Pammy
Active member
- Joined
- Nov 14, 2021
- Messages
- 787
Tesadüf diye bir şey yoktur diyeceğim ve sizinle başkasına atılacakken yanlışlıkla bana gelen bir şeye olan cevabımı, gönderenin kim olduğunu söylemeden paylaşacağım. Sadece o kişiye cevap versem bile o kişinin bunları daha kaç kişiye söylediğini ve onların hepsine sesimin gidip gitmeyeceğimi bilemem. Son bir çıkış olarak JoS'a gelmiş, kafası karışık insanlar bir kişinin tek taraflı görüşlerine maruz kalmamalılar. Aynı şekilde jurnalcilik gibi bir özellik kazanmak istemediğim için kullanıcı isimlerinizi paylaşmayacağıma ve böyle bir bilginin benim tarafımdan sızmayacağına söz veriyorum. Mahremiyetinizin ihlal edildiğini hissettirirse özür dilerim konuşmanın taraflarından. Gerçekten üzgünüm ve bu konuda kötü hissediyorum. Ama bazı şeylerin açık seçik tartışılması gerektiğini düşünüyorum. Böylece herkes fikrini belirtebilir. Yönlendirilmeye açık insanlar çevreden soyutlandıklarında çok kolay manipüle edilirler. Bunun çözümünün şimdi yapacağım şey yani hem şüpheyi hem cevabı hepinizle paylaşmak olduğunu düşünüyorum. Sizi bilemem, ben JoS'u Tanrıların gözettiğine inanıyorum. Bu sitede bana öyle bir şey ''yanlışlıkla'' geldiyse bir amaçla gelmiştir, bu yüzden public cevaplıyorum. Yeni sitenin direkt mesaj kısmının böyle şeylere sebep vereceğinden endişeleniyordum ve kısa sürede hem endişelerim doğrulandı hem de bunun böyle olmasına göz yumulmayacağı. Tanrı ve Tanrıçalarımıza teşekkür ediyorum ve başlıyorum.
Bu yazı: https://ancient-forums.com/index.php?threads/spiritual-misunderstandings-what-are-the-sources.93798/
Spiritüel Yanlış Anlaşılmalar: Hangi sebeplerden kaynaklanırlar?
Yazıda dediği:
Yani diyor ki inisiye olmayan çevirmenler metinlerde ne anlattığını bilmeden çeviri yaptılar. Neye göre mi tam olarak? Şöyle mesela, Plato'nun yazıları önce yüzlerce sene Atina'da, yakılana kadar İskenderiye'de, ayrılıp dağıldığı uzun süreç boyunca Roma imparatorluğunda iki koldan da muhafaza edildi. Sonra Hristiyan teolojisiyle melezleşerek hayatta kaldı. Hristiyan felsefesine en çok katkı yapan Yunan filozoflar Platon ve öğrencisi Aristotle. Büyük İskender'i ve İslam felsefesini de etkilemerini bunun yanına koyarsak, birçok koldan yayıldılar. Sorun çevirmen sayısının azlığı veya yeterince dile çevrilmemesi değil, çok fazla kişinin çok fazla dile kendi dinine/inancına uygun olacak şekilde kafasına göre taşımış olması. Atina'daki orjinallerinden direkt çevrilen ve bazen de orjinali getirilmiş olan kayıtların çoğu İskenderiye'de kayboldu. Batı Roma'da hayatta kalan eserler İrlandalı keşişler (? kelt druidler sanırım irish monk demişler şu an okuduğum yerde) tarafından korundu. Avrupa'da bu eserler tekrar yayıldığında orjinal kaynaklarından değil Roma döneminde irish-british kimisi pagan kimisi hristiyanlar tarafından kayıt altına alınmış geleneklerden yayıldılar. Doğuda ise İskenderiye'den zamanında Antakya'ya gitmiş başka bir kol vardı. Farabi'ye kadar, Bağdat'a kadar öyle ulaştı. Arapça'dan bir daha Latince'ye çevrildi sonra. Doğu Roma (Bizans) düştüğünde oradaki kol da Avrupa'ya döndü. Osmanlı devam ettirdi mi bilmiyorum. Yani bir Yunanistan'dan Batı Roma'ya, oradan Britanya-İrlanda'ya, sonra Avrupa'nın içlerine doğru geri geldi. Diğer kol Yunanistan'dan Mısır-İskenderiye'ye, devamında Suriye,Türkiye-Antakya'ya, oradan Irak-Bağdat'a gitti ve sonra Avrupa'ya döndü. Biri Yunanistan'dan Doğu Roma-Bizans'a, İstanbul'a geldi ve fethiyle Avrupa'ya gitti. Kaç dil ve kaç çevirmen geçirdiğini Tanrılar bilir. Biraz çocukken oynadığımız kulaktan kulağa oyunu gibi. Herkes anladığını devam ettiriyor ve elimizdeki son haliyle ilk halinin arasında bir sürü kişi var. Bunlar aralarında yüzlerce yıl, kilometreler bulunan ve farklı kültür ve dinlere mensup kişiler. Ben bugün bir şey çevirmek istesem elimin altında internet var ve şanslıysam yazara mail atıp burada ne demek istediğiniz diye sorabilirim ve ona rağmen mükemmel olmuyor dillerin doğası gereği. Farabi'nin ya da çeviri yapan hristiyanlığa dönme bir druid'in Platon'a burada ne anlatmak istediniz diye sorma şansı yok. Doğal olarak ilerleyen süreçte apaynı kalması imkansız. Bir Antik Yunan'ın yazdığı şeyi Orta Çağ Müslümanı yazıldığı şekliyle anlayabilir mi?
https://mmcdonald77.wordpress.com/p...oks-and-the-preservation-of-greek-philosophy/
Hafızadan yazmamak için okuduğum site. Bu da bibliyografisi:
1) “Science: The Islamic Legacy” (An Aramco World Magazine).
2) Durant, Will and Ariel. The Story of civilization, Vol. 3-7.
3) Fortin, Ernest L. “Aquinas.” in The History of Political Philosophy, edited by Leo Strauss and Joseph Cropsey, p. 224.
4) Mahdi, Mushin. Introduction to Medieval Political Philosophy, p. 16.
5) Nachod, Hans. Introduction to Petrarch, in The Renaissance Philosophy of Man. Edited by Ernst Cassirer, Kristeller, Paul Oscar, and Randall, John Herman Jr. Chicago: The University of Chicago Press, 1956.
6) World Book Encyclopedia, (Library, pp. 227-228), 1972.
7) Uebersax, John. “Harry Spens and the First English Translation of Plato’s Republic.” WordPress, January 13, 2015.
Biz de gaspa, adam kaçırmaya, tacize, şantaja, tecavüze suç deriz mesela. Yasaktır. Bunları yapanlar mahkemelerde yargılanır ve suçlu bulunur. Suçsuz bulunmuşsa suçlu değil demektir. Dolayısıyla o kişiler özgür bırakılırlar ve suçsuzdurlar. Dışarıda özgürce dolaşabilen insanlar suçsuzdur, güvenebilirsiniz. Bir dön bak nolur mantıklı geliyor mu sana dediğim?
Babişko Asumanlar şimdi burada ortaya çıkabiliyorsa başka zamanda başka yerde de ortaya çıkmıştır:
İlkel kelimesi hakaret değil. İlkelliğin barbarlıkla bir tutulması eski çok tanrılılara karşı yapılan kötülemeden geliyor zaten. Ha bence emperyalist roma'ya karşı savaşan barbar bir cermen olmak gayet onurlu bir şey. Ya da m*slümanlara karşı savaşan barbar(!) bir Türk olmak. Bu barbar, medeniyetsiz ilkeller anlayışı bugünün hakim bakış açısından (hristiyan-islam) geliyor. Bize göre o zamanlar Altın Çağ'ın kalıntıları. Şamanlar bana göre barbar değiller ki? İlkele kötü bir anlam kazandıran onlar. Biz ''atalarımızın dininde'' kalacağız. ''Onlara: 'Allah’ın indirdiğine uyun.' denildiği zaman: '(Hayır,) bilakis biz, babalarımızı üzerine bulduğumuz (ve alıştığımız âdetlerimize) uyarız.' derler.(bakara 170)''
Kadınların çocukları üstünde hakları olmaması, babasının/kocasının himayesinde yaşaması, hayatı üstünde söz sahibi olmaması gibi ibrani kafa yapısını devam ettirebilmek için dayanak ararken kadınların aklı eksiktir diyebilmek için ''Bakın yang erildir, düzen ve otoritedir. Yin ise dişidir ve kaostur. Antik öğretilere göre de kadınlar erkeklerin hakimiyeti altında yaşamalıdır'' dersem spiritüel bir konsepti kendi noktamı kanıtlamak için saçma sapan bir şekilde yorumlayan müslüman/hristiyan birini taklit etmiş olurum. Kaos yeniliğe gebedir. Fransız ihtilali gibi düşünün. Çürümüş düzeni paramparça etti, milliyetçiliği doğurdu, insanlar katolik kilisesinin kontrolünden çıktı. Çok kan döküldü, suçlu suçsuz bir sürü insan öldü. Fransızların hala çok güçlü bir protesto gelenekleri var. Kaos öyle bir şey. Gebe. Yin ve yang, düzen ve isyan, hem topluluğun içinde hem insanın içinde aynı anda ve döngüler halinde dengede olması gereken bir şey. Böylece gerektiğinde insan ve toplum yozlaşmış otoriteye meydan okuyabilir ve otorite gerektiğinde kaosu yatıştırabilir. Aynısı Türkiye'nin kuruluşundaki milli mücadelede padişaha isyan edilmesi için de söylenebilir. Eril erkekle eş anlamlı değildir, dişil kadın demek değildir. Bazen bir kadın eril özellikleri güçlü olabilir, bu onun erkek olduğu ve ameliyatla cinsiyetini değiştirmesi gerektiği anlamına gelmez. Eril ve dişil prensipler insan içinde dengede olmalıdır, Baphomet'in hem erkek hem kadın eşey organlarına sahip olmasının nedeni budur. Ama biri çıkıp ''bakın baphomet'e, translığı normal karşılamalıyız!'' da diyebilir. Bunu diyecek kişiyi ve yin ve yang'ı kadınları kontrol altında tutmanın dayanağı olarak kullanan kişiyi düşünürseniz ve benim yaptığım açıklamalarla karşılaştırırsanız HP'nin ne demek istediğini daha iyi anlarsınız. ''Müellifi "psikolojik sorunları var" veya "aile içi şiddet görmüş onun etkisi" diyerek geçiştiremeyiz.'' derken ne demek istediğini anlamadım.
Ekonomide Law of Diminishing Return dediğimiz bir kanun var. Azalan getiriler kanunu ve da azalan verim kanunu diye çevrilebilir. İki işçi iki iş yapıyorsa on işçi alalım on iş yapılsın diye beklersiniz ama bir bakarsınız on işçi altı iş yapmış. İnsanlar çıktının girdi oranında artacağını sanarlar ama gerçekte öyle değil. İki girdi iki çıktı verirken on girdi altı çıktı verebilir. Bu hayatta bir çok şeyde geçerlidir, yemeğin ilk lokmasından aldığınız tadı bütün yemek boyunca almazsınız (1 lokma=10 mutluluk uyandıran tat, 10 lokma=100 mutluluk uyandıran tat değildir) , ilişkinin balayı aylarında hissettiğiniz şeyleri bütün evlilik boyunca hissetmezsiniz (balayındaki 2 ay boyunca süren bol romantizm bol cinsellik ilişkinin süresi arttıkça aynı oranda artmaz, buradaki girdi zamandır).
Ancak bilgi ve teknoloji eksponansiyel yani üstel artar. Üstel artış sık sık yaşanan bir fenomen değildir. Alfabe öğrenirsinir bir bakarsınız cümle kurabiliyorsunuz. Üç harf öğrenir ''Ela Lale el ele'' ve sayısız kombinasyonunu yazabilmeye ve okuyabilmeye başlarsınız. Bir anda binlerce kitaptan milyonlarca şey öğrenebilir hale gelirsiniz. Abc ile başlayan şey kısa sürede ahlak felsefesinin edebiyata etkisine veya 1+2=3 ile başlayan şey astrofiziğe evrilebilir. Bir girdinin geri dönüşü bir iken ikinin dört, üçün dokuz olabilir.
Yazılımı düşünün 0 ve 1'den nerelere geldi. Ya da yapay zeka. Bunlar eksponansiyel ilerledi. Şu an 20'lerinde genç bir yazılımcı yazılımı ilk bulan kişilerden daha çok yazılım dili biliyor olabilir. Kullandığı teknoloji çok daha gelişmiş olabilir. Elinin altında bir sürü kaynak olabilir. Bir site yapması on dakika sürmüyor olabilir. Bu yazılımı ilk bulanlardan daha ''üstün'' olduğu anlamına gelmiyor. Daha zeki ya da daha çalışkan veya daha hiçbir şey olmak zorunda değil. Bilgi ve teknoloji üstel ilerlediği için bugünün ortalama bir genci bunu yapabiliyor, kendisi daha üstün olduğu ya da Türkiye'nin random bir şehrindeki kıytırık AKP dönemi üniversitesi 1950'lerde ilk proglamlamaların yapıldığı Manchester Üniversitesinden daha özgür düşünce ortamlı, açık fikirli, bilim yapılan bir yer olduğu için değil. Türkiye'deki kadar belirgin olmaması Birleşik Devletler ve Avrupa akademisinde yozlaşma olmadığı ya da açık fikirlilik olduğu anlamına gelmiyor. Kovid döneminde ''durun ya bize ne enjekte edeceklerini soralım bir, bu kadar kısa sürede aşının uzun dönem etkilerini anlayacak deneyler yapılmış olamaz'' diyenleri aşı karşıtı diye meydanlarda yakmadıkları kaldı bir. Beden dismorfisini vücuduna hormon enjekte edip cinsel organlarını keserek tedavi ediyorlar ve sesi çıkan yobaz ilan ediliyor. Üstünlük konusunda maksimum denebilecek şey bilgi birikimi sayesinde daha ileride olması, eğitimci ve düşünürlerinin Antik Yunandakilerden daha ''üstün'' ya da ortamının eleştiriye açıklık, fikir özgürlüğü gibi konularda ''üstün'' olmasına dair bir şey denemez. Daha yeni Harvard'ın rektörünün intihal yaptığı ortaya çıktı ya da Yahudi karşıtı açıklama yaptığı için konumundan indirildi, iki senaryoya göre de pek ''üstün'' değil.
Hırsızlık da yasak. Bir şeyin yasak olması yaşanmadığı anlamına gelmiyor, konuştuk bunu. Hatta ta ne kadar zaman önce bir şeyin yasaklanabilmesi için önce var olması gerektiğini anlatmıştım hatırlarsan.
Bu, bu kadar. Nasıl anlamadım ama bu mesaj bana gelince asıl konuştuğu kişiyle olan mesaj geçmişleri de geldi. Mahremiyet ihlali için tekrar özür dilerim.
Eski Ahit ve Yeni Ahit Hristiyanlığın kutsal yazmalarıdır. Bunun Eski Ahit kısmı Yahudilerin Kitabı Mukaddesidir ve kendi içinde üçe ayırırlar. Torah (Tevrat, Musa'nın Beş Kitabı ve farklı isimlerle bilinir. Bu beş kitabın hepsinin ayrı ismi var.) Yahudi geleneği bu kitapları Musa'ya atfeder ama modern zamanlarda araştırmacılar yüzyıllar boyunca farklı yazarlarca yazıldığını düşünüyorlar. Tanah yani kitabı mukaddes yani yahudilerin kutsal kitaplarının derlemesinin ikinci kısmı Neviim'dir ve İsrail tarihini anlatır. Şuradan sürüldük bizi şu kral yönetti falan filan diye anlatan bir tarih kitabıdır ve başkentleri ve tapınaklarının yıkılmasına kadar yaşananları anlatır. Neviim arapçadaki nebi gibi yani peygamberler demek. Yahudi ve hristiyanlıkta, islam'daki peygamber anlayışı yoktur. Yahudiler kendi krallarına peygamber diyor aynı şekilde de müslümanlara yedirmişler bunu. Birkaç farklı durum var Eyüp'ün aslında sabrın önemini anlatan eski bir hikaye olması ve yahudiler tarafından araklanması gibi. Ama genel olarak islam peygamberleri yahudi kraliyet ailesidir. Yahudiler bu adamlara müslümanların yaptığı gibi günahsızlık, kutsallık vb. gibi özellikler atfetmezler içinde zina yapanı da var günah işleyeni de. Müslümanlar bunun peygamberlere atılmış bir yahudi iftirası olduğunu savunurlar. Fikir vermesi açısından soy ağacı bırakıyorum ama Adem kısmı falan gerçek değil tabii ki. Adem ve İbrahim arasında bu kadar nesil olması için insan türünün birkaç bin yıllık olması gerek, bu onların iddiası ve bir gerçekliği yok. Anlattıkları Adem de yok. İbrahim (Abraham)'dan başlatabilirsiniz soy ağacını bir fikir edinmek için.
Nerede kalmıştım unuttum. Tanah'ın 3. ve son bölümü (Ketuvim) sürgünden sonra, İsrail yıkıldıktan, mabet yıkıldıktan, başkentleri yıkıldıktan sonra yazıya geçiriliyor. Tanah ağırlıklı olarak yahudi tarih kitabıdır ve binlerce yıl içinde eklemelerle yazılmıştır. Tora'nın yanında Talmud da var Musa döneminden kalma (diyorlar). Yazılı Tevrat'ın yanında din adamlarının birbirine aktardığı sözlü tevrat da var (Talmud) ve bunlar ileriki zamanlarda diğer bölümlerde yazılara geçiriliyor. Özdeyişler de talmud (sözlü Tevrat)'tan tanah'taki ketuvim'e geçirilmiş yani aslında Tora'nın (Tevrat) bir parçası. Çok rahatsız olduysan reverse tora ritual (RTR) yerine reverse tana ritual de. İstiyorsan talmud de. Kısaltmaları bile değişmiyor. Ancak tanah ağırlıklı olarak tarih kitabı olduğu için torah daha uygun olur. Bunların bir kısmını Alfa yayınlarının Dinler Kitabı diye elimde olan bir kitabından bir kısmını vikipedi'ye bakıp yazdım. Oturup tevrat araştırmak hoşuma giden bir şey değil istiyorsanız kendiniz kontrol edebilirsiniz. Dediğine geri dönersek,
Spiritüel Satanizm Süleyman'ın (Solomon)'un sol-om-on olduğunu sol'un latince güneş anlamına geldiğini ve soul kelimesiyle benzeştiğini, om ya da aum'un Sanskritçe'deki kutsal bir mantra olduğunu dolayısıyla süleyman madebidinin/tapınağının (temple of Solomon)'un Güneş Tapınağı ya da Ruh'un tapınağı olduğunu öğretir. https://satanisgod.org/The_Chakras.html Ayrıca güneş ve altının simyadaki sembolü Türklerin nazar boncuğunda, Mu gibi efsanelerde görülür ve simyacıların metallerden altın üretmeye çalışması ölümsüzlük arayışıdır. Bu metaller gerçek metaller değil altının güneş olması gibi, mercury'nin merkür olması gibi kodlardır ve belli çakra ve mantraları temsil ederler. Sol (sowilo) veya om (aum) titreterek güneş çakranızı güçlendirirsiniz. Gezegenlerin çakralarla bağlantısı necronomicon meditasyonlarında açıkça öğrenilebilir. Astrolojiyle de ilgili ve necronomicon meditasyonları gezegenlere göre planlayarak yapılır.
Konudan sapmış olabilirim. HPS Maxine'in Demonolojiyi ben icat ettim gibi bir iddiası yok. Aksine Tanrılara hakaret içeren metodları kullanmamaya dair uyarısı var: https://satanisgod.org/Spirit-Abuse.html
İnsanlar Demonlarla iletişim kurmaya çalışmayı asla bırakmadılar, Karanlık Çağ'da Engizisyon en güçlü halindeyken bile. JoS sayfasında Andras'ın büyücüleri öldürmekle ünlü ve tehlikeli olarak bilindiği yazıyor https://satanisgod.org/DEMONIV.html/index.html bu onu saygıyla çağıran Satanistlere karşı değil düşman grimoire'leri kullananlara karşı bir tavır tabii ki. Ana sitede JoS yeni ve küçük bir grupken üyelerinin zaten bu şeylerle ilgili bilgi sahibi insanlar olması ve bu sebeple bazı şeylerin ilk zamanlar herkes biliyor kabul edilerek yazıldığına dair yeni gelenler için yazılmış bir açıklama da var şimdi bulamıyorum bulunca atarım.
Kısa kesmem gerekirse, hayır, Demonlar Yahudilerden eskidir. En iyi örneği Yahudi-hristiyan Demonolijisindeki Beelzebul Tanrı Baal'dir. Bakın çok araştırmaya bile gerek yok sizin için internete Beelzebul yazınca çıkan ilk cümleyi atıyorum ''Beelzebub veya Baalzevul, eskiden Antik Filistinliler tarafından Ekron şehrinde tapınılmış, daha sonraları ise bazı İbrahimî dinlerde önemli bir iblisi figür olarak tasvir edilmiş bir tanrıdır. Beelzebub özellikle Antik Kenan'da tapınılmış Kuzeybatı Sami tanrısı Baal ile ilişkilendirilmiştir.'' Yahudilerin demonları Pagan tanrılarıdır, bu tartışmaya açık bir konu bile değil.
In the same way the Greeks and Romans may have worshipped their divinities, fondly believing them to be good. But the Christian Scriptures declare that all the gods of the Gentiles are demons.
Catholic Encyclopedia: Devil Worship
https://www.newadvent.org/cathen/04767a.htm
JoS linki: https://satanisgod.org/AllDemons.html
Yunan ve Romalılar benzer şekilde iyi olduklarına sevgiyle inanarak tanrılarına tapmış olabilirler. Ancak Hıristiyan Kutsal Yazıları, Yahudi olmayanların tüm tanrılarının demonlar olduğunu ilan eder.
Katolik Ansiklopedisi: Şeytan Tapınıcılığı
https://www.newadvent.org/cathen/04767a.htm
JoS linki: https://satanisgod.org/AllDemons.html
Bunlar da benden gelsin:
Diyecekler ki: “Seni tenzih ederiz. Bizim velimiz/dostumuz sensin, onlar değil.” (Hayır, öyle değil!) İşin aslı, cinlere ibadet ediyorlardı. Ve çoğu, cinlerin (söylediği: “Melekler Allah’ın kızlarıdır.”, “Bunlar sizi Allah’a yakınlaştırır.” gibi batıl sözlere) iman ediyorlardı. (34/Sebe’ 41)
“Hiç şüphesiz insanlardan bazı adamlar, cinlerden bazı adamlara sığınırdı, (insanların cinlere sığınması, cinlerin) azgınlığını arttırırdı.” (72/Cin 6)
Enam ﴾100﴿
Cinleri Allah’a ortak koştular. Oysa onları da Allah yaratmıştır bla abla
İslam gelmeden önce Araplar cinlere yani demonlara tapıyorlardı. Hristiyanlık ve islam Demonlara düşmük melek, cin vb. diyerek küçültmeye çalışıyor. Onlar İslam'dan ve Hristiyanlık'tan önce var olan Pagan tanrılarıdır. Süleyman'ın Anahtarları gibi yahudi grimoirleri bu tanrıların varlığını bildiğimiz tarihten çok, çok sonra yazıldı.
Aslında ben neden Süleyman'ın özdeyişlerini ve ahdini dile getirip bunun olumsuz bir şey gibi anlatıldığını anlamadım. Sonuç olarak bazı şeyleri yeni gelenler için açıklamaya fırsat oldu.
Hitler ve İskender doğmadan önce binlerce sene tapılmış Tanrılara gösterilen muamele daha kısa süre öncesine kadar insan olan kişilere gösterilmiyor diye niye dinden çıkalım? Bu çok art niyetli geliyor maalesef hayal kırıklığına uğradım.
Başka bir şey demeyeceğim yoruldum ve panteizm çok bildiğim bir şey değil. Yaptığımdan rahatsız olduğum için konuşmanın geri kalan kısımlarını paylaşmayacağım.
Kapanışı şöyle yapmak istiyorum. Bir gün ağzı benden daha iyi laf yapan biri gelir hepsini baştan sona farklı anlatır. Ağzımı açık bırakacak manipülatörler vardır. İkna kabiliyeti çok yüksek adamlar vardır. Genel olarak Said Nursi tarzı ''bakın dinsiz geldi hocamız ağzının payını verdi'' tarzı şeyleri sevmiyorum. Milyarlarca insan yüzlerce senedir islam gibi savaşta esir düşen kadına tecavüzü helal sayan bir dine inanıyor. Her şeye bir şekilde inandırırlar yani. Bu kadar insan salak oldukları ya da kötü oldukları için müslüman değil. Dinin felsefe kısmı Yay-9. ev ile ilgili olsa da ruhani kısmı Balık-12. ev ile ilgili. Mantıkla ilgili değil. İçsel bir şey. Satanizm nedir bilmeden önce salak ya da kötü olduğum için Müslüman değildim. İnanmaya ihtiyaç duyduğum ve bildiğim din o olduğu içindi. İnanmak tam olarak mantıkla ilgili bir şey değil. Bu sebeple böyle tartışmaları bir noktada itici buluyorum. Meditasyonları yaparsanız birkaç yıl içinde sonucunu alırsınız. Gerçek spiritüelliğin yanında böyle tartışmalarla birbirimizi eğliyoruz sadece.
Saygılar,
Hoodedcobra'nın bir yazısına denk geldim tam bir facia.
Bu yazı: https://ancient-forums.com/index.php?threads/spiritual-misunderstandings-what-are-the-sources.93798/
Spiritüel Yanlış Anlaşılmalar: Hangi sebeplerden kaynaklanırlar?
"2. Çevirmenler, onlar bu konuda bilgi sahibi değillerdir, dolayısıyla metinlerde neler olup bittiğine dair hiçbir fikirleri yoktur"
Neye göre tam olarak. Bir kitabe birden fazla yazar tarafından birden fazla dile çevrilebilir. Herhangi birinde doğru olan tutmaz mı?
Yazıda dediği:
2. Translators, they are not initiated, so they have no clue what is going on in the texts
Yani diyor ki inisiye olmayan çevirmenler metinlerde ne anlattığını bilmeden çeviri yaptılar. Neye göre mi tam olarak? Şöyle mesela, Plato'nun yazıları önce yüzlerce sene Atina'da, yakılana kadar İskenderiye'de, ayrılıp dağıldığı uzun süreç boyunca Roma imparatorluğunda iki koldan da muhafaza edildi. Sonra Hristiyan teolojisiyle melezleşerek hayatta kaldı. Hristiyan felsefesine en çok katkı yapan Yunan filozoflar Platon ve öğrencisi Aristotle. Büyük İskender'i ve İslam felsefesini de etkilemerini bunun yanına koyarsak, birçok koldan yayıldılar. Sorun çevirmen sayısının azlığı veya yeterince dile çevrilmemesi değil, çok fazla kişinin çok fazla dile kendi dinine/inancına uygun olacak şekilde kafasına göre taşımış olması. Atina'daki orjinallerinden direkt çevrilen ve bazen de orjinali getirilmiş olan kayıtların çoğu İskenderiye'de kayboldu. Batı Roma'da hayatta kalan eserler İrlandalı keşişler (? kelt druidler sanırım irish monk demişler şu an okuduğum yerde) tarafından korundu. Avrupa'da bu eserler tekrar yayıldığında orjinal kaynaklarından değil Roma döneminde irish-british kimisi pagan kimisi hristiyanlar tarafından kayıt altına alınmış geleneklerden yayıldılar. Doğuda ise İskenderiye'den zamanında Antakya'ya gitmiş başka bir kol vardı. Farabi'ye kadar, Bağdat'a kadar öyle ulaştı. Arapça'dan bir daha Latince'ye çevrildi sonra. Doğu Roma (Bizans) düştüğünde oradaki kol da Avrupa'ya döndü. Osmanlı devam ettirdi mi bilmiyorum. Yani bir Yunanistan'dan Batı Roma'ya, oradan Britanya-İrlanda'ya, sonra Avrupa'nın içlerine doğru geri geldi. Diğer kol Yunanistan'dan Mısır-İskenderiye'ye, devamında Suriye,Türkiye-Antakya'ya, oradan Irak-Bağdat'a gitti ve sonra Avrupa'ya döndü. Biri Yunanistan'dan Doğu Roma-Bizans'a, İstanbul'a geldi ve fethiyle Avrupa'ya gitti. Kaç dil ve kaç çevirmen geçirdiğini Tanrılar bilir. Biraz çocukken oynadığımız kulaktan kulağa oyunu gibi. Herkes anladığını devam ettiriyor ve elimizdeki son haliyle ilk halinin arasında bir sürü kişi var. Bunlar aralarında yüzlerce yıl, kilometreler bulunan ve farklı kültür ve dinlere mensup kişiler. Ben bugün bir şey çevirmek istesem elimin altında internet var ve şanslıysam yazara mail atıp burada ne demek istediğiniz diye sorabilirim ve ona rağmen mükemmel olmuyor dillerin doğası gereği. Farabi'nin ya da çeviri yapan hristiyanlığa dönme bir druid'in Platon'a burada ne anlatmak istediniz diye sorma şansı yok. Doğal olarak ilerleyen süreçte apaynı kalması imkansız. Bir Antik Yunan'ın yazdığı şeyi Orta Çağ Müslümanı yazıldığı şekliyle anlayabilir mi?
https://mmcdonald77.wordpress.com/p...oks-and-the-preservation-of-greek-philosophy/
Hafızadan yazmamak için okuduğum site. Bu da bibliyografisi:
1) “Science: The Islamic Legacy” (An Aramco World Magazine).
2) Durant, Will and Ariel. The Story of civilization, Vol. 3-7.
3) Fortin, Ernest L. “Aquinas.” in The History of Political Philosophy, edited by Leo Strauss and Joseph Cropsey, p. 224.
4) Mahdi, Mushin. Introduction to Medieval Political Philosophy, p. 16.
5) Nachod, Hans. Introduction to Petrarch, in The Renaissance Philosophy of Man. Edited by Ernst Cassirer, Kristeller, Paul Oscar, and Randall, John Herman Jr. Chicago: The University of Chicago Press, 1956.
6) World Book Encyclopedia, (Library, pp. 227-228), 1972.
7) Uebersax, John. “Harry Spens and the First English Translation of Plato’s Republic.” WordPress, January 13, 2015.
"4. Çeviri yaparken, çevirilerdeki, Sosyal Adalet Savaşçısı zihinlerinden veya günümüzde üretilen her türlü çöpten gelen bozuk saçmalıklarını da karışıma katıyorlar"
Buna anakronizm denir ve zaten tarih metodunda anakronizm yasaktır. Anakronizm tespit edilen tez veya makale zaten üst makamlarca onaylanmaz. Onaylanmışsa anakronizm yok demektir. Dolayısıyla o kişinin yazdığı eser okunabilirdir.
Biz de gaspa, adam kaçırmaya, tacize, şantaja, tecavüze suç deriz mesela. Yasaktır. Bunları yapanlar mahkemelerde yargılanır ve suçlu bulunur. Suçsuz bulunmuşsa suçlu değil demektir. Dolayısıyla o kişiler özgür bırakılırlar ve suçsuzdurlar. Dışarıda özgürce dolaşabilen insanlar suçsuzdur, güvenebilirsiniz. Bir dön bak nolur mantıklı geliyor mu sana dediğim?
Babişko Asumanlar şimdi burada ortaya çıkabiliyorsa başka zamanda başka yerde de ortaya çıkmıştır:
"5. Yahudiler de ateşe yakıt katıyorlar, canavarlıklara ve büyük yanlış anlamalara yol açıyor. Yahudi halkının nefreti, önceki medeniyetlerden değindikleri her şeyde çok belirgindir. Şeytanları karaladıkça, Tanrıların yarattığı toplumları da karalıyorlar, onları her zaman ilkel ve kötü göstermeye çalışıyorlar."
Yahudi kısmı öznel ona bir yorum yapamam. İlkelin anlamını bildiğinden emin değilim. İlkel bir şeyin başlangıç dönemi için kullanılır. Fakir veya işe yaramaz anlamına gelmez. Dolayısıyla ilkel kelimesi hakaret değildir.
5. Jews also add fuel to the fire, making monstrosities and major misunderstandings. The hate of the jewish people is very apparent in everything they have touched upon from previous civilizations. As they villify the Demons, so they villify the societies the Gods have created, always trying to render them as primitive and evil
İlkel kelimesi hakaret değil. İlkelliğin barbarlıkla bir tutulması eski çok tanrılılara karşı yapılan kötülemeden geliyor zaten. Ha bence emperyalist roma'ya karşı savaşan barbar bir cermen olmak gayet onurlu bir şey. Ya da m*slümanlara karşı savaşan barbar(!) bir Türk olmak. Bu barbar, medeniyetsiz ilkeller anlayışı bugünün hakim bakış açısından (hristiyan-islam) geliyor. Bize göre o zamanlar Altın Çağ'ın kalıntıları. Şamanlar bana göre barbar değiller ki? İlkele kötü bir anlam kazandıran onlar. Biz ''atalarımızın dininde'' kalacağız. ''Onlara: 'Allah’ın indirdiğine uyun.' denildiği zaman: '(Hayır,) bilakis biz, babalarımızı üzerine bulduğumuz (ve alıştığımız âdetlerimize) uyarız.' derler.(bakara 170)''
"7. Bir Cinsiyete yönelik baskı ve sürdürmek istedikleri diğer saçmalıkları sürdürme ihtiyaçları gibi, sapkınlığa neden olan ve böylece kendilerinin "noktalarını" kanıtlamalarına neden olan psikolojik sorunlar."
4. Maddeyi tekrar etmiş ama daha bilimsel olmayanından. Müellifi "psikolojik sorunları var" veya "aile içi şiddet görmüş onun etkisi" diyerek geçiştiremeyiz.
7. Psychological issues which cause perversion so that they themselves prove their "points", such as repression of a Gender and their need to perpetuate other nonsense they want to perpetuate.
Kadınların çocukları üstünde hakları olmaması, babasının/kocasının himayesinde yaşaması, hayatı üstünde söz sahibi olmaması gibi ibrani kafa yapısını devam ettirebilmek için dayanak ararken kadınların aklı eksiktir diyebilmek için ''Bakın yang erildir, düzen ve otoritedir. Yin ise dişidir ve kaostur. Antik öğretilere göre de kadınlar erkeklerin hakimiyeti altında yaşamalıdır'' dersem spiritüel bir konsepti kendi noktamı kanıtlamak için saçma sapan bir şekilde yorumlayan müslüman/hristiyan birini taklit etmiş olurum. Kaos yeniliğe gebedir. Fransız ihtilali gibi düşünün. Çürümüş düzeni paramparça etti, milliyetçiliği doğurdu, insanlar katolik kilisesinin kontrolünden çıktı. Çok kan döküldü, suçlu suçsuz bir sürü insan öldü. Fransızların hala çok güçlü bir protesto gelenekleri var. Kaos öyle bir şey. Gebe. Yin ve yang, düzen ve isyan, hem topluluğun içinde hem insanın içinde aynı anda ve döngüler halinde dengede olması gereken bir şey. Böylece gerektiğinde insan ve toplum yozlaşmış otoriteye meydan okuyabilir ve otorite gerektiğinde kaosu yatıştırabilir. Aynısı Türkiye'nin kuruluşundaki milli mücadelede padişaha isyan edilmesi için de söylenebilir. Eril erkekle eş anlamlı değildir, dişil kadın demek değildir. Bazen bir kadın eril özellikleri güçlü olabilir, bu onun erkek olduğu ve ameliyatla cinsiyetini değiştirmesi gerektiği anlamına gelmez. Eril ve dişil prensipler insan içinde dengede olmalıdır, Baphomet'in hem erkek hem kadın eşey organlarına sahip olmasının nedeni budur. Ama biri çıkıp ''bakın baphomet'e, translığı normal karşılamalıyız!'' da diyebilir. Bunu diyecek kişiyi ve yin ve yang'ı kadınları kontrol altında tutmanın dayanağı olarak kullanan kişiyi düşünürseniz ve benim yaptığım açıklamalarla karşılaştırırsanız HP'nin ne demek istediğini daha iyi anlarsınız. ''Müellifi "psikolojik sorunları var" veya "aile içi şiddet görmüş onun etkisi" diyerek geçiştiremeyiz.'' derken ne demek istediğini anlamadım.
"Bunlar diğer ileri düzey filozoflara yönelik felsefi metinlerdir; yani ne demek istediklerini anlamak için onların sistemlerinde 20 yıllık eğitim almanız gerekir."
Başlangıç demek üstün demek değildir. Günümüz Avrupa ve Amerika Eğitimi Antik Yunanla kıyaslanmayacak derecede kat kat üstündür. Burada Antik Yunan'ın daha üstün olduğuna dair bir önkabul var. Sabun yerine zeytinyağı kullanılan bir dönem için fazla tehlikeli sular.
"Sokrates'in bir diyalogunda "pek çok kişi bilge görünecek ve hiç kimse bilge olmayacak" diye tanımladığı bir dönemde yaşıyoruz"
Burada Sofistleri eleştiriyor.
"Şimdi, ChatGPT ve bilgiye tüm erişim sayesinde, çoğu kişi sadece bir kitabı başarısızlığa uğratıyor, yolsuzluğu sürdürüyor, ardından buna "bilgi" diyor, ancak bu yalnızca dezenformasyon."
Joy of Satan'ı keşfetmelerini buna borçlusun. Ayrıca az önce çevirileriyle kötülenen kitap bir anda kutsallaştı.
"1. Bugünlerde ortalıkta dolaşan edebi saçmalıkların çoğu olmadan, maneviyat konusunda net bir eğitim."
Avrupa'nın Bologna üniversitesine dayanan köklü eğitiminin Amerika'nın üstün teknolojili eğitiminin ruhu şad olsun.
"5. O zamanlar açık bir bilgi, sorgulama ve açık fikirlilik iklimi vardı. İnsanların uzman görüşlerini özgürce ifade etmelerine ve bunlar hakkında konuşmalarına izin verildi."
Ekonomide Law of Diminishing Return dediğimiz bir kanun var. Azalan getiriler kanunu ve da azalan verim kanunu diye çevrilebilir. İki işçi iki iş yapıyorsa on işçi alalım on iş yapılsın diye beklersiniz ama bir bakarsınız on işçi altı iş yapmış. İnsanlar çıktının girdi oranında artacağını sanarlar ama gerçekte öyle değil. İki girdi iki çıktı verirken on girdi altı çıktı verebilir. Bu hayatta bir çok şeyde geçerlidir, yemeğin ilk lokmasından aldığınız tadı bütün yemek boyunca almazsınız (1 lokma=10 mutluluk uyandıran tat, 10 lokma=100 mutluluk uyandıran tat değildir) , ilişkinin balayı aylarında hissettiğiniz şeyleri bütün evlilik boyunca hissetmezsiniz (balayındaki 2 ay boyunca süren bol romantizm bol cinsellik ilişkinin süresi arttıkça aynı oranda artmaz, buradaki girdi zamandır).
Ancak bilgi ve teknoloji eksponansiyel yani üstel artar. Üstel artış sık sık yaşanan bir fenomen değildir. Alfabe öğrenirsinir bir bakarsınız cümle kurabiliyorsunuz. Üç harf öğrenir ''Ela Lale el ele'' ve sayısız kombinasyonunu yazabilmeye ve okuyabilmeye başlarsınız. Bir anda binlerce kitaptan milyonlarca şey öğrenebilir hale gelirsiniz. Abc ile başlayan şey kısa sürede ahlak felsefesinin edebiyata etkisine veya 1+2=3 ile başlayan şey astrofiziğe evrilebilir. Bir girdinin geri dönüşü bir iken ikinin dört, üçün dokuz olabilir.
Yazılımı düşünün 0 ve 1'den nerelere geldi. Ya da yapay zeka. Bunlar eksponansiyel ilerledi. Şu an 20'lerinde genç bir yazılımcı yazılımı ilk bulan kişilerden daha çok yazılım dili biliyor olabilir. Kullandığı teknoloji çok daha gelişmiş olabilir. Elinin altında bir sürü kaynak olabilir. Bir site yapması on dakika sürmüyor olabilir. Bu yazılımı ilk bulanlardan daha ''üstün'' olduğu anlamına gelmiyor. Daha zeki ya da daha çalışkan veya daha hiçbir şey olmak zorunda değil. Bilgi ve teknoloji üstel ilerlediği için bugünün ortalama bir genci bunu yapabiliyor, kendisi daha üstün olduğu ya da Türkiye'nin random bir şehrindeki kıytırık AKP dönemi üniversitesi 1950'lerde ilk proglamlamaların yapıldığı Manchester Üniversitesinden daha özgür düşünce ortamlı, açık fikirli, bilim yapılan bir yer olduğu için değil. Türkiye'deki kadar belirgin olmaması Birleşik Devletler ve Avrupa akademisinde yozlaşma olmadığı ya da açık fikirlilik olduğu anlamına gelmiyor. Kovid döneminde ''durun ya bize ne enjekte edeceklerini soralım bir, bu kadar kısa sürede aşının uzun dönem etkilerini anlayacak deneyler yapılmış olamaz'' diyenleri aşı karşıtı diye meydanlarda yakmadıkları kaldı bir. Beden dismorfisini vücuduna hormon enjekte edip cinsel organlarını keserek tedavi ediyorlar ve sesi çıkan yobaz ilan ediliyor. Üstünlük konusunda maksimum denebilecek şey bilgi birikimi sayesinde daha ileride olması, eğitimci ve düşünürlerinin Antik Yunandakilerden daha ''üstün'' ya da ortamının eleştiriye açıklık, fikir özgürlüğü gibi konularda ''üstün'' olmasına dair bir şey denemez. Daha yeni Harvard'ın rektörünün intihal yaptığı ortaya çıktı ya da Yahudi karşıtı açıklama yaptığı için konumundan indirildi, iki senaryoya göre de pek ''üstün'' değil.
"Antik Kreekz Zoziety'de kadınlar kölelerdi, benim kimsesizimi köleleştirmezlerse artık bu gelenekçilik olur!"
Hangi kadından bahsettiğine bağlı. Ataları soylu mu? Babası esir kökenli mi? Vesta rahibesi mi? Her birine ayrı muamele vardı Antik çağda.
Tradchadblackpillandrewtatelover'ların Antik Yunan'da kadınlar köleydi biz de öyle yapalım geleneksel olalım antik yunan gibi olalım!!11! demesiyle dalga geçmiş sen de aynı şeyi açıklamışsın.On top of the bunk, projections such as "Daddy was mean to me one time when I was 5 and I didn't go to therapy for it because I like victim status, so all men are evil", "Ancient Greekoz were evil people they had wars", "Womin wuz slaves in Ancient Kreekz Zoziety, muzt enslave my waif now that's traditionalism!" and other oy vey arguments are constantly thrown on the Ancient people's, primarily coming from sources that are feminist, retarded, uneducated, or overall garbage.
Herhangi bir psikiyatri kliniğine veya menzil tarikatına gidip ben Azazil'le konuştum diyip yasaksız, açık fikirli ortamımızı kanıtlamayı dene istersen. Ya da ABD'de mormonlarla veya istediğin bir üniversitede dene. Aynı sonuç."5. O zamanlar açık bir bilgi, sorgulama ve açık fikirlilik iklimi vardı. İnsanların uzman görüşlerini özgürce ifade etmelerine ve bunlar hakkında konuşmalarına izin verildi."
Ortada bir yasak mı vardı? Varsa vergi ödeyerek bu forumu nasıl ayakta tutabiliyorsun?
"2. Sosyal adaletten, feminizmden, sahte gelenekçilikten ve katlanılan psikolojik hasar nedeniyle her zaman bir şeyleri "kanıtlama ihtiyacından" yoksun, aklı başında bir zihin."
Tüm bunlar 5. Maddedeki dönemde ortaya çıktı. Zihniyetin metne yansıması akademide yasak bu arada.
Feminizm katolik kilisesinin baskısı azalırken, SJW'lik ve trad'lik yeni ortaya çıktı. Bahsettiği feminizm feminizmin kiliseye meydan okuyan hali değil, şimdiki anlaşılamayan bir sebeple kadın hakları mücadelesine mültecileri falan katan hali. Son sürüm 3. dalga feministler ilk feministleri ve Virginia Wolf gibi figürleri feminist saymazlar hatta.2. A sane mind without social justice, feminism, pseudo-traditionalism and a "need to prove" things all the time due to psychological damage one has endured.
Hırsızlık da yasak. Bir şeyin yasak olması yaşanmadığı anlamına gelmiyor, konuştuk bunu. Hatta ta ne kadar zaman önce bir şeyin yasaklanabilmesi için önce var olması gerektiğini anlatmıştım hatırlarsan.
"4.Bu insanların kelimenin tam anlamıyla Tanrıların emrinde olduğunu ve küçük bölünmelerin mevcut olmadığını anlamak."
"Yahudiler" dogmasından vazgeçin diyor ancak kendisi başka bir dogmanın içerisine sokuyor. Şahsen akademinin ikisinin de etkisi altında olduğunu düşünmüyorum.
Ayrıca biz bilimsel olsun diye bir yazı için samanlıkta iğne ararken "onu yahudiler yaptı" veya "onu sadece beyazlar yaptı" diye kestirip atmak hiç bilimsel değil.
Teşekkürler.
Bu, bu kadar. Nasıl anlamadım ama bu mesaj bana gelince asıl konuştuğu kişiyle olan mesaj geçmişleri de geldi. Mahremiyet ihlali için tekrar özür dilerim.
Hangi RTR? Biz bir sürü RTR yapıyoruz.RTR'da Süleyman'ın Özdeyişleri kısmını tersten okuyorsunuz biliyor musun bilmiyorum. Yahudilikte yüzlerce peygamber ve onlarca kitap var. Sadece tevrat'ın o da sadece süleyman'ın özdeyişleri kısmının lanetlenmeye çalışılması ilginç.
Şurada bir hata yapmışım düzeltiyorum. Süleyman'ın Ahdi olacak özdeyişleri değil. Ve bunun da tevratla alakası yok ki daha kötü bir durum.
-RTR'lar Süleyman'ın Özdeyişlerinden
-Demon bilgileri vs Süleyman'ın Ahdinden.
Böyle daha doğru.
Neticede koca Yahudi tarihinden sadece Süleyman'a odaklanılması ilginç.
Eski Ahit ve Yeni Ahit Hristiyanlığın kutsal yazmalarıdır. Bunun Eski Ahit kısmı Yahudilerin Kitabı Mukaddesidir ve kendi içinde üçe ayırırlar. Torah (Tevrat, Musa'nın Beş Kitabı ve farklı isimlerle bilinir. Bu beş kitabın hepsinin ayrı ismi var.) Yahudi geleneği bu kitapları Musa'ya atfeder ama modern zamanlarda araştırmacılar yüzyıllar boyunca farklı yazarlarca yazıldığını düşünüyorlar. Tanah yani kitabı mukaddes yani yahudilerin kutsal kitaplarının derlemesinin ikinci kısmı Neviim'dir ve İsrail tarihini anlatır. Şuradan sürüldük bizi şu kral yönetti falan filan diye anlatan bir tarih kitabıdır ve başkentleri ve tapınaklarının yıkılmasına kadar yaşananları anlatır. Neviim arapçadaki nebi gibi yani peygamberler demek. Yahudi ve hristiyanlıkta, islam'daki peygamber anlayışı yoktur. Yahudiler kendi krallarına peygamber diyor aynı şekilde de müslümanlara yedirmişler bunu. Birkaç farklı durum var Eyüp'ün aslında sabrın önemini anlatan eski bir hikaye olması ve yahudiler tarafından araklanması gibi. Ama genel olarak islam peygamberleri yahudi kraliyet ailesidir. Yahudiler bu adamlara müslümanların yaptığı gibi günahsızlık, kutsallık vb. gibi özellikler atfetmezler içinde zina yapanı da var günah işleyeni de. Müslümanlar bunun peygamberlere atılmış bir yahudi iftirası olduğunu savunurlar. Fikir vermesi açısından soy ağacı bırakıyorum ama Adem kısmı falan gerçek değil tabii ki. Adem ve İbrahim arasında bu kadar nesil olması için insan türünün birkaç bin yıllık olması gerek, bu onların iddiası ve bir gerçekliği yok. Anlattıkları Adem de yok. İbrahim (Abraham)'dan başlatabilirsiniz soy ağacını bir fikir edinmek için.
Nerede kalmıştım unuttum. Tanah'ın 3. ve son bölümü (Ketuvim) sürgünden sonra, İsrail yıkıldıktan, mabet yıkıldıktan, başkentleri yıkıldıktan sonra yazıya geçiriliyor. Tanah ağırlıklı olarak yahudi tarih kitabıdır ve binlerce yıl içinde eklemelerle yazılmıştır. Tora'nın yanında Talmud da var Musa döneminden kalma (diyorlar). Yazılı Tevrat'ın yanında din adamlarının birbirine aktardığı sözlü tevrat da var (Talmud) ve bunlar ileriki zamanlarda diğer bölümlerde yazılara geçiriliyor. Özdeyişler de talmud (sözlü Tevrat)'tan tanah'taki ketuvim'e geçirilmiş yani aslında Tora'nın (Tevrat) bir parçası. Çok rahatsız olduysan reverse tora ritual (RTR) yerine reverse tana ritual de. İstiyorsan talmud de. Kısaltmaları bile değişmiyor. Ancak tanah ağırlıklı olarak tarih kitabı olduğu için torah daha uygun olur. Bunların bir kısmını Alfa yayınlarının Dinler Kitabı diye elimde olan bir kitabından bir kısmını vikipedi'ye bakıp yazdım. Oturup tevrat araştırmak hoşuma giden bir şey değil istiyorsanız kendiniz kontrol edebilirsiniz. Dediğine geri dönersek,
-RTR'lar Süleyman'ın Özdeyişlerinden
-Demon bilgileri vs Süleyman'ın Ahdinden.
Böyle daha doğru.
Neticede koca Yahudi tarihinden sadece Süleyman'a odaklanılması ilginç.
Spiritüel Satanizm Süleyman'ın (Solomon)'un sol-om-on olduğunu sol'un latince güneş anlamına geldiğini ve soul kelimesiyle benzeştiğini, om ya da aum'un Sanskritçe'deki kutsal bir mantra olduğunu dolayısıyla süleyman madebidinin/tapınağının (temple of Solomon)'un Güneş Tapınağı ya da Ruh'un tapınağı olduğunu öğretir. https://satanisgod.org/The_Chakras.html Ayrıca güneş ve altının simyadaki sembolü Türklerin nazar boncuğunda, Mu gibi efsanelerde görülür ve simyacıların metallerden altın üretmeye çalışması ölümsüzlük arayışıdır. Bu metaller gerçek metaller değil altının güneş olması gibi, mercury'nin merkür olması gibi kodlardır ve belli çakra ve mantraları temsil ederler. Sol (sowilo) veya om (aum) titreterek güneş çakranızı güçlendirirsiniz. Gezegenlerin çakralarla bağlantısı necronomicon meditasyonlarında açıkça öğrenilebilir. Astrolojiyle de ilgili ve necronomicon meditasyonları gezegenlere göre planlayarak yapılır.
Konudan sapmış olabilirim. HPS Maxine'in Demonolojiyi ben icat ettim gibi bir iddiası yok. Aksine Tanrılara hakaret içeren metodları kullanmamaya dair uyarısı var: https://satanisgod.org/Spirit-Abuse.html
İnsanlar Demonlarla iletişim kurmaya çalışmayı asla bırakmadılar, Karanlık Çağ'da Engizisyon en güçlü halindeyken bile. JoS sayfasında Andras'ın büyücüleri öldürmekle ünlü ve tehlikeli olarak bilindiği yazıyor https://satanisgod.org/DEMONIV.html/index.html bu onu saygıyla çağıran Satanistlere karşı değil düşman grimoire'leri kullananlara karşı bir tavır tabii ki. Ana sitede JoS yeni ve küçük bir grupken üyelerinin zaten bu şeylerle ilgili bilgi sahibi insanlar olması ve bu sebeple bazı şeylerin ilk zamanlar herkes biliyor kabul edilerek yazıldığına dair yeni gelenler için yazılmış bir açıklama da var şimdi bulamıyorum bulunca atarım.
Kısa kesmem gerekirse, hayır, Demonlar Yahudilerden eskidir. En iyi örneği Yahudi-hristiyan Demonolijisindeki Beelzebul Tanrı Baal'dir. Bakın çok araştırmaya bile gerek yok sizin için internete Beelzebul yazınca çıkan ilk cümleyi atıyorum ''Beelzebub veya Baalzevul, eskiden Antik Filistinliler tarafından Ekron şehrinde tapınılmış, daha sonraları ise bazı İbrahimî dinlerde önemli bir iblisi figür olarak tasvir edilmiş bir tanrıdır. Beelzebub özellikle Antik Kenan'da tapınılmış Kuzeybatı Sami tanrısı Baal ile ilişkilendirilmiştir.'' Yahudilerin demonları Pagan tanrılarıdır, bu tartışmaya açık bir konu bile değil.
In the same way the Greeks and Romans may have worshipped their divinities, fondly believing them to be good. But the Christian Scriptures declare that all the gods of the Gentiles are demons.
Catholic Encyclopedia: Devil Worship
https://www.newadvent.org/cathen/04767a.htm
JoS linki: https://satanisgod.org/AllDemons.html
Yunan ve Romalılar benzer şekilde iyi olduklarına sevgiyle inanarak tanrılarına tapmış olabilirler. Ancak Hıristiyan Kutsal Yazıları, Yahudi olmayanların tüm tanrılarının demonlar olduğunu ilan eder.
Katolik Ansiklopedisi: Şeytan Tapınıcılığı
https://www.newadvent.org/cathen/04767a.htm
JoS linki: https://satanisgod.org/AllDemons.html
Bunlar da benden gelsin:
Diyecekler ki: “Seni tenzih ederiz. Bizim velimiz/dostumuz sensin, onlar değil.” (Hayır, öyle değil!) İşin aslı, cinlere ibadet ediyorlardı. Ve çoğu, cinlerin (söylediği: “Melekler Allah’ın kızlarıdır.”, “Bunlar sizi Allah’a yakınlaştırır.” gibi batıl sözlere) iman ediyorlardı. (34/Sebe’ 41)
“Hiç şüphesiz insanlardan bazı adamlar, cinlerden bazı adamlara sığınırdı, (insanların cinlere sığınması, cinlerin) azgınlığını arttırırdı.” (72/Cin 6)
Enam ﴾100﴿
Cinleri Allah’a ortak koştular. Oysa onları da Allah yaratmıştır bla abla
İslam gelmeden önce Araplar cinlere yani demonlara tapıyorlardı. Hristiyanlık ve islam Demonlara düşmük melek, cin vb. diyerek küçültmeye çalışıyor. Onlar İslam'dan ve Hristiyanlık'tan önce var olan Pagan tanrılarıdır. Süleyman'ın Anahtarları gibi yahudi grimoirleri bu tanrıların varlığını bildiğimiz tarihten çok, çok sonra yazıldı.
Aslında ben neden Süleyman'ın özdeyişlerini ve ahdini dile getirip bunun olumsuz bir şey gibi anlatıldığını anlamadım. Sonuç olarak bazı şeyleri yeni gelenler için açıklamaya fırsat oldu.
Şeytan'ın Hristiyan tasviri Antik Yunan tanrısı Pan'dan geliyor. Boynuzlu tanrılar genel olarak güçlü erilliği temsil ediyor. Asasını da Poseidon'dan almışlar gibi görünüyor. Onlar antik çok tanrılılardan aldı, biz onlar değil, yeterince açık mı? Pan ve Poseidon Şeytan'ın Yunan mitolojisindeki yansımalarındandır.-Şeytan'ın tasviri batıda bilinen bir şey
+O zaman klisenin resimlerini almalarında bir sıkıntı yok sanırım.
-Evanjeliklerse bence de evet. Öbür türlü hristiyanlığa karşı durup aynı zamanda aynı kaynaktan bir resim kullanmaları bence sorun teşkil etmekte. Üstelik bunun üzerine bir de "aslında öyle değilmiş biz böyle olduğunu keşfettik" konusu var.
-Bence gelecekte Hitler veya Büyük İskender için de bir ritüel eklemeliler. Yoksa hem kendini tekrara düşer hem de forumda sesler yükselir. Şu ana kadar gördüğüm kısmi tek farklılık thoth ritüeliydi. Kısmi diyorum çünkü eskiden üçüncü gözle alakalı farklı bir thoth ritüeli daha vardı. Thoth'a özel ritüel yapmak ise farklılık kısmı.
+Sesler yükselir kısmını anlamadım
-Şüpheler artar. Dinden çıkmalar olur.
Şimdi de dönenler oluyor. Benim kastettiğim kitlesel. Moderatörler de dahil.
Hitler ve İskender doğmadan önce binlerce sene tapılmış Tanrılara gösterilen muamele daha kısa süre öncesine kadar insan olan kişilere gösterilmiyor diye niye dinden çıkalım? Bu çok art niyetli geliyor maalesef hayal kırıklığına uğradım.
Joy of Satan'da panteist bir atmosferin olduğunu da söylemek zorundayım. Panteizmde biliyorsun evren tanrının kendisidir. Joy of Satan'da da kişi tanrı olmak istiyorsa evrenin kurallarına uyarak ritüel yapmalıdır. Aynı şekilde Tanrılar da üstün gücün yani evrenin gerektirdiği ölçüde evrilerek Tanrı olmuşlardır. Panteizm platon'un idealar evrenine dayanır. Doktrin haline getirenler ise antik yunan sofistleri olmuştur. Ortaçağda neo-platonistler aracılığıyla vahdet-i vücut kavramına evrilmiştir.
Başka bir şey demeyeceğim yoruldum ve panteizm çok bildiğim bir şey değil. Yaptığımdan rahatsız olduğum için konuşmanın geri kalan kısımlarını paylaşmayacağım.
Kapanışı şöyle yapmak istiyorum. Bir gün ağzı benden daha iyi laf yapan biri gelir hepsini baştan sona farklı anlatır. Ağzımı açık bırakacak manipülatörler vardır. İkna kabiliyeti çok yüksek adamlar vardır. Genel olarak Said Nursi tarzı ''bakın dinsiz geldi hocamız ağzının payını verdi'' tarzı şeyleri sevmiyorum. Milyarlarca insan yüzlerce senedir islam gibi savaşta esir düşen kadına tecavüzü helal sayan bir dine inanıyor. Her şeye bir şekilde inandırırlar yani. Bu kadar insan salak oldukları ya da kötü oldukları için müslüman değil. Dinin felsefe kısmı Yay-9. ev ile ilgili olsa da ruhani kısmı Balık-12. ev ile ilgili. Mantıkla ilgili değil. İçsel bir şey. Satanizm nedir bilmeden önce salak ya da kötü olduğum için Müslüman değildim. İnanmaya ihtiyaç duyduğum ve bildiğim din o olduğu içindi. İnanmak tam olarak mantıkla ilgili bir şey değil. Bu sebeple böyle tartışmaları bir noktada itici buluyorum. Meditasyonları yaparsanız birkaç yıl içinde sonucunu alırsınız. Gerçek spiritüelliğin yanında böyle tartışmalarla birbirimizi eğliyoruz sadece.
Saygılar,