Welcome to the Temple of Zeus's Official Forums!

Welcome to the official forums for the Temple of Zeus. Please consider registering an account to join our community.

türk olmamak

öykü ö.

New member
Joined
Dec 5, 2025
Messages
55
anadoludaki pek çok insan türk oldugunu zannediyor. ama dna testleri sonucunda pek çok insan yunan ermeni veya iran kökenli cikiyor. burada da surekli türklük meselesine deginiliyor. sarı ırkın çekik gözlü olduğunu ve orta asyadaki türklerin sarı ırk okuduğunu biliyorum. ama anadoluda yaşayan insanlar normal gozlu ve yunan ermeni kökenli. yani beyaz irk. kendimize türk dememiz yanlis olmaz mi? türk değilsek kendimize anadolulu mu demeliyiz
 
Yunanların torunları değiliz çünkü Rum ile Yunan tamamen aynı sözcükler değil. Bizler Yunanların değil, sonradan Helenleşen yerli Anadoluluların torunlarıyız. Genel olarak Ortodoks Roma vatandaşlarına Rum denirdi. Sonradan Helenleştirilen Anadolu halkını Yunan kabul etmenin, şu anki Türkleşmiş veya zaten Türk olan bizlerin "Türk" olarak çağrılmasından farklı olduğunu düşünmüyorum.

Türklük, Doğu Asya genetik katkısının oranıyla ölçülemez. Orta Asyalılar, Doğu Asyalı ve İrani/Batı Asyalı halkların karışımıydı. Çoğu Türkmenin fenotipinde İrani ataların etkisi görünür. İç Anadolu'da da çok kolay bulabilirsiniz.

Şu anki Anadolu Türklerinde Orta Asya genetik katkısı çok az değil. %10 olduğunu söyleyenler bile var ancak bu bir yanlış anlaşılma. Bu oran Doğu Asya genetik mirasıdır. İnternette karşımıza çıkan araştırmalar çoğunlukla Orta Asya genetik katkısını değil, Doğu Asya genetik katkısını gösteriyor. Bir örnek için tıklayın, doğruluk garantisi yok.

Genellemeler, genellemeye uymayanları yanıltır. Başta Türklerin Beyaz olduğu söylendiği için Beyaz olduğumu düşünmüştüm, genel görünüşüm de Beyaz ırka uyuyor. O zamanlar saçlarım daha sarıydı, o hâlde kesinlikle Beyaz olmalıydım. Ancak ailemin ve memleketimin geçmişini incelediğimde Beyaz olmadığımı anladım.

Kısacası, kendimize Türk dememiz yanlış olmaz. Orta Asya Türkleri kendilerine Türk demiyorlar ve kendilerini Türkmen, Kazak vb. olarak adlandırıyorlar. Yani başka bir ırkla aynı adlandırılmıyoruz.
 
Yunanların torunları değiliz çünkü Rum ile Yunan tamamen aynı sözcükler değil. Bizler Yunanların değil, sonradan Helenleşen yerli Anadoluluların torunlarıyız. Genel olarak Ortodoks Roma vatandaşlarına Rum denirdi. Sonradan Helenleştirilen Anadolu halkını Yunan kabul etmenin, şu anki Türkleşmiş veya zaten Türk olan bizlerin "Türk" olarak çağrılmasından farklı olduğunu düşünmüyorum.

Türklük, Doğu Asya genetik katkısının oranıyla ölçülemez. Orta Asyalılar, Doğu Asyalı ve İrani/Batı Asyalı halkların karışımıydı. Çoğu Türkmenin fenotipinde İrani ataların etkisi görünür. İç Anadolu'da da çok kolay bulabilirsiniz.

Şu anki Anadolu Türklerinde Orta Asya genetik katkısı çok az değil. %10 olduğunu söyleyenler bile var ancak bu bir yanlış anlaşılma. Bu oran Doğu Asya genetik mirasıdır. İnternette karşımıza çıkan araştırmalar çoğunlukla Orta Asya genetik katkısını değil, Doğu Asya genetik katkısını gösteriyor. Bir örnek için tıklayın, doğruluk garantisi yok.

Genellemeler, genellemeye uymayanları yanıltır. Başta Türklerin Beyaz olduğu söylendiği için Beyaz olduğumu düşünmüştüm, genel görünüşüm de Beyaz ırka uyuyor. O zamanlar saçlarım daha sarıydı, o hâlde kesinlikle Beyaz olmalıydım. Ancak ailemin ve memleketimin geçmişini incelediğimde Beyaz olmadığımı anladım.

Kısacası, kendimize Türk dememiz yanlış olmaz. Orta Asya Türkleri kendilerine Türk demiyorlar ve kendilerini Türkmen, Kazak vb. olarak adlandırıyorlar. Yani başka bir ırkla aynı adlandırılmıyoruz.
ama dna testinde gürcü, yunan, ermeni cikanlar peki
 
ama dna testinde gürcü, yunan, ermeni cikanlar peki
DNA testlerinin yeterince güvenilir olduğunu düşünmüyorum ancak ataları gerçekten de Gürcü ve Yunan olanlar olabilir. Karadeniz ve doğuda Gürcü çıkanlar olabiliyor ancak Yunan çıkan birçok kişi artık bu testlerde "Türk" olarak sınıflandırılıyor, bu da Anadolu yerlilerinin genetik katkısını gösterir. Doğuda Türkleşen veya Kürtleşen Ermeniler de var. Ancak çoğunluk Anadolu yerlilerinin soyundan geliyor, Orta Asya genetik katkısı da önemli miktarda var. Gürcü ve Ermeni kökenliler kendilerini bu şekilde adlandırmak isteyebilir ancak Yunan genetik katkısı ülke genelinde sandığımız kadar fazla değil.
 
DNA testlerinin yeterince güvenilir olduğunu düşünmüyorum ancak ataları gerçekten de Gürcü ve Yunan olanlar olabilir. Karadeniz ve doğuda Gürcü çıkanlar olabiliyor ancak Yunan çıkan birçok kişi artık bu testlerde "Türk" olarak sınıflandırılıyor, bu da Anadolu yerlilerinin genetik katkısını gösterir. Doğuda Türkleşen veya Kürtleşen Ermeniler de var. Ancak çoğunluk Anadolu yerlilerinin soyundan geliyor, Orta Asya genetik katkısı da önemli miktarda var. Gürcü ve Ermeni kökenliler kendilerini bu şekilde adlandırmak isteyebilir ancak Yunan genetik katkısı ülke genelinde sandığımız kadar fazla değil.
hem yunan gurcu kökenine sahipsek hemde turk olursak o zaman melez mi oluruz?
 
DNA testlerinin yeterince güvenilir olduğunu düşünmüyorum ancak ataları gerçekten de Gürcü ve Yunan olanlar olabilir. Karadeniz ve doğuda Gürcü çıkanlar olabiliyor ancak Yunan çıkan birçok kişi artık bu testlerde "Türk" olarak sınıflandırılıyor, bu da Anadolu yerlilerinin genetik katkısını gösterir. Doğuda Türkleşen veya Kürtleşen Ermeniler de var. Ancak çoğunluk Anadolu yerlilerinin soyundan geliyor, Orta Asya genetik katkısı da önemli miktarda var. Gürcü ve Ermeni kökenliler kendilerini bu şekilde adlandırmak isteyebilir ancak Yunan genetik katkısı ülke genelinde sandığımız kadar fazla değil.

Bu konuya değinmek istiyorum. Evet, işin içine bir sürü faktör eklendiğinde, aslında dünyada mikro alana sıkışmış 5,000 yıl önceki insanlar da dahil olacaktır. Fakat her DNA şirketi böyle de çalışmıyor. Bazı şirketler dediğiniz gibi inciğine cinciğine kadar ekleyip böyle haritalanma sunarken, bazıları da modern halkları baz alıyor.

Modern halklar baz alındığında dediğiniz durum yaşanmıyor, lakin binlerce yıl önceki genetik katkı da ele alındığında bu dediğiniz durum ortaya çıkabiliyor, ki bu Anadolu'ya özgün olmasa gerek.

Buradaki husus, Hint-Avrupa milletlerinin atası olduğu düşünülen Yamnayaların bile dağıldıkları anda ırksal etkilerinin önemli ölçüde azalması. Bildiğim kadarıyla en iyi Kafkaslarda korunuyor [ya da antropolojik olarak böyle bir çıkarımda bulunulabilir], fakat Beyazlık çok daha geniş bir şeyi ifade ediyor, Avrupa'daki Yamnaya olmayan kavimler de buna dahil.

İkinci husus ise, biz etnisiteyi ya da ırkı tayin ederken, fizyonomi temelli yaklaşıyoruz; bunun günümüzdeki karşılığı ise antropolojidir.

Yani antropolojiye göre yaklaşım daha doğrudur. İkinci yöntem ise bölgedeki halklardır. Örneğin antropolojik olarak Akdenizli çıkan birisinde mikro detaylar gözlemlenebilir, genelde komşu halklar bunları birbirlerinde daha iyi gözlemler [bizim ayırt etmekte zorluk yaşadığımız Doğu Asyalılar da bunları fark ediyor, örneğin Japonlar ya da Koreliler X şeklinde gözüküyor diyerek], eğer buradan da sonuç çıkmazsa en sağlam son adım şahsımca bölgedeki sürekliliğe bakmaktır. Örnek vermek gerekirse, bir Polonyalı, Polonya'nın batısında yaşıyor, Nordid fenotipe sahip birisi, ve o bölgede vaktiyle Almanlar yaşamış. Yani bu kişinin Alman kökenli olduğu söylenebilir.

Anadoludaki durumda da, bu eski halklar çoktan Yunanlara karışmıştı. Eski antik dönem kaynaklarında da bu halklar arasında devasa farklar gözlemlenmiyor [Türkiye'nin batısından bahsedersek], bu durumda olay aslen iki çok yakın olan kavimin birleşmesiyle ilişkilidir. Örnek vermek gerekirse, bugün bile Frigyalıların, Yunanlardan en son ayrılan kavim olduğu düşünülür. Frigyalılar ise Batı Anadolu'da çoğunluk olandır. Bu durumda Yunanlarla tekrar kolonizasyon yoluyla karışıp Orta Çağ ve ilerleyen tarihlerde ortak bir genetik havuz çıkarabilirler.

Fakat bunlar dediğim gibi iki ayrı uç değildir, zaten bir Alman ile Hollandalı'nın karışması gibidir, fark varsa da mikro düzeydedir. Bu yüzden birisinin Almanlaşması ya da Hollandalılaşması süreci burada bir beis yaratmaz ve bu belki de daha büyük bir halk yaratmanın ilk adımlarından biridir. [Not: Bunu kişisel olarak desteklediğimi belirtmiyorum, sadece ve sadece aykırı bir asimilasyon süreci olmadığını belirtiyorum.]
 
Bu konuya değinmek istiyorum. Evet, işin içine bir sürü faktör eklendiğinde, aslında dünyada mikro alana sıkışmış 5,000 yıl önceki insanlar da dahil olacaktır. Fakat her DNA şirketi böyle de çalışmıyor. Bazı şirketler dediğiniz gibi inciğine cinciğine kadar ekleyip böyle haritalanma sunarken, bazıları da modern halkları baz alıyor.

Modern halklar baz alındığında dediğiniz durum yaşanmıyor, lakin binlerce yıl önceki genetik katkı da ele alındığında bu dediğiniz durum ortaya çıkabiliyor, ki bu Anadolu'ya özgün olmasa gerek.

Buradaki husus, Hint-Avrupa milletlerinin atası olduğu düşünülen Yamnayaların bile dağıldıkları anda ırksal etkilerinin önemli ölçüde azalması. Bildiğim kadarıyla en iyi Kafkaslarda korunuyor [ya da antropolojik olarak böyle bir çıkarımda bulunulabilir], fakat Beyazlık çok daha geniş bir şeyi ifade ediyor, Avrupa'daki Yamnaya olmayan kavimler de buna dahil.

İkinci husus ise, biz etnisiteyi ya da ırkı tayin ederken, fizyonomi temelli yaklaşıyoruz; bunun günümüzdeki karşılığı ise antropolojidir.

Yani antropolojiye göre yaklaşım daha doğrudur. İkinci yöntem ise bölgedeki halklardır. Örneğin antropolojik olarak Akdenizli çıkan birisinde mikro detaylar gözlemlenebilir, genelde komşu halklar bunları birbirlerinde daha iyi gözlemler [bizim ayırt etmekte zorluk yaşadığımız Doğu Asyalılar da bunları fark ediyor, örneğin Japonlar ya da Koreliler X şeklinde gözüküyor diyerek], eğer buradan da sonuç çıkmazsa en sağlam son adım şahsımca bölgedeki sürekliliğe bakmaktır. Örnek vermek gerekirse, bir Polonyalı, Polonya'nın batısında yaşıyor, Nordid fenotipe sahip birisi, ve o bölgede vaktiyle Almanlar yaşamış. Yani bu kişinin Alman kökenli olduğu söylenebilir.

Anadoludaki durumda da, bu eski halklar çoktan Yunanlara karışmıştı. Eski antik dönem kaynaklarında da bu halklar arasında devasa farklar gözlemlenmiyor [Türkiye'nin batısından bahsedersek], bu durumda olay aslen iki çok yakın olan kavimin birleşmesiyle ilişkilidir. Örnek vermek gerekirse, bugün bile Frigyalıların, Yunanlardan en son ayrılan kavim olduğu düşünülür. Frigyalılar ise Batı Anadolu'da çoğunluk olandır. Bu durumda Yunanlarla tekrar kolonizasyon yoluyla karışıp Orta Çağ ve ilerleyen tarihlerde ortak bir genetik havuz çıkarabilirler.

Fakat bunlar dediğim gibi iki ayrı uç değildir, zaten bir Alman ile Hollandalı'nın karışması gibidir, fark varsa da mikro düzeydedir. Bu yüzden birisinin Almanlaşması ya da Hollandalılaşması süreci burada bir beis yaratmaz ve bu belki de daha büyük bir halk yaratmanın ilk adımlarından biridir. [Not: Bunu kişisel olarak desteklediğimi belirtmiyorum, sadece ve sadece aykırı bir asimilasyon süreci olmadığını belirtiyorum.]
bir şey daha sormak istiyorum. melez olan insanlar ruhsal olarak gelismekte problemler yasamakta. eger %80 beyaz %20 sari ya da %90beyaz %10 sari irk olursak yine problem yasarmiyiz?
 
bir şey daha sormak istiyorum. melez olan insanlar ruhsal olarak gelismekte problemler yasamakta. eger %80 beyaz %20 sari ya da %90beyaz %10 sari irk olursak yine problem yasarmiyiz?

Buradaki sorun, kişinin ruhunun melez olmasıdır. Bu durumda, yani %20 gibi bir oranda, kişi o ırka ait özellikleri gösterebilir ya da göstermeyebilir. Genlerin baskınlığına göre bu değişecektir.

Fakat bir noktada, özellikle 4. nesilde (1. nesilden birisi farklı ırktan dediğimizde, onun torununun çocuğunda) bu tamamen 1. nesildeki ataya benzeme durumu ortadan kalkacaktır. Yani bu farklı ırktan kişinin çocuğu kendisi gibi görünmeyip torunu kendi ırkından doğabilir, ama ırk dışı karışım devam ediyorsa bu risk bir sonraki nesilde elenecektir diye biliyorum.

Şimdi sorunuzun cevabına gelirsek, bir noktada artık hem bu riskin eliminasyonundan hem de yüz hatlarının artık iyice Beyazlaşmasından dolayı ben bu kişinin melez olacağını sanmıyorum. Kendi anladığım şekliyle, melezlik burada ruhun tek bir ırksal ağaca bağlı olmaması.

Kısacası sabit bir ırksal karışım içerisinde, 4. nesilden itibaren artık tamamen Beyazlaşma başlayacaktır. İşin ruhani kısmını da genetik kısmına uygun ilerletirsek, muhtemelen %10 civarı ırksal karışıma sahip birisi için o ırk ruhani bir biçimde önem arz etmeyecektir (bağ olmayacaktır).
 
Buradaki sorun, kişinin ruhunun melez olmasıdır. Bu durumda, yani %20 gibi bir oranda, kişi o ırka ait özellikleri gösterebilir ya da göstermeyebilir. Genlerin baskınlığına göre bu değişecektir.

Fakat bir noktada, özellikle 4. nesilde (1. nesilden birisi farklı ırktan dediğimizde, onun torununun çocuğunda) bu tamamen 1. nesildeki ataya benzeme durumu ortadan kalkacaktır. Yani bu farklı ırktan kişinin çocuğu kendisi gibi görünmeyip torunu kendi ırkından doğabilir, ama ırk dışı karışım devam ediyorsa bu risk bir sonraki nesilde elenecektir diye biliyorum.

Şimdi sorunuzun cevabına gelirsek, bir noktada artık hem bu riskin eliminasyonundan hem de yüz hatlarının artık iyice Beyazlaşmasından dolayı ben bu kişinin melez olacağını sanmıyorum. Kendi anladığım şekliyle, melezlik burada ruhun tek bir ırksal ağaca bağlı olmaması.

Kısacası sabit bir ırksal karışım içerisinde, 4. nesilden itibaren artık tamamen Beyazlaşma başlayacaktır. İşin ruhani kısmını da genetik kısmına uygun ilerletirsek, muhtemelen %10 civarı ırksal karışıma sahip birisi için o ırk ruhani bir biçimde önem arz etmeyecektir (bağ olmayacaktır).
bazen melez olduğumu düşünerek endişe hissediyorum. yanitiniz biraz olsun rahatlatti. teşekkür ederim 🫶
 

Al Jilwah: Chapter IV

"It is my desire that all my followers unite in a bond of unity, lest those who are without prevail against them." - Shaitan

Back
Top