi şeyler pek kalmıyor. Kurbandan bahsediyorsak ne zaman gerçekleştiği önemlidir.

Boğa ise Güneş ile ve tanrılarla ilişkili bir hayvandır. Tam olarak bunun alegorisini bilmesem bile, muhtemelen bilgeliğin boynuzlarıyla veya alt çakralarla ilgili olabilir. Öküz, içgüdülerle ilişkilendirilmiştir. Dionysus'un adlarında da bolca geçmekte.

Eğer buradan hareketle alt çakralarla ilgiliyse, belki de olimpiyatlardan, alınacak zevklerden bile bahsedilebilir. Kesin konuşmam istemiyorum. Kuzunun da yine alegorik anlamları bulunmaktadır.

İyi günler.

Esenlikler,

Boğa konusu ile alakalı şunu söyleyebilirim. Boğa'yı bana kalırsa ki benim alegorik yorumum bu mitolojiden yola çıkarak, Athena'nın sembollerinden birisidir. Bunun nedeni:

"Sonra o sağlam kaleli Atina'dan gelen Atinalılar vardı.
Atina'da görkemli tapınağına yerleştirmişti.
Orada Atinalı gençler her yıl onun için,
Boğa ve koyun kurban ederek ona taparlar" (Homeros, İlyada, B:2, S:49)

Ben o dönemler kurban verildiğine inanan birisiyim ki bu bence reddedilmemeli. Bunun yorumu kişiye göre değişebilir, Athena'nın hayvanlarıdır şeklinde de düşünülebilir ama benim düşüncem yine de Homeros yazılarında gerçekten verilen bir kurban yönünde.

"Troyalılar getirin şuraya iki kuzuyu biri ak biri kara olsun,
Toprak anaya biri, Güneş tanrıya diğeri." (Homeros, İlyada, B:3, S:65)

Tam olarak hangisinin hangisine olduğu belli değil fakat sıra ile gidersek, toprağa ak kuzu, Güneş tanrıya ise kara kuzuyu verdiklerini düşünebiliriz. Burada topraktan bahsederken Gaia ve güneş derken Helios'tan bahsettiğini düşünüyorum. Bu bağlamda senin ele aldığın yazıtta sığır ile kuzunun yer değiştirmesi gerekiyor benim düşünceme göre.

İyi günler.
 
Macellaio(Kasap) said:
Esenlikler,

Boğa konusu ile alakalı şunu söyleyebilirim. Boğa'yı bana kalırsa ki benim alegorik yorumum bu mitolojiden yola çıkarak, Athena'nın sembollerinden birisidir. Bunun nedeni:

"Sonra o sağlam kaleli Atina'dan gelen Atinalılar vardı.
Atina'da görkemli tapınağına yerleştirmişti.
Orada Atinalı gençler her yıl onun için,
Boğa ve koyun kurban ederek ona taparlar" (Homeros, İlyada, B:2, S:49)

Ben o dönemler kurban verildiğine inanan birisiyim ki bu bence reddedilmemeli. Bunun yorumu kişiye göre değişebilir, Athena'nın hayvanlarıdır şeklinde de düşünülebilir ama benim düşüncem yine de Homeros yazılarında gerçekten verilen bir kurban yönünde.

"Troyalılar getirin şuraya iki kuzuyu biri ak biri kara olsun,
Toprak anaya biri, Güneş tanrıya diğeri." (Homeros, İlyada, B:3, S:65)

Tam olarak hangisinin hangisine olduğu belli değil fakat sıra ile gidersek, toprağa ak kuzu, Güneş tanrıya ise kara kuzuyu verdiklerini düşünebiliriz. Burada topraktan bahsederken Gaia ve güneş derken Helios'tan bahsettiğini düşünüyorum. Bu bağlamda senin ele aldığın yazıtta sığır ile kuzunun yer değiştirmesi gerekiyor benim düşünceme göre.

İyi günler.

Esenlikler,

Homeros dönemine gitmeye gerek yok. Hristiyanlığın gelişine kadar alegoriler halk tarafından biliniyor. Hatta alegorileri açıklayan kitaplar bile bulunuyor. Hristiyanlıktan sonraysa bu kitaplar Vatikan'a götürülüyor, bırakılan diğer şeyler de tahrif ediliyor. Bu açıdan, tahrif edilmiş yazıtlar içerisinden JoS ile uyuşmayan kısımları ayıklamamız gerekiyor.

Kendi kültürünü araştıran yabancı bir kardeşimiz, Amerika'da bile insan kurbanının 900'lü yıllarda başladığını söylüyor. Yunanistan gibi kadim bir coğrafyada bu kadar erken bozulmalar görüneceğini düşünmüyorum. Belirttiğim gibi, zaten bu yönde kitapçıklar bile var. Hristiyanlık uğramadan bunlar kolay kolay bozulamıyor. Hristiyanlıktan sonra insanlardaki algı duyusu yok oluyor, zaten rehber olacak hiçbir şey de kalmıyor.

İyi günler.
 
Macellaio(Kasap) said:
Anatolian Division said:
Esenlikler

Bu aralar okuduğum bir kitapta bir şey gördüm kitap "Frigya Hierapolis'i (Pamukkale) Eski Yazıtları." Bir bölümünde Apollon'un ağzıyla yazılmış olan bir yazıtta kurban istiyor. Metni de bırakayım


"Kutsal Toprak, benim oklarımın vurduğu kişiler nedeniyle sallıyor. İyileşmesi imkansız olan ölümcül vebanın yıkıcı sefaletinden zarar gören sadece sizler değilsiniz. Tanrıların intikamcı kötü niyetinden etkilenen kentlerin ve insanların sayısı çoktur. Ben size tanrıların acı getiren kızgınlığına, sunular ve bayramlar ve tam olarak yapılan kurbanlarla engel olmanızı emrediyorum. İlk olarak her şeyin anası olan Toprağa, genç dişi bir sığırı (?) yolların kesiştiği yerde kurban edin ve onu tatlı parfümlerden yapılan tütsüyle kurban edin; ve tüm alev söndüğünde, etrafa sunularla serpin ve bal ve toprak karışımını. Sonra Ether ve gökyüzü tanrılarına tüm bir kuzuyu her türlü aromayla birlikte kurban edin. Sonra törelerinize uygun olarak Deò [yani Demeter] için törenler yapınız ve yeraltı tanrılarına lekesiz kurbanlar sununuz ve törenlere göre yeraltındaki cehennem kahramanlarına sunular yapınız. Ve her zaman Apollon Kareios'a özen gösteriniz zira siz soy olarak benden..."

Ben bunu alegorik olarak da anlayabilirim. Sığır Taurus yani Boğa takımyıldızı olabilir kan ise kök çakrayı temsil ediyor olabilir. Veya bu yazıt bozulmuş mudur yoksa o zamanlar nadir de olsa hayvan kurbanları oluyor muydu?

Teşekkür ederim.

Esenlikler,

Bu kaynağın linkini atarsanız sevinirim öncelikle. Zaten, Antik Yunan dönemlerinde Apollon'un salgın gönderdiğini İlyada destanından öğrenebiliyoruz. En azından, insanların inancı bu yönde. Aynı zamanda, Şifa Tanrısı olarak Apollon kötü miasma ile ilişkilendirilmiştir. Kötü miasmadan arınmanın yolu Apollon'dan geçer, bu inanca da zaten Atina bayramı olan Targelia bayramından anlayabiliyoruz. (Kötü miasmadan arınmak adına Apollon ve Artemis'in doğum günlerinde kutlanan bir bayram ve ikiz tanrıların doğuşundan ötürü sadece "bir ya da iki" insan kurbanı verilir.) Bu bağlamda, yazının net olarak yanlış olduğunu söylemek imkansızdır sadece bu yazıtın ingilizce kaynağını merak ettim. Öncelikle sığırı ben İlyada destanına göre Zeus ile eşleştirirdim.

"Kral Agememnon güçlü Zeus'a,
yağlı bir sığır kurban etti 5 yaşında." (Homeros, İlyada, B:2, S:44)

Buradan anlayabileceğimiz muhtemelen "güç" ile ilişkilendirip yaşlı bir sığır kurban edilmesi ile alakalı. Yaşlı olmasını hayvanın daha güçlü olacağına işaret ettiğini düşünerek incelemiştim fakat burada görülüyor ki yaşın da pek bir anlamı yok. Toprak yani Gaia ile olan ilişkisini pek anladığımı söyleyemem. Bence bu kısım, tam tersine Gökyüzü Tanrılarına kurban edin ile alakalı olan bir kısım yani Zeus'a.

Balı da ben genellikle Hephaistos'a bağlarım. Bunun nedeni ise:

“Bunları söyledi Tanrıça Hera gülümsedi, aldı oğlunun elinden tası, Hephaistos tanrı balını boşalttı kaseden, “soldan başlayarak” sundu tanrılara.” (Homeros, İlyada, Bölüm:1, S:29) ---- Ayriyeten soldan başlamak ritüellerde, ayinlerde ve tapınımlarda kullanılabilecek bir sembol olabilir bu bağlamda.

Yani aslına baktığımızda bir adak ve kurban söz konusu hatta ve hatta insan kurbanları bile söz konusudur.

İyi günler.

Esenlikler

Link atamıyorum ne yazık ki pdf değil kütüphane kitabı.
Pdf'i var mı biimiyorum hiç bakmadım. Cevabınız için teşekkür ederim.

İyi günler.
 
Bright Truth said:
Esenlikler,

Bildiğim kadarıyla, Milattan Sonra gibi Yunanistan'da alegori gibi şeyler pek kalmıyor. Kurbandan bahsediyorsak ne zaman gerçekleştiği önemlidir.

Boğa ise Güneş ile ve tanrılarla ilişkili bir hayvandır. Tam olarak bunun alegorisini bilmesem bile, muhtemelen bilgeliğin boynuzlarıyla veya alt çakralarla ilgili olabilir. Öküz, içgüdülerle ilişkilendirilmiştir. Dionysus'un adlarında da bolca geçmekte.

Eğer buradan hareketle alt çakralarla ilgiliyse, belki de olimpiyatlardan, alınacak zevklerden bile bahsedilebilir. Kesin konuşmam istemiyorum. Kuzunun da yine alegorik anlamları bulunmaktadır.

İyi günler.

Esenlikler

Önümüzdeki ay merkür karesine hangi tarihte başlasam daha iyi olur

İyi günler
 
Macellaio(Kasap) said:
Bright Truth said:
Esenlikler,

Bildiğim kadarıyla, Milattan Sonra gibi Yunanistan'da alegori gibi şeyler pek kalmıyor. Kurbandan bahsediyorsak ne zaman gerçekleştiği önemlidir.

Boğa ise Güneş ile ve tanrılarla ilişkili bir hayvandır. Tam olarak bunun alegorisini bilmesem bile, muhtemelen bilgeliğin boynuzlarıyla veya alt çakralarla ilgili olabilir. Öküz, içgüdülerle ilişkilendirilmiştir. Dionysus'un adlarında da bolca geçmekte.

Eğer buradan hareketle alt çakralarla ilgiliyse, belki de olimpiyatlardan, alınacak zevklerden bile bahsedilebilir. Kesin konuşmam istemiyorum. Kuzunun da yine alegorik anlamları bulunmaktadır.

İyi günler.

Esenlikler,

Boğa konusu ile alakalı şunu söyleyebilirim. Boğa'yı bana kalırsa ki benim alegorik yorumum bu mitolojiden yola çıkarak, Athena'nın sembollerinden birisidir. Bunun nedeni:

"Sonra o sağlam kaleli Atina'dan gelen Atinalılar vardı.
Atina'da görkemli tapınağına yerleştirmişti.
Orada Atinalı gençler her yıl onun için,
Boğa ve koyun kurban ederek ona taparlar" (Homeros, İlyada, B:2, S:49)

Ben o dönemler kurban verildiğine inanan birisiyim ki bu bence reddedilmemeli. Bunun yorumu kişiye göre değişebilir, Athena'nın hayvanlarıdır şeklinde de düşünülebilir ama benim düşüncem yine de Homeros yazılarında gerçekten verilen bir kurban yönünde.

"Troyalılar getirin şuraya iki kuzuyu biri ak biri kara olsun,
Toprak anaya biri, Güneş tanrıya diğeri." (Homeros, İlyada, B:3, S:65)

Tam olarak hangisinin hangisine olduğu belli değil fakat sıra ile gidersek, toprağa ak kuzu, Güneş tanrıya ise kara kuzuyu verdiklerini düşünebiliriz. Burada topraktan bahsederken Gaia ve güneş derken Helios'tan bahsettiğini düşünüyorum. Bu bağlamda senin ele aldığın yazıtta sığır ile kuzunun yer değiştirmesi gerekiyor benim düşünceme göre.

İyi günler.

Bir şey eklemek istiyorum, Homeros gördüklerini değil geçmişten duyduklarını -masalsı- şekilde anlatır. Homeros okumak Roma tarihini Strabon'dan okumak yerine Gladyatör filmini izlemek gibidir. Edebi/masalsı şekilde anlattığı için onun tarihyazımı günümüzde kabul görmez zaten kendisi de güvenilir kaynak kabul edilmez.

İyi günler
 
Anatolian Division said:
Esenlikler

Önümüzdeki ay merkür karesine hangi tarihte başlasam daha iyi olur

İyi günler

Esenlikler,

Takvimde belirtilen herhangi bir tarihte başlayabilirsiniz. Ay'ın boşlukta olup olmadığına dikkat etmeniz ve Merkür saatinde başlamanız yeterlidir. Zaten başlayabileceğiniz çarşamba günleri tarihte işaretlidir, oradan takip edebilirsiniz.

İyi akşamlar.
 
Bright Truth said:
Macellaio(Kasap) said:
Esenlikler,

Boğa konusu ile alakalı şunu söyleyebilirim. Boğa'yı bana kalırsa ki benim alegorik yorumum bu mitolojiden yola çıkarak, Athena'nın sembollerinden birisidir. Bunun nedeni:

"Sonra o sağlam kaleli Atina'dan gelen Atinalılar vardı.
Atina'da görkemli tapınağına yerleştirmişti.
Orada Atinalı gençler her yıl onun için,
Boğa ve koyun kurban ederek ona taparlar" (Homeros, İlyada, B:2, S:49)

Ben o dönemler kurban verildiğine inanan birisiyim ki bu bence reddedilmemeli. Bunun yorumu kişiye göre değişebilir, Athena'nın hayvanlarıdır şeklinde de düşünülebilir ama benim düşüncem yine de Homeros yazılarında gerçekten verilen bir kurban yönünde.

"Troyalılar getirin şuraya iki kuzuyu biri ak biri kara olsun,
Toprak anaya biri, Güneş tanrıya diğeri." (Homeros, İlyada, B:3, S:65)

Tam olarak hangisinin hangisine olduğu belli değil fakat sıra ile gidersek, toprağa ak kuzu, Güneş tanrıya ise kara kuzuyu verdiklerini düşünebiliriz. Burada topraktan bahsederken Gaia ve güneş derken Helios'tan bahsettiğini düşünüyorum. Bu bağlamda senin ele aldığın yazıtta sığır ile kuzunun yer değiştirmesi gerekiyor benim düşünceme göre.

İyi günler.

Esenlikler,

Homeros dönemine gitmeye gerek yok. Hristiyanlığın gelişine kadar alegoriler halk tarafından biliniyor. Hatta alegorileri açıklayan kitaplar bile bulunuyor. Hristiyanlıktan sonraysa bu kitaplar Vatikan'a götürülüyor, bırakılan diğer şeyler de tahrif ediliyor. Bu açıdan, tahrif edilmiş yazıtlar içerisinden JoS ile uyuşmayan kısımları ayıklamamız gerekiyor.

Kendi kültürünü araştıran yabancı bir kardeşimiz, Amerika'da bile insan kurbanının 900'lü yıllarda başladığını söylüyor. Yunanistan gibi kadim bir coğrafyada bu kadar erken bozulmalar görüneceğini düşünmüyorum. Belirttiğim gibi, zaten bu yönde kitapçıklar bile var. Hristiyanlık uğramadan bunlar kolay kolay bozulamıyor. Hristiyanlıktan sonra insanlardaki algı duyusu yok oluyor, zaten rehber olacak hiçbir şey de kalmıyor.

İyi günler.

Esenlikler,

Bahsettiğiniz kitapçıkların isimlerini çok merak ediyorum. Eğer sunarsanız çok memnun olurum.

İyi günler.
 
Bright Truth said:
Macellaio(Kasap) said:
Esenlikler,

Boğa konusu ile alakalı şunu söyleyebilirim. Boğa'yı bana kalırsa ki benim alegorik yorumum bu mitolojiden yola çıkarak, Athena'nın sembollerinden birisidir. Bunun nedeni:

"Sonra o sağlam kaleli Atina'dan gelen Atinalılar vardı.
Atina'da görkemli tapınağına yerleştirmişti.
Orada Atinalı gençler her yıl onun için,
Boğa ve koyun kurban ederek ona taparlar" (Homeros, İlyada, B:2, S:49)

Ben o dönemler kurban verildiğine inanan birisiyim ki bu bence reddedilmemeli. Bunun yorumu kişiye göre değişebilir, Athena'nın hayvanlarıdır şeklinde de düşünülebilir ama benim düşüncem yine de Homeros yazılarında gerçekten verilen bir kurban yönünde.

"Troyalılar getirin şuraya iki kuzuyu biri ak biri kara olsun,
Toprak anaya biri, Güneş tanrıya diğeri." (Homeros, İlyada, B:3, S:65)

Tam olarak hangisinin hangisine olduğu belli değil fakat sıra ile gidersek, toprağa ak kuzu, Güneş tanrıya ise kara kuzuyu verdiklerini düşünebiliriz. Burada topraktan bahsederken Gaia ve güneş derken Helios'tan bahsettiğini düşünüyorum. Bu bağlamda senin ele aldığın yazıtta sığır ile kuzunun yer değiştirmesi gerekiyor benim düşünceme göre.

İyi günler.

Esenlikler,

Homeros dönemine gitmeye gerek yok. Hristiyanlığın gelişine kadar alegoriler halk tarafından biliniyor. Hatta alegorileri açıklayan kitaplar bile bulunuyor. Hristiyanlıktan sonraysa bu kitaplar Vatikan'a götürülüyor, bırakılan diğer şeyler de tahrif ediliyor. Bu açıdan, tahrif edilmiş yazıtlar içerisinden JoS ile uyuşmayan kısımları ayıklamamız gerekiyor.

Kendi kültürünü araştıran yabancı bir kardeşimiz, Amerika'da bile insan kurbanının 900'lü yıllarda başladığını söylüyor. Yunanistan gibi kadim bir coğrafyada bu kadar erken bozulmalar görüneceğini düşünmüyorum. Belirttiğim gibi, zaten bu yönde kitapçıklar bile var. Hristiyanlık uğramadan bunlar kolay kolay bozulamıyor. Hristiyanlıktan sonra insanlardaki algı duyusu yok oluyor, zaten rehber olacak hiçbir şey de kalmıyor.

İyi günler.

Esenlikler,

Şunu de eklemek isterim. Homeros'un İlyada'sının (Papirüs 114) son kitabının çoğunu içeren bir papirüs tomarının iyi korunmuş bir bölümüdür. Argonautika'yı okumuştum, çeviren kişi (şuanda adını net hatırlamıyorum.) İlyada ve odyssey hakkında "iskenderiye" kütüphanesinden kalanlar şeklinde anlatıyordu. Keza fotoğraftaki papirüs bunu kanıtlıyor nitelikte, Mısır kazı çalışmalarında bulunmuş sonuçta. Ayriyeten direkt aynı versiyonu olduğunu savunmuyorum fakat, genel bir kural olarak, bir yazar ne kadar popülerse, eserlerinden yapılan kopya sayısı o kadar fazla olur ve bu eserlerin antik çağda hayatta kalma olasılığı o kadar artar. Homer, eserleri en çok kopyalanan ve aktarılan yazardır. Ünlü 'Bankes Homer' olan Papirüs 114, özellikle çekici bir örnektir. İlyada Kitap 24, satırlar 127-804'ü 16 sütun halinde içerir. Zaten, Homer tamamen değişmedi diye bakmak saçmadır fakat elbette okunulması gereken ve eleştirel bir okuma yapılması gereken bir kitaptır. Yunan eğitimi İlyada üzerinden ilerlerken ve 15 yaşına kadar çocukların ezberlemesi beklenirken şuan bunu tartışmak bana göre saçma olur ve hala bile bir "kaynak" niteliği taşır.

Kaynakça: https://www.bl.uk/greek-manuscripts/articles/manuscripts-of-classical-greek-authors

İyi günler.
 
Macellaio(Kasap) said:
Esenlikler,

Bahsettiğiniz kitapçıkların isimlerini çok merak ediyorum. Eğer sunarsanız çok memnun olurum.

İyi günler.

Esenlikler,

Yüksek Rahip Hoodedcobra666, bu kitapçıklardan bir gönderisinde bahsetmişti. Şu an bir şekilde var olduklarını sanmıyorum. Büyük ihtimal Yunanistan'daki tüm kopyalar toplanıp Vatikan'a götürülmüştür.

İyi geceler.
 
Anatolian Division said:
Macellaio(Kasap) said:
Bright Truth said:
Esenlikler,

Bildiğim kadarıyla, Milattan Sonra gibi Yunanistan'da alegori gibi şeyler pek kalmıyor. Kurbandan bahsediyorsak ne zaman gerçekleştiği önemlidir.

Boğa ise Güneş ile ve tanrılarla ilişkili bir hayvandır. Tam olarak bunun alegorisini bilmesem bile, muhtemelen bilgeliğin boynuzlarıyla veya alt çakralarla ilgili olabilir. Öküz, içgüdülerle ilişkilendirilmiştir. Dionysus'un adlarında da bolca geçmekte.

Eğer buradan hareketle alt çakralarla ilgiliyse, belki de olimpiyatlardan, alınacak zevklerden bile bahsedilebilir. Kesin konuşmam istemiyorum. Kuzunun da yine alegorik anlamları bulunmaktadır.

İyi günler.

Esenlikler,

Boğa konusu ile alakalı şunu söyleyebilirim. Boğa'yı bana kalırsa ki benim alegorik yorumum bu mitolojiden yola çıkarak, Athena'nın sembollerinden birisidir. Bunun nedeni:

"Sonra o sağlam kaleli Atina'dan gelen Atinalılar vardı.
Atina'da görkemli tapınağına yerleştirmişti.
Orada Atinalı gençler her yıl onun için,
Boğa ve koyun kurban ederek ona taparlar" (Homeros, İlyada, B:2, S:49)

Ben o dönemler kurban verildiğine inanan birisiyim ki bu bence reddedilmemeli. Bunun yorumu kişiye göre değişebilir, Athena'nın hayvanlarıdır şeklinde de düşünülebilir ama benim düşüncem yine de Homeros yazılarında gerçekten verilen bir kurban yönünde.

"Troyalılar getirin şuraya iki kuzuyu biri ak biri kara olsun,
Toprak anaya biri, Güneş tanrıya diğeri." (Homeros, İlyada, B:3, S:65)

Tam olarak hangisinin hangisine olduğu belli değil fakat sıra ile gidersek, toprağa ak kuzu, Güneş tanrıya ise kara kuzuyu verdiklerini düşünebiliriz. Burada topraktan bahsederken Gaia ve güneş derken Helios'tan bahsettiğini düşünüyorum. Bu bağlamda senin ele aldığın yazıtta sığır ile kuzunun yer değiştirmesi gerekiyor benim düşünceme göre.

İyi günler.

Bir şey eklemek istiyorum, Homeros gördüklerini değil geçmişten duyduklarını -masalsı- şekilde anlatır. Homeros okumak Roma tarihini Strabon'dan okumak yerine Gladyatör filmini izlemek gibidir. Edebi/masalsı şekilde anlattığı için onun tarihyazımı günümüzde kabul görmez zaten kendisi de güvenilir kaynak kabul edilmez.

İyi günler


Öncelikle achilles, ve bir kaç kişi dışında tarihi bulgular ile kanıtlanabilir kaynaktır. Sana bir çok kaynak atabilirim bu açıdan. "Tarih" bilimi bunu kısmen kabul doğru eder, kısmen eder çünkü dediğin gibi bir edebi dil ve efsaneleştirme çalışması vardır (bir ss olarak bunu bu şekilde nasıl kabul ediyorsun bir fikrim yok çünkü günümüze baktığımızda çoğu mitoloji Homeros, Hesiodos ve Argonautika derlemesi yani sizin inancınızın temeli.) der çünkü bilim bu tarz alegori olaylarını kabul etmez ve bunu olduğu -göründüğü- gibi inceler. Bu noktada ise inanç ve alegori işin içine giriyor. Az önce yukarıda dediğiniz gibi bir alegori söz konusu. Alegoriye inanıp, gladyatör filmine benzetmek bir tık komik olmuş.

Şu durum ise değiştirilebilmesini azaltan bir konu, eskiden Yunanlılar İlyada'yı 15 yaşına kadar ezberlemek zorundaydı. Yani islamdaki "hatim" etme muhabbeti vardı. Bu bağlamda, Yunan paganları için kutsal sayılabilecek(hatta bana göre sayılır.) bir kitaptan bahsediyoruz. Aynı zamanda ise, hatim muhabbeti ile ne kadar değişebilecek olsa da birebir olmasa bile anlam değişmeden aktarılabileceğini düşünüyorum. Ayriyeten, sadece "yazıtlara" bakıyorsanız, Homeros İlyada ile alakalı Yunanistan'da yazıtlar var araştırabilirsiniz. (Yanlış anlaşılmasın eskisinin bire bir aynısı olduğunu savunmuyorum ki bu imkansız.)

"Geçmişten duyduklarını -masalsı- şekilde anlatır.", bu konuya da değinmek istiyorum. Söylenilene göre (o dönemi net olarak, kesin vurgularla tanımlamak imkansız bu bağlamda yine senin nasıl bakacağına ve inanışına bağlı oluyor.) Homeros, şehirleri geziyor ve mitolojileri halktan dinliyor ve bunu kitaplaştırıyor.

Başka bir konu ise, bunun alegorisinin yapılması hakkında olan Bright Truth'un söylediği konu. Bunun ile alakalı herhangi bir kaynak olduğunu görmedim ama bulabilseydim çok güzel olurdu. Bu bağlamda elimizdeki "doğru ya da kısmen değiştirilmiş" kaynakları kendimiz yorumlamamız ve alegorisini çıkartmaya çalışmamız gerekir. Sonuçta, yaktıklarını tamamen yok ettiklerini düşündükleri kaynaklar şuanda bir bir çıkıyor ve belli noktaların değiştirilmediği ve değiştirilemeyeceği konusunda hemfikir olmalıyız. Eski geleneklere göre de ,bu kitabın ezberletilmesine göre, bu kitaplar değiştirildi diyip yabana atılacak kitaplar değildir.

Normalde, yazmayı düşünmüyordum fakat konu ilgimi çekti.

Ayriyeten, Apollon'a adanmış biri olarak o adak kısmının olduğu yazıtın kaynağını öğrenmem mümkün mü? (Yanlış anlama yazdığın şeye yanlış demeye çalışmıyorum, Apollon ile ilgili bulabildiğim her şeyi bulmaya çalışıyorum. Keza olabileceğini de düşünüyorum yazdığın şeyin.) Dediğin şeyi "internet" üzerinde araştırdım ama bununla ilgili bir şey bulamadım.
 
1dodooo said:
Anatolian Division said:
Macellaio(Kasap) said:
Esenlikler,

Boğa konusu ile alakalı şunu söyleyebilirim. Boğa'yı bana kalırsa ki benim alegorik yorumum bu mitolojiden yola çıkarak, Athena'nın sembollerinden birisidir. Bunun nedeni:

"Sonra o sağlam kaleli Atina'dan gelen Atinalılar vardı.
Atina'da görkemli tapınağına yerleştirmişti.
Orada Atinalı gençler her yıl onun için,
Boğa ve koyun kurban ederek ona taparlar" (Homeros, İlyada, B:2, S:49)

Ben o dönemler kurban verildiğine inanan birisiyim ki bu bence reddedilmemeli. Bunun yorumu kişiye göre değişebilir, Athena'nın hayvanlarıdır şeklinde de düşünülebilir ama benim düşüncem yine de Homeros yazılarında gerçekten verilen bir kurban yönünde.

"Troyalılar getirin şuraya iki kuzuyu biri ak biri kara olsun,
Toprak anaya biri, Güneş tanrıya diğeri." (Homeros, İlyada, B:3, S:65)

Tam olarak hangisinin hangisine olduğu belli değil fakat sıra ile gidersek, toprağa ak kuzu, Güneş tanrıya ise kara kuzuyu verdiklerini düşünebiliriz. Burada topraktan bahsederken Gaia ve güneş derken Helios'tan bahsettiğini düşünüyorum. Bu bağlamda senin ele aldığın yazıtta sığır ile kuzunun yer değiştirmesi gerekiyor benim düşünceme göre.

İyi günler.

Bir şey eklemek istiyorum, Homeros gördüklerini değil geçmişten duyduklarını -masalsı- şekilde anlatır. Homeros okumak Roma tarihini Strabon'dan okumak yerine Gladyatör filmini izlemek gibidir. Edebi/masalsı şekilde anlattığı için onun tarihyazımı günümüzde kabul görmez zaten kendisi de güvenilir kaynak kabul edilmez.

İyi günler


Öncelikle achilles, ve bir kaç kişi dışında tarihi bulgular ile kanıtlanabilir kaynaktır. Sana bir çok kaynak atabilirim bu açıdan. "Tarih" bilimi bunu kısmen kabul doğru eder, kısmen eder çünkü dediğin gibi bir edebi dil ve efsaneleştirme çalışması vardır (bir ss olarak bunu bu şekilde nasıl kabul ediyorsun bir fikrim yok çünkü günümüze baktığımızda çoğu mitoloji Homeros, Hesiodos ve Argonautika derlemesi yani sizin inancınızın temeli.) der çünkü bilim bu tarz alegori olaylarını kabul etmez ve bunu olduğu -göründüğü- gibi inceler. Bu noktada ise inanç ve alegori işin içine giriyor. Az önce yukarıda dediğiniz gibi bir alegori söz konusu. Alegoriye inanıp, gladyatör filmine benzetmek bir tık komik olmuş.

Şu durum ise değiştirilebilmesini azaltan bir konu, eskiden Yunanlılar İlyada'yı 15 yaşına kadar ezberlemek zorundaydı. Yani islamdaki "hatim" etme muhabbeti vardı. Bu bağlamda, Yunan paganları için kutsal sayılabilecek(hatta bana göre sayılır.) bir kitaptan bahsediyoruz. Aynı zamanda ise, hatim muhabbeti ile ne kadar değişebilecek olsa da birebir olmasa bile anlam değişmeden aktarılabileceğini düşünüyorum. Ayriyeten, sadece "yazıtlara" bakıyorsanız, Homeros İlyada ile alakalı Yunanistan'da yazıtlar var araştırabilirsiniz. (Yanlış anlaşılmasın eskisinin bire bir aynısı olduğunu savunmuyorum ki bu imkansız.)

"Geçmişten duyduklarını -masalsı- şekilde anlatır.", bu konuya da değinmek istiyorum. Söylenilene göre (o dönemi net olarak, kesin vurgularla tanımlamak imkansız bu bağlamda yine senin nasıl bakacağına ve inanışına bağlı oluyor.) Homeros, şehirleri geziyor ve mitolojileri halktan dinliyor ve bunu kitaplaştırıyor.

Başka bir konu ise, bunun alegorisinin yapılması hakkında olan Bright Truth'un söylediği konu. Bunun ile alakalı herhangi bir kaynak olduğunu görmedim ama bulabilseydim çok güzel olurdu. Bu bağlamda elimizdeki "doğru ya da kısmen değiştirilmiş" kaynakları kendimiz yorumlamamız ve alegorisini çıkartmaya çalışmamız gerekir. Sonuçta, yaktıklarını tamamen yok ettiklerini düşündükleri kaynaklar şuanda bir bir çıkıyor ve belli noktaların değiştirilmediği ve değiştirilemeyeceği konusunda hemfikir olmalıyız. Eski geleneklere göre de ,bu kitabın ezberletilmesine göre, bu kitaplar değiştirildi diyip yabana atılacak kitaplar değildir.

Normalde, yazmayı düşünmüyordum fakat konu ilgimi çekti.

Ayriyeten, Apollon'a adanmış biri olarak o adak kısmının olduğu yazıtın kaynağını öğrenmem mümkün mü? (Yanlış anlama yazdığın şeye yanlış demeye çalışmıyorum, Apollon ile ilgili bulabildiğim her şeyi bulmaya çalışıyorum. Keza olabileceğini de düşünüyorum yazdığın şeyin.) Dediğin şeyi "internet" üzerinde araştırdım ama bununla ilgili bir şey bulamadım.

Seni gördüğüme sevindim dodo

Troya konusuna açıklık getireyim, öncelikle bölüm başkanımız troya kazı çalışmasını yürüten ekibin başı.

Homeros'un masal yazdığını söylemek karakterleri ve olayları reddetmek olmuyor. Olayları ve karakterleri daha şişirerek abartarak anlatıyor. İlyada'yı okuduysan onun önsüzünde bahsediliyor Homeros'un bazı olayları soyluların zevki için destansılaştırarak tek taraflı anlattığı. Nabza göre şerbet vermiş, yunanların önünde troyalıları överek anlatamaz. Troya savaşı alegorik demiyorum, olaylar soylular için destanlaştırılırken bağlamından koparılarak anlatılmış onu kastettim. Bu arada Hektor'un tümülüsü Çanakkale Pınarbaşında, gezip görebilirsin, ben gördüm.

Troya savaşı Miken kahramanlık çağı olayları silsilesinin bir parçasıdır.

Troya savaşı için 4. Katman deniyor o katmanda yangın izleri de var, İlyada'da biri gidip tapınağa sığınıyor, tapınağa duvar örüp yakıyorlar hatırlarsan, o yangın izlerinin oraya ait olduğunu düşünülüyor. Buradan at'a bağlıyorlar. At olayının ne olduğu hiç kesin değil. Bazı tarihçiler atın hediye olarak verilmediğini, koçbaşı olarak kullanıldığını ve şehrin zor ile alındığını yazarlar. Bu at hediye etme olayını Homeros'un uydurduğunu anlatırlar. Bahsettiğim şey de buydu. Yunan-Pers savaşlarında da Persler yakın dövüşten çekinen uzaktan ok atan korkak savaşçılardır Homeros'a göre. Homeros'tan Yunanların veya Perslerin asker sayısını, savaş taktiklerini, kaç ölü kaç yaralı bıraktıklarını bilemezsin, Troya savaşında olduğu gibi. Çünkü zevk için hoşnutluk için yazılmıştır. Bugün nasıl rap veya rock müzik dinlerken zevk alıyorsak o zamanlar da insanlar bunları dinleyerek zevk alıyorlardı. Bir yandan şarap içerek tabi. Homeros'un İlyadasının bilimsel değeri yoktur.

15 yaşına kadar ezberlemek zorunda oldukları konusunu ilk kez duydum, gerçekse teşekkür ederim ufkum açıldı.

Homeros'un gezdiğini hatırlamıyorum bir kıyı kentinde oturuyordu ama neresi hatırlamıyorum lakin gezmediğine %100 eminim.

İyi geceler.
 
1dodooo said:
Anatolian Division said:
Macellaio(Kasap) said:
Esenlikler,

Boğa konusu ile alakalı şunu söyleyebilirim. Boğa'yı bana kalırsa ki benim alegorik yorumum bu mitolojiden yola çıkarak, Athena'nın sembollerinden birisidir. Bunun nedeni:

"Sonra o sağlam kaleli Atina'dan gelen Atinalılar vardı.
Atina'da görkemli tapınağına yerleştirmişti.
Orada Atinalı gençler her yıl onun için,
Boğa ve koyun kurban ederek ona taparlar" (Homeros, İlyada, B:2, S:49)

Ben o dönemler kurban verildiğine inanan birisiyim ki bu bence reddedilmemeli. Bunun yorumu kişiye göre değişebilir, Athena'nın hayvanlarıdır şeklinde de düşünülebilir ama benim düşüncem yine de Homeros yazılarında gerçekten verilen bir kurban yönünde.

"Troyalılar getirin şuraya iki kuzuyu biri ak biri kara olsun,
Toprak anaya biri, Güneş tanrıya diğeri." (Homeros, İlyada, B:3, S:65)

Tam olarak hangisinin hangisine olduğu belli değil fakat sıra ile gidersek, toprağa ak kuzu, Güneş tanrıya ise kara kuzuyu verdiklerini düşünebiliriz. Burada topraktan bahsederken Gaia ve güneş derken Helios'tan bahsettiğini düşünüyorum. Bu bağlamda senin ele aldığın yazıtta sığır ile kuzunun yer değiştirmesi gerekiyor benim düşünceme göre.

İyi günler.

Bir şey eklemek istiyorum, Homeros gördüklerini değil geçmişten duyduklarını -masalsı- şekilde anlatır. Homeros okumak Roma tarihini Strabon'dan okumak yerine Gladyatör filmini izlemek gibidir. Edebi/masalsı şekilde anlattığı için onun tarihyazımı günümüzde kabul görmez zaten kendisi de güvenilir kaynak kabul edilmez.

İyi günler


Öncelikle achilles, ve bir kaç kişi dışında tarihi bulgular ile kanıtlanabilir kaynaktır. Sana bir çok kaynak atabilirim bu açıdan. "Tarih" bilimi bunu kısmen kabul doğru eder, kısmen eder çünkü dediğin gibi bir edebi dil ve efsaneleştirme çalışması vardır (bir ss olarak bunu bu şekilde nasıl kabul ediyorsun bir fikrim yok çünkü günümüze baktığımızda çoğu mitoloji Homeros, Hesiodos ve Argonautika derlemesi yani sizin inancınızın temeli.) der çünkü bilim bu tarz alegori olaylarını kabul etmez ve bunu olduğu -göründüğü- gibi inceler. Bu noktada ise inanç ve alegori işin içine giriyor. Az önce yukarıda dediğiniz gibi bir alegori söz konusu. Alegoriye inanıp, gladyatör filmine benzetmek bir tık komik olmuş.

Şu durum ise değiştirilebilmesini azaltan bir konu, eskiden Yunanlılar İlyada'yı 15 yaşına kadar ezberlemek zorundaydı. Yani islamdaki "hatim" etme muhabbeti vardı. Bu bağlamda, Yunan paganları için kutsal sayılabilecek(hatta bana göre sayılır.) bir kitaptan bahsediyoruz. Aynı zamanda ise, hatim muhabbeti ile ne kadar değişebilecek olsa da birebir olmasa bile anlam değişmeden aktarılabileceğini düşünüyorum. Ayriyeten, sadece "yazıtlara" bakıyorsanız, Homeros İlyada ile alakalı Yunanistan'da yazıtlar var araştırabilirsiniz. (Yanlış anlaşılmasın eskisinin bire bir aynısı olduğunu savunmuyorum ki bu imkansız.)

"Geçmişten duyduklarını -masalsı- şekilde anlatır.", bu konuya da değinmek istiyorum. Söylenilene göre (o dönemi net olarak, kesin vurgularla tanımlamak imkansız bu bağlamda yine senin nasıl bakacağına ve inanışına bağlı oluyor.) Homeros, şehirleri geziyor ve mitolojileri halktan dinliyor ve bunu kitaplaştırıyor.

Başka bir konu ise, bunun alegorisinin yapılması hakkında olan Bright Truth'un söylediği konu. Bunun ile alakalı herhangi bir kaynak olduğunu görmedim ama bulabilseydim çok güzel olurdu. Bu bağlamda elimizdeki "doğru ya da kısmen değiştirilmiş" kaynakları kendimiz yorumlamamız ve alegorisini çıkartmaya çalışmamız gerekir. Sonuçta, yaktıklarını tamamen yok ettiklerini düşündükleri kaynaklar şuanda bir bir çıkıyor ve belli noktaların değiştirilmediği ve değiştirilemeyeceği konusunda hemfikir olmalıyız. Eski geleneklere göre de ,bu kitabın ezberletilmesine göre, bu kitaplar değiştirildi diyip yabana atılacak kitaplar değildir.

Normalde, yazmayı düşünmüyordum fakat konu ilgimi çekti.

Ayriyeten, Apollon'a adanmış biri olarak o adak kısmının olduğu yazıtın kaynağını öğrenmem mümkün mü? (Yanlış anlama yazdığın şeye yanlış demeye çalışmıyorum, Apollon ile ilgili bulabildiğim her şeyi bulmaya çalışıyorum. Keza olabileceğini de düşünüyorum yazdığın şeyin.) Dediğin şeyi "internet" üzerinde araştırdım ama bununla ilgili bir şey bulamadım.

Son yazdığını unutmuşum, Apollon apollon archegetes hierapolis yazarsan bir şeyler çıkıyor ama kitabın kendisi satışta mıdır halen bilmiyorum.
 
Anatolian Division said:
1dodooo said:
Anatolian Division said:
Bir şey eklemek istiyorum, Homeros gördüklerini değil geçmişten duyduklarını -masalsı- şekilde anlatır. Homeros okumak Roma tarihini Strabon'dan okumak yerine Gladyatör filmini izlemek gibidir. Edebi/masalsı şekilde anlattığı için onun tarihyazımı günümüzde kabul görmez zaten kendisi de güvenilir kaynak kabul edilmez.

İyi günler


Öncelikle achilles, ve bir kaç kişi dışında tarihi bulgular ile kanıtlanabilir kaynaktır. Sana bir çok kaynak atabilirim bu açıdan. "Tarih" bilimi bunu kısmen kabul doğru eder, kısmen eder çünkü dediğin gibi bir edebi dil ve efsaneleştirme çalışması vardır (bir ss olarak bunu bu şekilde nasıl kabul ediyorsun bir fikrim yok çünkü günümüze baktığımızda çoğu mitoloji Homeros, Hesiodos ve Argonautika derlemesi yani sizin inancınızın temeli.) der çünkü bilim bu tarz alegori olaylarını kabul etmez ve bunu olduğu -göründüğü- gibi inceler. Bu noktada ise inanç ve alegori işin içine giriyor. Az önce yukarıda dediğiniz gibi bir alegori söz konusu. Alegoriye inanıp, gladyatör filmine benzetmek bir tık komik olmuş.

Şu durum ise değiştirilebilmesini azaltan bir konu, eskiden Yunanlılar İlyada'yı 15 yaşına kadar ezberlemek zorundaydı. Yani islamdaki "hatim" etme muhabbeti vardı. Bu bağlamda, Yunan paganları için kutsal sayılabilecek(hatta bana göre sayılır.) bir kitaptan bahsediyoruz. Aynı zamanda ise, hatim muhabbeti ile ne kadar değişebilecek olsa da birebir olmasa bile anlam değişmeden aktarılabileceğini düşünüyorum. Ayriyeten, sadece "yazıtlara" bakıyorsanız, Homeros İlyada ile alakalı Yunanistan'da yazıtlar var araştırabilirsiniz. (Yanlış anlaşılmasın eskisinin bire bir aynısı olduğunu savunmuyorum ki bu imkansız.)

"Geçmişten duyduklarını -masalsı- şekilde anlatır.", bu konuya da değinmek istiyorum. Söylenilene göre (o dönemi net olarak, kesin vurgularla tanımlamak imkansız bu bağlamda yine senin nasıl bakacağına ve inanışına bağlı oluyor.) Homeros, şehirleri geziyor ve mitolojileri halktan dinliyor ve bunu kitaplaştırıyor.

Başka bir konu ise, bunun alegorisinin yapılması hakkında olan Bright Truth'un söylediği konu. Bunun ile alakalı herhangi bir kaynak olduğunu görmedim ama bulabilseydim çok güzel olurdu. Bu bağlamda elimizdeki "doğru ya da kısmen değiştirilmiş" kaynakları kendimiz yorumlamamız ve alegorisini çıkartmaya çalışmamız gerekir. Sonuçta, yaktıklarını tamamen yok ettiklerini düşündükleri kaynaklar şuanda bir bir çıkıyor ve belli noktaların değiştirilmediği ve değiştirilemeyeceği konusunda hemfikir olmalıyız. Eski geleneklere göre de ,bu kitabın ezberletilmesine göre, bu kitaplar değiştirildi diyip yabana atılacak kitaplar değildir.

Normalde, yazmayı düşünmüyordum fakat konu ilgimi çekti.

Ayriyeten, Apollon'a adanmış biri olarak o adak kısmının olduğu yazıtın kaynağını öğrenmem mümkün mü? (Yanlış anlama yazdığın şeye yanlış demeye çalışmıyorum, Apollon ile ilgili bulabildiğim her şeyi bulmaya çalışıyorum. Keza olabileceğini de düşünüyorum yazdığın şeyin.) Dediğin şeyi "internet" üzerinde araştırdım ama bununla ilgili bir şey bulamadım.

Seni gördüğüme sevindim dodo

Troya konusuna açıklık getireyim, öncelikle bölüm başkanımız troya kazı çalışmasını yürüten ekibin başı.

Homeros'un masal yazdığını söylemek karakterleri ve olayları reddetmek olmuyor. Olayları ve karakterleri daha şişirerek abartarak anlatıyor. İlyada'yı okuduysan onun önsüzünde bahsediliyor Homeros'un bazı olayları soyluların zevki için destansılaştırarak tek taraflı anlattığı. Nabza göre şerbet vermiş, yunanların önünde troyalıları överek anlatamaz. Troya savaşı alegorik demiyorum, olaylar soylular için destanlaştırılırken bağlamından koparılarak anlatılmış onu kastettim. Bu arada Hektor'un tümülüsü Çanakkale Pınarbaşında, gezip görebilirsin, ben gördüm.

Troya savaşı Miken kahramanlık çağı olayları silsilesinin bir parçasıdır.

Troya savaşı için 4. Katman deniyor o katmanda yangın izleri de var, İlyada'da biri gidip tapınağa sığınıyor, tapınağa duvar örüp yakıyorlar hatırlarsan, o yangın izlerinin oraya ait olduğunu düşünülüyor. Buradan at'a bağlıyorlar. At olayının ne olduğu hiç kesin değil. Bazı tarihçiler atın hediye olarak verilmediğini, koçbaşı olarak kullanıldığını ve şehrin zor ile alındığını yazarlar. Bu at hediye etme olayını Homeros'un uydurduğunu anlatırlar. Bahsettiğim şey de buydu. Yunan-Pers savaşlarında da Persler yakın dövüşten çekinen uzaktan ok atan korkak savaşçılardır Homeros'a göre. Homeros'tan Yunanların veya Perslerin asker sayısını, savaş taktiklerini, kaç ölü kaç yaralı bıraktıklarını bilemezsin, Troya savaşında olduğu gibi. Çünkü zevk için hoşnutluk için yazılmıştır. Bugün nasıl rap veya rock müzik dinlerken zevk alıyorsak o zamanlar da insanlar bunları dinleyerek zevk alıyorlardı. Bir yandan şarap içerek tabi. Homeros'un İlyadasının bilimsel değeri yoktur.

15 yaşına kadar ezberlemek zorunda oldukları konusunu ilk kez duydum, gerçekse teşekkür ederim ufkum açıldı.

Homeros'un gezdiğini hatırlamıyorum bir kıyı kentinde oturuyordu ama neresi hatırlamıyorum lakin gezmediğine %100 eminim.

İyi geceler.

Merhaba, ben de seni gördüğüme sevindim.

Asker sayısı hakkında bu arada Homeros'un yazısından ortalama bir şey çıkartılabilir. Şuradan şu kadar gemiyle geldiler, başka bir yerden de bu kadar gemiyle geldiler gibisinden tabirleri vardır. Tabii bir gemi içerisinde ne kadar asker olduğunu tam olarak bilemeyiz burası ayrı konu.

Ben tarihsel olarak kesinlik bildirir diye bir şey ifade etmedim. Dediğin gibi bir taraflı olma söz konusu, benim demek istediğim şey basit. Buradan tanrıların nasıl davrandığını nasıl bir karaktere ya da enerjiye sahip olduklarını birazcık anlamak ve aynı zamanda geleneklere bakmaktır, anlatmak istediğim şey. Ben bunun tarihsel bir kanıt niteliği taşıdığını söylemedim zaten konunun en başında. Keza kurban edilen hayvanlara da buradan bakılabilir olarak söyledim ki, bunun nedeni ise genellenebilir nitelikte olması ve "burada" da geleneğin değişmediğini varsayarak geleneğe göre yazıldığını varsaymaktır. "300 sene sonra X kişisi, şu hayvanı kurban etti." bunu bilemez ama geleneğini bilebilir.

Antik zamanlarda, her yerde aynı tanrıya ve hatta eş değer olarak bile tapınım söz konusu değildi. Örneğin Rodos'ta çok daha az Tanrı sayısı görüyoruz bu yüzden "genel" kaynak almakta gelenekler için "Homeros"un kullanılabilir olduğunu söyledim ki pagan birisinin "bir şehir ya da kabileyi ele almasını" öneririm genelde çünkü ritüeller, tapınım, patron tanrı hatta Tanrılara bağlılık bile farkeder. Genellemeye örnek vermek gerekirsek Agamemnon'un Zeus'a 5 yaşındaki bir sığırı kurban etmesi gibi ya da "nam, şöhret ve saygınlık" gibi konularda Zeus'tan yardım istemeleri gibi. Ben bir pagan olarak bu şekilde incelerim. Bu açıdan ben kullanılabilir kaynak olarak nitelendirdim ki günümüzde İlyada'yı tarihsel bir amaç uğruna okuyan çok az insan vardır hatta bence yoktur. İnanışlar, gelenekler ve bunun gibi konular için okurlar. Ben de bu konuda ele alınabilir bir kaynak olduğunu söyledim zaten. Keza üstünden yüzyıllar geçtikten sonra yazılan bir yazıdır bu, direkt olarak tarihsel olarak doğru olduğunu kabul etmek saçmalıktır. Ben inanç kategorisinde incelerim bu yapıtı. Tanrıları anlamak, nelerle uğraştığını anlamak, sembolizasyonlarına bakmak ve gelenekleri anlamak açısından incelerim çünkü şarap dökmek mesela bir gelenektir ve burada da geçer. Sadece gelenekler açısından İlyada bile okumam döneminin Yunan felsefecilerini de okurum çünkü günlük hayattan bir şeyler taşırlar, bu şekilde o dönemleri anlamaya çalışırım ki o dönemleri anlamada felsefeciler bile okunup kabul edilebilir bana göre.

Şuana dek herhangi bir şekilde, "bu kurbanı isteriz" gibisinden bir şey görmedim. Daha çok insanların verdiği bir şeydir, mitolojide Tanrılar istemez ama kurbanın "kabulu" vardır mitolojide. (Tam olarak nasıl kurbanın kabul edilip edilmediğini anladıklarını anlamadım.) Umarım bazı noktalarda anlaşabilmişizdir, tekrar söyleyeceğim gelenek, inanç ve Tanrı sembolizasyonu için incelenebilir bir kitap olduğunu savunur ve söylerim. Keza 1800 yılındaki olmuş bir savaşı, gidip savaşanların torunlarının torunlarının torunlarından dinleyip tarihsel olarak yazsam ve her şeyin doğru olması "biraz" saçma olurdu. Umarım, araştırmana katkım dokunmuştur.

İyi geceler.
 
1dodooo said:
Anatolian Division said:
1dodooo said:
Öncelikle achilles, ve bir kaç kişi dışında tarihi bulgular ile kanıtlanabilir kaynaktır. Sana bir çok kaynak atabilirim bu açıdan. "Tarih" bilimi bunu kısmen kabul doğru eder, kısmen eder çünkü dediğin gibi bir edebi dil ve efsaneleştirme çalışması vardır (bir ss olarak bunu bu şekilde nasıl kabul ediyorsun bir fikrim yok çünkü günümüze baktığımızda çoğu mitoloji Homeros, Hesiodos ve Argonautika derlemesi yani sizin inancınızın temeli.) der çünkü bilim bu tarz alegori olaylarını kabul etmez ve bunu olduğu -göründüğü- gibi inceler. Bu noktada ise inanç ve alegori işin içine giriyor. Az önce yukarıda dediğiniz gibi bir alegori söz konusu. Alegoriye inanıp, gladyatör filmine benzetmek bir tık komik olmuş.

Şu durum ise değiştirilebilmesini azaltan bir konu, eskiden Yunanlılar İlyada'yı 15 yaşına kadar ezberlemek zorundaydı. Yani islamdaki "hatim" etme muhabbeti vardı. Bu bağlamda, Yunan paganları için kutsal sayılabilecek(hatta bana göre sayılır.) bir kitaptan bahsediyoruz. Aynı zamanda ise, hatim muhabbeti ile ne kadar değişebilecek olsa da birebir olmasa bile anlam değişmeden aktarılabileceğini düşünüyorum. Ayriyeten, sadece "yazıtlara" bakıyorsanız, Homeros İlyada ile alakalı Yunanistan'da yazıtlar var araştırabilirsiniz. (Yanlış anlaşılmasın eskisinin bire bir aynısı olduğunu savunmuyorum ki bu imkansız.)

"Geçmişten duyduklarını -masalsı- şekilde anlatır.", bu konuya da değinmek istiyorum. Söylenilene göre (o dönemi net olarak, kesin vurgularla tanımlamak imkansız bu bağlamda yine senin nasıl bakacağına ve inanışına bağlı oluyor.) Homeros, şehirleri geziyor ve mitolojileri halktan dinliyor ve bunu kitaplaştırıyor.

Başka bir konu ise, bunun alegorisinin yapılması hakkında olan Bright Truth'un söylediği konu. Bunun ile alakalı herhangi bir kaynak olduğunu görmedim ama bulabilseydim çok güzel olurdu. Bu bağlamda elimizdeki "doğru ya da kısmen değiştirilmiş" kaynakları kendimiz yorumlamamız ve alegorisini çıkartmaya çalışmamız gerekir. Sonuçta, yaktıklarını tamamen yok ettiklerini düşündükleri kaynaklar şuanda bir bir çıkıyor ve belli noktaların değiştirilmediği ve değiştirilemeyeceği konusunda hemfikir olmalıyız. Eski geleneklere göre de ,bu kitabın ezberletilmesine göre, bu kitaplar değiştirildi diyip yabana atılacak kitaplar değildir.

Normalde, yazmayı düşünmüyordum fakat konu ilgimi çekti.

Ayriyeten, Apollon'a adanmış biri olarak o adak kısmının olduğu yazıtın kaynağını öğrenmem mümkün mü? (Yanlış anlama yazdığın şeye yanlış demeye çalışmıyorum, Apollon ile ilgili bulabildiğim her şeyi bulmaya çalışıyorum. Keza olabileceğini de düşünüyorum yazdığın şeyin.) Dediğin şeyi "internet" üzerinde araştırdım ama bununla ilgili bir şey bulamadım.

Seni gördüğüme sevindim dodo

Troya konusuna açıklık getireyim, öncelikle bölüm başkanımız troya kazı çalışmasını yürüten ekibin başı.

Homeros'un masal yazdığını söylemek karakterleri ve olayları reddetmek olmuyor. Olayları ve karakterleri daha şişirerek abartarak anlatıyor. İlyada'yı okuduysan onun önsüzünde bahsediliyor Homeros'un bazı olayları soyluların zevki için destansılaştırarak tek taraflı anlattığı. Nabza göre şerbet vermiş, yunanların önünde troyalıları överek anlatamaz. Troya savaşı alegorik demiyorum, olaylar soylular için destanlaştırılırken bağlamından koparılarak anlatılmış onu kastettim. Bu arada Hektor'un tümülüsü Çanakkale Pınarbaşında, gezip görebilirsin, ben gördüm.

Troya savaşı Miken kahramanlık çağı olayları silsilesinin bir parçasıdır.

Troya savaşı için 4. Katman deniyor o katmanda yangın izleri de var, İlyada'da biri gidip tapınağa sığınıyor, tapınağa duvar örüp yakıyorlar hatırlarsan, o yangın izlerinin oraya ait olduğunu düşünülüyor. Buradan at'a bağlıyorlar. At olayının ne olduğu hiç kesin değil. Bazı tarihçiler atın hediye olarak verilmediğini, koçbaşı olarak kullanıldığını ve şehrin zor ile alındığını yazarlar. Bu at hediye etme olayını Homeros'un uydurduğunu anlatırlar. Bahsettiğim şey de buydu. Yunan-Pers savaşlarında da Persler yakın dövüşten çekinen uzaktan ok atan korkak savaşçılardır Homeros'a göre. Homeros'tan Yunanların veya Perslerin asker sayısını, savaş taktiklerini, kaç ölü kaç yaralı bıraktıklarını bilemezsin, Troya savaşında olduğu gibi. Çünkü zevk için hoşnutluk için yazılmıştır. Bugün nasıl rap veya rock müzik dinlerken zevk alıyorsak o zamanlar da insanlar bunları dinleyerek zevk alıyorlardı. Bir yandan şarap içerek tabi. Homeros'un İlyadasının bilimsel değeri yoktur.

15 yaşına kadar ezberlemek zorunda oldukları konusunu ilk kez duydum, gerçekse teşekkür ederim ufkum açıldı.

Homeros'un gezdiğini hatırlamıyorum bir kıyı kentinde oturuyordu ama neresi hatırlamıyorum lakin gezmediğine %100 eminim.

İyi geceler.

Merhaba, ben de seni gördüğüme sevindim.

Asker sayısı hakkında bu arada Homeros'un yazısından ortalama bir şey çıkartılabilir. Şuradan şu kadar gemiyle geldiler, başka bir yerden de bu kadar gemiyle geldiler gibisinden tabirleri vardır. Tabii bir gemi içerisinde ne kadar asker olduğunu tam olarak bilemeyiz burası ayrı konu.

Ben tarihsel olarak kesinlik bildirir diye bir şey ifade etmedim. Dediğin gibi bir taraflı olma söz konusu, benim demek istediğim şey basit. Buradan tanrıların nasıl davrandığını nasıl bir karaktere ya da enerjiye sahip olduklarını birazcık anlamak ve aynı zamanda geleneklere bakmaktır, anlatmak istediğim şey. Ben bunun tarihsel bir kanıt niteliği taşıdığını söylemedim zaten konunun en başında. Keza kurban edilen hayvanlara da buradan bakılabilir olarak söyledim ki, bunun nedeni ise genellenebilir nitelikte olması ve "burada" da geleneğin değişmediğini varsayarak geleneğe göre yazıldığını varsaymaktır. "300 sene sonra X kişisi, şu hayvanı kurban etti." bunu bilemez ama geleneğini bilebilir.

Antik zamanlarda, her yerde aynı tanrıya ve hatta eş değer olarak bile tapınım söz konusu değildi. Örneğin Rodos'ta çok daha az Tanrı sayısı görüyoruz bu yüzden "genel" kaynak almakta gelenekler için "Homeros"un kullanılabilir olduğunu söyledim ki pagan birisinin "bir şehir ya da kabileyi ele almasını" öneririm genelde çünkü ritüeller, tapınım, patron tanrı hatta Tanrılara bağlılık bile farkeder. Genellemeye örnek vermek gerekirsek Agamemnon'un Zeus'a 5 yaşındaki bir sığırı kurban etmesi gibi ya da "nam, şöhret ve saygınlık" gibi konularda Zeus'tan yardım istemeleri gibi. Ben bir pagan olarak bu şekilde incelerim. Bu açıdan ben kullanılabilir kaynak olarak nitelendirdim ki günümüzde İlyada'yı tarihsel bir amaç uğruna okuyan çok az insan vardır hatta bence yoktur. İnanışlar, gelenekler ve bunun gibi konular için okurlar. Ben de bu konuda ele alınabilir bir kaynak olduğunu söyledim zaten. Keza üstünden yüzyıllar geçtikten sonra yazılan bir yazıdır bu, direkt olarak tarihsel olarak doğru olduğunu kabul etmek saçmalıktır. Ben inanç kategorisinde incelerim bu yapıtı. Tanrıları anlamak, nelerle uğraştığını anlamak, sembolizasyonlarına bakmak ve gelenekleri anlamak açısından incelerim çünkü şarap dökmek mesela bir gelenektir ve burada da geçer. Sadece gelenekler açısından İlyada bile okumam döneminin Yunan felsefecilerini de okurum çünkü günlük hayattan bir şeyler taşırlar, bu şekilde o dönemleri anlamaya çalışırım ki o dönemleri anlamada felsefeciler bile okunup kabul edilebilir bana göre.

Şuana dek herhangi bir şekilde, "bu kurbanı isteriz" gibisinden bir şey görmedim. Daha çok insanların verdiği bir şeydir, mitolojide Tanrılar istemez ama kurbanın "kabulu" vardır mitolojide. (Tam olarak nasıl kurbanın kabul edilip edilmediğini anladıklarını anlamadım.) Umarım bazı noktalarda anlaşabilmişizdir, tekrar söyleyeceğim gelenek, inanç ve Tanrı sembolizasyonu için incelenebilir bir kitap olduğunu savunur ve söylerim. Keza 1800 yılındaki olmuş bir savaşı, gidip savaşanların torunlarının torunlarının torunlarından dinleyip tarihsel olarak yazsam ve her şeyin doğru olması "biraz" saçma olurdu. Umarım, araştırmana katkım dokunmuştur.

İyi geceler.

Demek istediğini anladım zaten çoğunlukla aynı düşünüyoruz, ayrıştığımız konuda "İlyada'nın toplumsal değer açısından önemi" tarzı tez felan yazmak gerekir ki bu kadar derin düşünen insanlar olmasaydık zaten bence hiçbirimiz burada olmazdık :D

Seninle özelden nasıl nereden iletişime geçebilirim?
 

Dodo seni burada görmek ne güzel uzun zamandır karşılaşmadık nasılsın ?

(Biliyorum konunun sapmaması için bunu göndermemem lazımdı ama yinede gönderdim kusura bakmayın bright truth)
 
Anatolian Division said:
1dodooo said:
Anatolian Division said:
Seni gördüğüme sevindim dodo

Troya konusuna açıklık getireyim, öncelikle bölüm başkanımız troya kazı çalışmasını yürüten ekibin başı.

Homeros'un masal yazdığını söylemek karakterleri ve olayları reddetmek olmuyor. Olayları ve karakterleri daha şişirerek abartarak anlatıyor. İlyada'yı okuduysan onun önsüzünde bahsediliyor Homeros'un bazı olayları soyluların zevki için destansılaştırarak tek taraflı anlattığı. Nabza göre şerbet vermiş, yunanların önünde troyalıları överek anlatamaz. Troya savaşı alegorik demiyorum, olaylar soylular için destanlaştırılırken bağlamından koparılarak anlatılmış onu kastettim. Bu arada Hektor'un tümülüsü Çanakkale Pınarbaşında, gezip görebilirsin, ben gördüm.

Troya savaşı Miken kahramanlık çağı olayları silsilesinin bir parçasıdır.

Troya savaşı için 4. Katman deniyor o katmanda yangın izleri de var, İlyada'da biri gidip tapınağa sığınıyor, tapınağa duvar örüp yakıyorlar hatırlarsan, o yangın izlerinin oraya ait olduğunu düşünülüyor. Buradan at'a bağlıyorlar. At olayının ne olduğu hiç kesin değil. Bazı tarihçiler atın hediye olarak verilmediğini, koçbaşı olarak kullanıldığını ve şehrin zor ile alındığını yazarlar. Bu at hediye etme olayını Homeros'un uydurduğunu anlatırlar. Bahsettiğim şey de buydu. Yunan-Pers savaşlarında da Persler yakın dövüşten çekinen uzaktan ok atan korkak savaşçılardır Homeros'a göre. Homeros'tan Yunanların veya Perslerin asker sayısını, savaş taktiklerini, kaç ölü kaç yaralı bıraktıklarını bilemezsin, Troya savaşında olduğu gibi. Çünkü zevk için hoşnutluk için yazılmıştır. Bugün nasıl rap veya rock müzik dinlerken zevk alıyorsak o zamanlar da insanlar bunları dinleyerek zevk alıyorlardı. Bir yandan şarap içerek tabi. Homeros'un İlyadasının bilimsel değeri yoktur.

15 yaşına kadar ezberlemek zorunda oldukları konusunu ilk kez duydum, gerçekse teşekkür ederim ufkum açıldı.

Homeros'un gezdiğini hatırlamıyorum bir kıyı kentinde oturuyordu ama neresi hatırlamıyorum lakin gezmediğine %100 eminim.

İyi geceler.

Merhaba, ben de seni gördüğüme sevindim.

Asker sayısı hakkında bu arada Homeros'un yazısından ortalama bir şey çıkartılabilir. Şuradan şu kadar gemiyle geldiler, başka bir yerden de bu kadar gemiyle geldiler gibisinden tabirleri vardır. Tabii bir gemi içerisinde ne kadar asker olduğunu tam olarak bilemeyiz burası ayrı konu.

Ben tarihsel olarak kesinlik bildirir diye bir şey ifade etmedim. Dediğin gibi bir taraflı olma söz konusu, benim demek istediğim şey basit. Buradan tanrıların nasıl davrandığını nasıl bir karaktere ya da enerjiye sahip olduklarını birazcık anlamak ve aynı zamanda geleneklere bakmaktır, anlatmak istediğim şey. Ben bunun tarihsel bir kanıt niteliği taşıdığını söylemedim zaten konunun en başında. Keza kurban edilen hayvanlara da buradan bakılabilir olarak söyledim ki, bunun nedeni ise genellenebilir nitelikte olması ve "burada" da geleneğin değişmediğini varsayarak geleneğe göre yazıldığını varsaymaktır. "300 sene sonra X kişisi, şu hayvanı kurban etti." bunu bilemez ama geleneğini bilebilir.

Antik zamanlarda, her yerde aynı tanrıya ve hatta eş değer olarak bile tapınım söz konusu değildi. Örneğin Rodos'ta çok daha az Tanrı sayısı görüyoruz bu yüzden "genel" kaynak almakta gelenekler için "Homeros"un kullanılabilir olduğunu söyledim ki pagan birisinin "bir şehir ya da kabileyi ele almasını" öneririm genelde çünkü ritüeller, tapınım, patron tanrı hatta Tanrılara bağlılık bile farkeder. Genellemeye örnek vermek gerekirsek Agamemnon'un Zeus'a 5 yaşındaki bir sığırı kurban etmesi gibi ya da "nam, şöhret ve saygınlık" gibi konularda Zeus'tan yardım istemeleri gibi. Ben bir pagan olarak bu şekilde incelerim. Bu açıdan ben kullanılabilir kaynak olarak nitelendirdim ki günümüzde İlyada'yı tarihsel bir amaç uğruna okuyan çok az insan vardır hatta bence yoktur. İnanışlar, gelenekler ve bunun gibi konular için okurlar. Ben de bu konuda ele alınabilir bir kaynak olduğunu söyledim zaten. Keza üstünden yüzyıllar geçtikten sonra yazılan bir yazıdır bu, direkt olarak tarihsel olarak doğru olduğunu kabul etmek saçmalıktır. Ben inanç kategorisinde incelerim bu yapıtı. Tanrıları anlamak, nelerle uğraştığını anlamak, sembolizasyonlarına bakmak ve gelenekleri anlamak açısından incelerim çünkü şarap dökmek mesela bir gelenektir ve burada da geçer. Sadece gelenekler açısından İlyada bile okumam döneminin Yunan felsefecilerini de okurum çünkü günlük hayattan bir şeyler taşırlar, bu şekilde o dönemleri anlamaya çalışırım ki o dönemleri anlamada felsefeciler bile okunup kabul edilebilir bana göre.

Şuana dek herhangi bir şekilde, "bu kurbanı isteriz" gibisinden bir şey görmedim. Daha çok insanların verdiği bir şeydir, mitolojide Tanrılar istemez ama kurbanın "kabulu" vardır mitolojide. (Tam olarak nasıl kurbanın kabul edilip edilmediğini anladıklarını anlamadım.) Umarım bazı noktalarda anlaşabilmişizdir, tekrar söyleyeceğim gelenek, inanç ve Tanrı sembolizasyonu için incelenebilir bir kitap olduğunu savunur ve söylerim. Keza 1800 yılındaki olmuş bir savaşı, gidip savaşanların torunlarının torunlarının torunlarından dinleyip tarihsel olarak yazsam ve her şeyin doğru olması "biraz" saçma olurdu. Umarım, araştırmana katkım dokunmuştur.

İyi geceler.

Demek istediğini anladım zaten çoğunlukla aynı düşünüyoruz, ayrıştığımız konuda "İlyada'nın toplumsal değer açısından önemi" tarzı tez felan yazmak gerekir ki bu kadar derin düşünen insanlar olmasaydık zaten bence hiçbirimiz burada olmazdık :D

Seninle özelden nasıl nereden iletişime geçebilirim?

Baroness Blossom said:

Dodo seni burada görmek ne güzel uzun zamandır karşılaşmadık nasılsın ?

(Biliyorum konunun sapmaması için bunu göndermemem lazımdı ama yinede gönderdim kusura bakmayın bright truth)

Demek istediğim bir pagan olarak geleneğimi bilip, onun uygulamalarını yapmalıyım. Bunu düşünüyorum ve bu yüzden de gelenek ve kültür açısından inceliyorum.

Teşekkür ederim, iyiyim sen nasılsın?

İyi geceler dilerim.

Discord üzerinden iletişime geçebiliriz. Nickim: Phoebus ☼ #0007
 
1dodooo said:
Teşekkür ederim, iyiyim sen nasılsın?

İyi geceler dilerim.

Discord üzerinden iletişime geçebiliriz. Nickim: Phoebus ☼ #0007

Ben iyiyim teşekkür ederim

Discord kullanmıyorum artık o programı kullanmayı bırakalı daha az negatif bir insan oldum ve kendime daha fazla zaman ayırabiliyorum. Herkese tavsiye ederim.

İyi günler
 

Al Jilwah: Chapter IV

"It is my desire that all my followers unite in a bond of unity, lest those who are without prevail against them." - Satan

Back
Top